Bugün İslam dinine göre kutlanan “Kurban Bayramı”nın ilk günündeyiz.
Dünyanın dört bir yanından hacılar bugünlerde Kabe’de buluşuyor.
Bu büyük buluşmaya Hacc-ı Ekber denmiştir ve hacılar dağılana kadar 4 gün sürer.
Arapça bayram (ı’yd) diye buna denir.
İbranice “korban” sözcüğü de “yakınlaşmak” anlamına sahiptir.
Farsça’daki anlamı ise “yaklaşan” demektir.
Dini terim olarak “Allah’a yaklaşmak” ve “Allah rızasına ermek” niyetiyle kesilen, kurban edilen, hayvan demektir.
Birçok tefsirci, birçok imam, birçok mezhep ve tarikatlar, cemaatler, topluluklar ile genişleyen İslam dünyaya yayıldıkça da çok büyük farklılıklar getirmiştir.
Herkeste bir heyecan bir sevinç ve duygusallık olması ve “yardımlaşma, dayanışma duygularının” en üst düzeyde olması gerektiği beklenilen bir BAYRAM günü…
Kimlerin kurban kesmekle yükümlü olduğu kişinin mali gücüne göre belirleniyor.
Ülkedeki ekonomik çöküş nedeni insanlar geçim derdine düştüğünden kurban kesebileceklerin sayısı gittikçe azalıyor.
“Yakınlaşma, yardımlaşma” olmalıdır, denildiğinde ise zaten çağdaş devlet “hukuk devleti “, “sosyal devlet” olmak zorunda değil midir?
Dinsel bir inanç-ibadet ele alındığında ise yapılması “önerilen” anlamındadır ve de çağdaş demokratik devlet de bu kurani “öğütü-öneriyi” bir “modern devlet” yöntemleriyle üstlenmek durumunda olmalıdır.
“Yakınlaşma – yardımlaşma” esas öğüt, ana öneri olarak kabul edildiğinde “demokratik hukuk devleti” adaletli davranıp ülkede “yoksulluğu, yardıma muhtaçlığı” kaldırmak ile görevlidir.
Dinsel inançlar, inanç içerikleri sadece bir dinin kendi bakış açısına ve o ilk zamanlarına bakarak eski yöntemleriyle uygulanmak “zorunda değil”dir; çağımıza, günün koşullarına uyarlanması gerekmez mi?
DİN “insanlar için, insanların iyiliği içindir” diye kabul etmek istediğimizde de bu durum durağan ve dondurulmuş değildir.
Tam tersine dinin vermek istediği temel öneriler, öğütler, temel ilkeler insanlığın her kitlesi ve de her zamanı içindir.
Her çağ, her gelişmişlik her bir “yeni zaman” tüm diğer kültürel öğelerde olduğu gibi din için de uyumluluk ve yöntem geliştirme gerektirir.
Kurban eğer bir öğüt, bir öneri bir “yakınlaşma ve yardımlaşma” olacak ise özellikle Türkiye Cumhuriyeti devleti de anayasasında belirttiği gibi bir “demokratik hukuk devleti” olarak çok daha “işlevsel” görevler ve “yöntemler” sunmalıdır.
Halkın, kitlelerin, toplumun bu konuda diğer toplumsal konularda olduğu gibi çok daha “kalitesi yüksek” bilgilendirmelere gereksinimi vardır.
Bilimsel ve özgürce davranabilen değişik dallardan “uzman” kişilerin Allah adına ve de insanların “aydınlanması” isteği ile yazmaları, anlatmaları, açıklamaları gerekir.
Çağdaş kurumlar ve belki de ülke yönetmeye talip siyasi partiler çok daha “bilinçli” olarak görev üstlenebilirler.
TÜRKİYE Cumhuriyeti İslam dinini en çağdaş biçimiyle uygulamak isteyen ve dünyada bu konuda en önde olup, “demokratik duruşu” seçen bir eğilim göstermiştir.
Türk toplumunda inanç, iman ve ritüeller her zaman rahatça yer bulmuştur; İslam dini ibadet ve gelenekleri ile yaşatılmıştır.
Toplumda var olan dinlerin kendilerine özgü bayramları her zaman sevinçle karşılanmıştır ve kutlanmıştır.
Aileler, akrabalar, hısımlar, komşular, arkadaşlar, her zaman iyi niyetle ve istekle bayram günlerini yaşamışlardır.
Bayramlaşmak karşıdaki insanlara kendin gibi olmalarını dilemek ve istemektir, sevinmek ve sevindirmektir.
Hukukun, adaletin üstün olduğu ve herkes için “eşit” olduğu bir düzen içinde, açlık, yoksulluk ve evsizlik, işsizlik olmayan sağlıklı bir toplum içinde yaşamak üzere var olalım ve birlikte olalım.
Bayram günleri huzur içerisinde güzel geçsin, ülkemiz huzur bulsun diye dileklerde bulunalım.
Adil bir dünyada ve ülkemizde, namuslu ve güzel insanlarla birlikte bir “BAYRAM” kutladığımızı düşleyerek sizlere sağlık ve huzur diliyorum.
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI
ALMANYA
10 saat önceALMANYA
12 saat önceALMANYA
12 saat önceALMANYA
12 saat önceALMANYA
16 saat önceGÜNCEL
17 saat önceGÜNCEL
18 saat önce