İyi işleyen adil bir devlet istiyor muyuz; bunun gerekliliğini gerçekten kavrayabiliyor muyuz?
Çağdaş, parlamenter, anayasal, kuvvetler ayrımının geçerli olduğu demokratik bir hukuk devleti olursa “uygarlık yolunda ilerleyen” adaletçi ve kalkınan bir ülke olabiliriz.
Tüm görünen ve görünmeyen sorunların “tek çözümü budur”.
Bu çok kısa özeti anlıyor, kavrıyor ve kendimize bir ilke edebiliyor muyuz?
Çağdaş olmak isteyen ve uygarlık yolunda ilerlemeyi hedefleyen, bilimsel bakışı ve aklı seçen bir TÜRKİYE istemeyen güçler çok yaygın ve hızlı çalışıyorlar ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve önderi, büyük devlet adamı ATATÜRK’ü ve devrimlerini yok etmeye çalışıyorlar.
İçten içe, alttan alta yayıldıkları her yerde ve kurdukları yapılanmalarda güçlenmekte ve devleti, kamuyu ele geçirmektedirler.
Türkiye halkıyla, devleti ile geriye, gericiliğe, çöküşe itiliyor.
Uzun yıllardır uyguladıkları algı-zihin operasyonlarının da yardımı ile sosyal medya, basın-yayın aracılığı ile de halkın her kesimi apolitik ve bilinçsiz bir yapıya, sorumsuz ve ilgisiz, bana neci bir yapıya yönlendiriliyor.
Yerli sermaye, ulusal endüstri ve ticaret, bankacılık, büyük işveren kuruluşları, sendikalar, meslek odaları ve diğer kitle örgütleri ise bu gidişe dur diyebilmek için bir kalkışın, “dur deyişin” içine girmeden seyirci kalıp, günlük düzenlerine devam ediyorlar.
Öte yandan resmen kayıtlı siyasi partiler ise kendi kuruluşlarının getirdiği toplumda var oluşun rahatlığını ve prestijini kullanıp dar çerçeve içerisinde günlük işlerini yönetiyorlar.
En büyük ve güçlü olması gereken Atatürk’ün kurduğu ve cumhuriyetçi, devrimci olması gereken parti ise yine yumuşak ve ılımlı güncel gidiş-gelişler ile durumu idare ediyor ve iktidarla ortak bir çizgiye girmek üzere.
Var olan anayasa ve onun çok önemli ve değerli maddeleri değiştirilmek iktidara hakim güçlerin emellerine yarayacak değişikliklerle yeni yapılanmalara gidilmek isteniliyor.
ATATÜRK’ün düşüncelerine ve devrimlere sahip çıkan, çağdaş bir TÜRKİYE olsun isteyenlere artık çok daha bilinçli ve ileriyi gören etken çalışmalar, mücadeleler zamanı gelmiştir.
TÜRK milleti gerçekten uyanmak, silkinmek ve içerisine düştüğü ve tutuklu bulunduğu algı-zihin programlarından kurtulmalıdır.
Herkes, her yurttaş ülkesinde neler istediğini, nasıl bir ülke istediğini, gelecek için neler beklediğini açıklıkla bilmelidir.
İlerici, yurtsever, ulus devletten yana, uniter devlet yapısına, ulusal egemenliğe ve bağımsızlığa, bilimselliğe inanan siyasi partiler ve kuruluşlar hem kendilerine, hem de ülkenin gidişine bir bakıp tavır almalılar ve ortak görüş ve yönelişlerde bulunabilmeliler.
CHP her şeyden önce kendi kuruluş ilkelerine tam anlamıyla sahip çıkmalı ve ATATÜRK bilincine, inancına yönelmelidir.
Yapay gündemlerle, tuzak ve yönlendirmelerle, sözde normalleşmelerle ve yumuşamalarla değil, ülkenin kuruluş ilkeleriyle ancak gerçekten inanılır ve güvenilir ciddi bir devlet yapısına kavuşulabilir.
TÜRKİYE siyasetini belirleyen ve etkileyen güçler kimlerdir, nerelerden ve hangi emellerle ülkeye ellerini uzatmaktadırlar, iş birlikçileri kimlerdir, hangi kuruluşlardır, bunları görebilmek, araştırıp, incelemek kesinlikle gereklidir.
Bunu da herkesten önce yurtsever, devrimci ve ATATÜRK’çü olan kişilerin, güçlerin yapması beklenir.
-Türkiye bir yeni Afganistan, bir çeşit yeni İran olmasın!
-Türkiye bir dinsel kurallar ve dinsel düzenin geçerli olduğu bir devlete dönüşmesin!
-Türkiye demokratik, çağdaş, ilerici, uygar ve bilimden yana bir ülke olarak kalkınsın!
-Türkiye kendi toprağına yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarına, topraklarına, denizlerine ve insan gücüne “kendisi” sahip çıksın ve yabancı müdahalelere izin vermesin.
-Türkiye üzerinde uygulanan ve etkisi gittikçe artan emperyalist programlar, algı-zihin yönetimleri açığa çıkarılsın ve engellensin.
-Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendi kurumlarına ve kuruluşlarına, anayasasına ve yasalarına, onların ilerici, devrimci ve demokratik yapısına sahip çıksın!
. İşte, bu durum ve şartlar içinde bile görevin, Türk bağımsızlık ve cumhuriyetini kurtarmaktır.
Tüm gerçek ve yararlı, zorunlu istekler için bizlere, yurttaşlara, yurt severlere ne gereklidir?
Başka bir düşünce, doğma ve önder, fikir gerekmez.
Kısa ve öz olarak bizlere, sizlere verilmiş olan anlatım ve görev “Gençliğe Sesleniş”te çok kısa ve açık belirtilmiştir.
– Birinci görevin; Türk bağımsızlığını, Türk cumhuriyetini, sonsuza kadar korumak ve savunmaktır.
– Varlığının ve bağımsızlığının tek ve eşsiz temeli budur.
– Bu temel, senin en değerli hazinendir.
– İhtiyacın olan gücü, damarlarındaki soylu kanda bulabilirsin.
. (Mustafa Kemal Atatürk)
. İlk adım bunu anlamak olmalıdır.
. Bilinçli bir duruş ile yılmadan emek harcamak, çalışmak ve “gerçek yurt sever” olmak zorundayız.
. Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 09.06.2024, MŞ.
ALMANYA
9 saat önceALMANYA
11 saat önceALMANYA
11 saat önceALMANYA
11 saat önceALMANYA
15 saat önceGÜNCEL
16 saat önceGÜNCEL
16 saat önce