Türkiye, çoğunluğu iktidar yanlısı bir avuç siyasetçi, bürokrat, tüccar ve şirketlerce soyulmakta.
AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın, siyasete başladığı günlerde parmağındaki evlilik yüzüğünü göstererek:
‘’Benim bu yüzükten başka bir servetim yoktur, bir gün Erdoğan zengin olmuşsa bilin ki hırsızlık yapmıştır!’’ Demişti.
Bugün Erdoğan’ın serveti dünya siyasetçiler içinde ilk sekizde iddiası var.
Bunun yanında İsviçre bankalarında milyon dolarları aşan serveti ABD kriptolarında açıklanmıştı.
Bankaya başvurarak hesabı olmadığını kanıtlamak varken, hakaretle yanıt verince kuşku artıyor.
Siyasetçilerin, böylesi suçlamalara ‘’kanıtlayın’’ diyerek, meclisteki sayı çoğunluğunu ve bağımlı yargıyı kullanarak engelleme yerine, demokratik ülkelerde olduğu gibi gerçek bir araştırmayla gerçeği ortaya çıkarmanın önünü açarak aklanma yolunu niçin seçmiyorlar?
Mann Adalarında dünürünün, yandaş iş adamlarının, özellikle Erdoğan’a yakın ve AKP iktidarında zenginleşen (Erdoğan’ın kasası olduğu söylenen 5’li çete) Panama belgelerinde) ülkesinde kazandıkları servetlerin o ülkeye vergisini bile vermekten kaçırmakla milli ve yerliliğin reddi anlamına gelmez mi?
Erdoğan’ın damatları ve çocukları devletin stratejik makamlarını liyakat yerine arkadaşlarını yandaşlarını doldurulduğu belgelerle ortaya çıkmaktadır.
Erdoğan’ın ‘’hırsızlık babadan oğula geçer, oğuldan babaya değil’’ Derken, dünyaya yayılan Erdoğan-Bilal Erdoğan arasında geçen telefon konuşması tapelerinin gerçek olduğunu muhalefet değil, Erdoğan kabinesinin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar: ‘’Telefon kayıtlarının doğru olduğunu’’ açıkladı.
FETÖ Cemaatinden boşalan Hizmet ve Himmet Vakıfları yerine, Bilal Erdoğan denetiminde TÜR-GEV ve TÜGVA adıyla yeni Paralel Devlet Yapılanması kurduruldu.
Bilal Erdoğan bugün bu konumda 7 Vakfın söz sahibi durumundadır. (*1) Vergi verme yükümlülükleri kaldırılmıştı.
AKP’li Belediyelerce ve AKP güdümündeki mülkiye amirlerince, Bilal Erdoğan’ın yetkisindeki vakıflara tarihi binalar, köşkler ve binalar karşılıksız verilmişti.
Hatta KIZILAY gibi doğal felaketlerde halkın gereksinmelerine ayrılan paralar bile, bu vakıflara aktarılmıştı.
2019’da yapılan Yerel Yönetim Seçimlerinde 11 Büyük şehir belediyeleri Muhalefet kazanınca Vakıfların özellikle Bilal Erdoğan’ın vakıflarına verilen yasadışı paralar yanında binalarında çok az parayla üstelik başka amaçlarla kullanıldığı kanıtlanınca İstanbul Belediyesi bu yasadışı anlaşmayı feshetti.
Yargıya başvurarak bu yasadışı işgalin kaldırılmasını istedi.
Yargı İBB’yi haklı buldu, binanın boşaltılmasına karar verdi. TÜGVA bir günlük süre istedi, süre sonunda binayı boşaltmadı.
İBB zabıtaları binayı boşaltmak istediğinde Türkiye Cumhuriyeti’nin Polisi yargı kararına rağmen binanın önüne Kalkanlı set oluşturarak Bila Erdoğan’ın emrinde olduğunu gösterdi.
Baba Erdoğan’ın AYM kararlarına ve AHM kararlarına ‘’Uymuyorum, saygıda duymuyorum’’ diyerek Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’yı serbest bırakmamıştı.
Diğer yanda Erdoğan, bu can bu bedende kaldığı ve bu fakir bu görevde kaldığı sürede o terörist (Rahip Brunson) alamazsınız!’’ Diye haykırmasına rağmen Trump’un emriyle rahip Brunson derhal serbest bırakılarak özel uçakla ABD’ye gönderilmişti.
Merkel’in telefonuyla da Deniz Yücel serbest bırakılarak Almanya’ya gönderilmişti.
İçişleri Bakanı Soylu, Erdoğan’ı bile tehdit edercesine TV kanallarında söylediği: ‘’Ben bazı bakanlar gibi rüşvet almadım!’’ dedikten sonra: ‘’Bir milletvekili Sedat Peker’den her ay 10 bin Dolar para alıyor!’’ ihbarında bulunmuştu. (**2)
Ama aylar geçmesine rağmen ne Erdoğan’dan bir itiraz ne de bir onurlu Cumhuriyet Savcısı çıkıp, soruşturma açmaya cesaret edememişti.
Kılıçdaroğlu’nun bürokratlara; ‘’Yasalara aykırı emirleri yerine getirmeyiniz. Emir aldım yerine getirdim diyemezsiniz. Suça ortak olmayınız!’’ uyarısına Süleyman Soylu’nun tepkisi, bir içişleri bakanının Erdoğan’a restinin işe yaramadığının göstergesidir.
Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’nun bürokratlara uyarısı üzerine basın toplasında, gazetecilerin sorularını kâğıttan okuması iki gerçeği ortaya çıkartıyor:
-Bu basın toplantısı Erdoğan tarafından Kılıçdaroğlu’na yanıt vererek bürokratlara cesaret vermek için yapıldı.
-Bu soruları kâğıttan okuduğu soruların önceden verildiğini bir çocuk bile anlar. Ama Erdoğan’ın bu duruma düşmesi, Erdoğan’ın çaresizliğinin yansıması kadar:
Tükenmişliğin hem siyasi
Hem de ruhsal çöküşünün
İlanıdır…
Kılıçdaroğlu’nun, son tavırlarıyla artık iktidarı hakkettiği görülüyor…
Sizde görün….
Yıldız AKALIN
(*1) Bilal Erdoğan’ın vergide muaf tutulan vakıflarının listesi şu şekilde:
2011- Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV)
2015- Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Geliştirme Vakfı
2016-Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA)
2018-Okmeydanı Spor ve Eğitim Vakfı (Okçular Vakfı)
2018- Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı
2019- Yeni Türkiye Eğitim Vakfı (YETEV)
(**2) Metin Külünk olduğu söylenmişti.
ALMANYA
4 saat önceALMANYA
6 saat önceGÜNCEL
7 saat önceAVRUPA
7 saat önceGÜNCEL
7 saat önceDÜNYA
7 saat önceGÜNCEL
9 saat önce
Mekke’de Hz. Muhammed’e düşman bildiğimiz Ebu Cehil bile 10 Bin nüfuslu Mekke halkına Tayyip Erdoğan kadar insanlara zulüm etmedi düşman değildi. Ey ahali, İslamı anlamayan AKP’li geri yobazlar gelin ben sizleri İslamı anlatayım.
Bu sonuçları doğuran sebepleri değiştirmezseniz haliniz işte böyle nice olur. Oysa siz Müslümanlar ikide bir ağzınızda sakız gibi ismini gevelediğiniz Hz. Muhammed, Mekke’de Ebu Cehil’in kurduğu sömürü düzeninden oluşan zulümün sonuçlarını gördü ve buna karşı (LA) dedi eyleme geçti Mekke’ye hakim oldu.