ONUR ÖYMEN, DERSİM, VS.

ABONE OL
11:55 - 23/10/2020 11:55
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Geçtiğimiz günlerde CHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Onur Öymen’in TBMM’deki “açılım” görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada devlet otoritesine karşı isyan niteliğindeki Dersim (Tunceli) olaylarını diğer isyanlarla birlikte zikretmesi Türkiye’de garip ve aşırı sert bir tartışma başlattı. Sayın Öymen o konuşmasında yurdumuzun birliği için ve bu birliğe kastedenlere karşı devletin gerekli tavrı koymasının doğal olduğunu vurgulamaktaydı.

Bu sözlere karşı derhal bir kampanya başlatıldı; Onur Öymen’e karşı haksız ve anlamsız suçlamalar ortalığa dökülüverdi. Birdenbire ne kadar bilgisi olmadığı halde fikir sahibi olan yazar, gazeteci, politikacı vs. varsa meydana çıkıp ne denli Cumhuriyet tarihi “uzmanı” (!) olduklarını göstermeye çalıştı. Hele biri var ki, yani söylediklerini dinlerken neredeyse işitme duyumu yitirdiğimi sanacaktım. Hazret Dersim olaylarında yitirilen canların sayısının Çanakkale’deki şehitlerin sayısından hemen sonra geldiğini beyan etti (!). Bilirsiniz, Çanakkale harbinde 120 bin şehit verdiğimizden söz edilir. Hatta bu sayıyı az bulanlar da vardır. Bu hesapla acı olayların yaşandığı o tarihte Tunceli’de on binlerce yurttaşımızın yaşamını yitirmiş olması gerekmekte (!?). Yapılan nüfus sayımlarına bakılacak olursa böyle bir kayıp – çok şükür ki – yok. Şimdi Tunceli olayları ile ilgili bilgi sahibi olmak isteyenlere bir kaynak önermek istiyorum. Aşağıda künyesini verdiğim esere bakanlar Cumhuriyet tarihimizde başka örnekleri de olan devlet otoritesine karşı ayaklanma niteliğindeki “Dersim olaylarının” perde arkasını ve orada gerçekten neler olduğunu öğrenebilirler: Selami Saygın, Yeni Şark Meselesi. Ülke Yayınları. İstanbul 2003. S.136-153.

Tarih okumadan, merak dahi etmeden olanı biteni anlamak mümkün değil. O nedenle umarım bu tatsız vesileyle konu hakkında bilgi sahibi olanlarımızın sayısı artar ve 1937 yılında bu güzel yurt köşesinde Cumhuriyet hükümetinin etnik ve dinsel temele dayanan bir isyanı değil de feodal koşulların sürmesini arzu edenlerin başkaldırısını bastırdığını anlarlar.

Şimdi gelelim Sayın Öymen’e. Bu değerli devlet adamının Almanya’da Büyükelçilik yaptığı yıllar çok geride değil. Onun nasıl tüm yurttaşlarımızı kucaklamak ve dertlerine derman olmak için ülkeyi karış karış gezdiğini, neredeyse her toplantıya katıldığını ve Almanya’daki Türklerle nasıl kucaklaştığını hatırlayanımız çoktur. Onur Öymen o güne kadar kimsenin karşılaşmadığı bir üst düzey diplomat tipini temsil ediyordu. Bu son tartışma çıktığında bir gazetemiz Onur Öymen’i Yunanistan’la yaşanan Kardak krizinin de suçlusu olarak ilan etme gaflet ve hatta ihanetinde bulundu. Gazetenin bence bu son derece talihsiz yazısına göre o tarihte Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı olan Onur Öymen Kardak kayalıklarında Yunan bayrağının dalgalanmasına müsaade etmeliymiş! Şimdi sormak gerekmez mi? Bize ne oluyor böyle? Bu ne izansızlık, nasıl bir zavallılıktır? Doğrusu adını koymakta güçlük çekiyor, böyle yazıları yazanları ve basanları da utanmaya davet ediyorum. Sayın Öymen tüm diplomatlık yaşamında ve bugün de Türk parlamentosunda eskilerin deyimiyle “ismiyle müsemma” bir duruş sergilemektedir. Onur Beyi pek iyi tanıyan Almanya Türklerinin de büyük çoğunluğuyla bu duygu ve düşüncelerimi paylaştığını biliyorum.

Önümüz Kurban Bayramı. Bu bayramda da öncelikle barışık bir toplum olmamız, huzura kavuşmamız ve artık bu anlamsız gerginliklerden kurtulmamız dileğiyle tüm okurlarımın bayramını içtenlikle kutluyorum.

Dr. O. Can Ünver

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.