0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

“Nasyonal Sosyalist Yeraltı” adlı terör örgütünün hayatta kalan son üyesi Beate Zschäpe 17 Nisan’da Münih’de mahkeme karşısına çıkıyor.
Daha önceki yazımın konusu bu mahkemenin başkanının Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi’nin duruşmayı izleme talebine karşılık olumsuz bir tavır takınmış olmasıydı.
Bu tavrı Sayın Büyükelçimize ve dolayısıyla Türkiye’ye karşı yapılmış bir saygısızlık olarak nitelendirmiştim.
Mahkemenin bu tavrını bu defa da Türk basınına karşı sürdürdüğüne ilişkin haberler geldi.
Mahkeme başkanı duruşmayı izlemek isteyen Türk gazetecilerini akredite etmek istemediği anlaşılıyor.
Neonazi canilerce öldürülen on kişiden sekizi Türk.
Türkiye’nin bu yürekleri paralayan cinayetler dizisine ilgi duyması gayet normal.
Fakat bu mahkemenin yetkilileri ne hikmetse sanki olanı biteni saklamak ister gibi anlamsız bir tavır sergilemekte.
Bir tür utanç duygusundan kaynaklanıyor diyeceğim, ama bu suç kolektif işlenen bir suç değil ki!
Yani tüm Almanlara, Almanya’ya mal edilecek bir şey değil.
Siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik nedenlerle Almanya’da ve diğer pek çok ülkede şiddet yöntemlerine başvuran aşırı sağcı akımlar mevcut.
Bu akımlarla mücadele ancak ve ancak demokrasi içerisinde ve açık toplum ortamında mümkün olabilir.
Bunun böyle olduğu demokratik bir toplumda bilinmiyor olamaz.
O halde nedir bu tutum diye sormak gerekiyor.
Başka basın-yayın organlarının mensuplarına izin vereceksiniz, Türk medyasına yer yok veya başka hangi sudan sebeple duruşmada bulunamazsın diyeceksiniz.
Bu durum son birkaç gündür Almanya’nın aklıselim sahibi gazetelerinde de eleştirildi.
Ne yazık ki, Münih’deki mahkeme olumsuz tutumunu sürdürmekte ısrarlı.
Bakalım 17 Nisan’daki duruşma nasıl olacak?

Dr. O. Can Ünver