GERÇEK BİR TÜRK KAHRAMANINI UĞURLARKEN

ABONE OL
11:54 - 23/10/2020 11:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucusu ve birinci Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı kaybettik.
Her fani gibi Denktaş da göçtü. Allah rahmet eylesin.
Kıbrıs’taki Türk varlığının yaşaması ve korunması için adanan şerefli bir ömür sona erdi.
Denktaş için hiç kuşkusuz bu basmakalıp sözlerden çok daha fazlasını söylemek gerekiyor.
Rauf Denktaş sadece bir siyasetçi değil, gerçek bir Türk kahramanıydı.
Kıbrıs konusunun ve Kıbrıs Rumlarının 1878’de İngiltere tarafından Osmanlı’dan entrikayla alınan adanın Yunanistan’a bağlanması (ENOSİS) ve adada yaşayan Türklere sadece hakları son derece kısıtlı bir azınlık konumunu layık görmek istemesine karşı ellili yıllarda başlayan ve 1983’de KKTC’nin kurulmasına kadar devam eden bir şanlı mücadelenin kahramanıydı Rauf Denktaş.
Denktaş’ın ve Kıbrıs Türklüğünün ada Türklerinin tümüyle yok edilmesi amacını taşıyan ırkçı Akritas Planına karşı verdiği büyük mücadele ve 1974 Barış Harekâtı ile bir anlamda sonuçlanan Kıbrıs davamızın en önemli mücahidiydi Rauf Denktaş.
Ellili yılların sonunda Rumların EOKA terörüne karşı “Türk Mukavemet Teşkilatı” TMT’yi kuran, Türk mücahitlerini örgütleyen ve ulusal onur savaşımının doğal lideri olan Rauf Denktaş, bu zorlu süreç sırasında Rumların Türkleri köleleştirme olduğu çoktan bilinen gerçek niyetleri hakkında maalesef bir ara Türkiye’de de oluşan ve bugün bile bazı çevrelerce kabul edilen yanıltıcı algıya karşın yaşamının sonuna kadar eğilip bükülmeden dimdik durmuştur.
Hayranlıkla karşılanması gereken bitmek bilmeyen toplumlar arası müzakerelerdeki dirayeti ve ödünsüz tavrı bile “çözümsüz istemeyen” olarak nitelendirilmişti.
Bu tutumlar ve tavırlar Denktaş’ın mücadeleci kişiliğine vız geldi.
KKTC’nin sonu demek olan Annan Planı’na Avrupa Birliği’nin ve uluslararası çıkar güçlerinin büyük baskısıyla kabul oyu veren KKTC’li Türklere karşı Kıbrıs Rumlarının planı reddetmesine kadar da Rumlar hakkındaki bu “post modern” yanlış algı devam etti.
Rumlar Avrupa Birliği’ni arkalarına almışlardı ve Kıbrıs’ı kesinlikle Türklerle paylaşmak istemiyorlardı.
Denktaş Annan Planı referandumu sırasında onun politikalarının en amansız karşıtı olan Mehmet Ali Talat’a cumhurbaşkanlığı koltuğunu bırakmıştı ve Talat başında bulunduğu Cumhuriyeti sanki yok etmek ister gibi bir tavır içindeydi.
AB ve ABD, Yugoslavya’da, Çekoslovakya’da, Kafkaslarda ve Avrasya’da halkların çoğunlukla kanlı biçimde birbirlerinden kopmasına ve ülkelerin parçalanmasına çanak tutarken ırkçı Rum yönetiminin Kıbrıs Türklüğünü yok sayarak tüm adaya egemen olmasını destekleyen politikalar izlemekteydi ve halen de bu politika sürdürülmekte.

İşte Rauf Denktaş, bir abide gibi bu tehdit ve tehlikelere karşı durmuş kahramandır, bir devlet kurucudur.
Cumhurbaşkanlığından ayrıldıktan sonra yaşamının son demlerine kadar da düşüncelerini basın yoluyla yüksek sesle dile getirmekten geri durmamıştır.

1992 Aralık ayında Almanya’daki Türk Dernekleri Koordinasyon Kurullarının temsilcileriyle Kıbrıs’ı ziyaret etmiştik ve Yeşil Hat’ta Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nden Kanadalı bir binbaşıya Almanya Türklerinin Kıbrıs konusundaki görüşlerini içeren bir memorandum verilmişti.
Kıbrıs konusuna Almanya’daki Türklerin gösterdiği ilgi Rauf Denktaş’ı memnun etmişti.
Merhum Denktaş heyetimizi kabul etti ve sonra da bir akşam yemeği verdi.
O yemekteki duygulu konuşmasını bugün de en ince ayrıntısına kadar hatırlıyorum ve devlet kuran bu son kahraman Türk devlet adamını tanımış olmanın onurunu yaşıyorum.
Rauf Denktaş’a rahmet, Türk dünyasına başsağlığı diliyorum.

Dr. O. Can Ünver

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.