ATATÜRK’ÜN MİRASI

ABONE OL
11:54 - 23/10/2020 11:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Eğer ölümünün üzerinden geçen 72 yıldan sonra hala Atatürk’ü yaşıyor ve yaşatıyorsak bunun bir nedeni olmalı.
Bu nedeni irdelemek gerekli.
Diyeceksiniz ki, bu gök kubbe altında Atatürk’le ilgili yazılıp çizilmeyen ne kaldı acaba?
Haklısınız.

Atatürk için yazılanlar neredeyse saymakla bitmez.
Dünyadan tarih boyunca büyük işler başaran pek çok lider gelip geçti.
Çok eskileri bir kenara bırakın, son yüz yıl içinde tarih sahnesine çıkıp bugün de anımsanan çok devlet adamı var.
Bir o kadar da şaşaalı devirlerinden sonra unutulan veya nefretle anılan kişilikler mevcut.
Mustafa Kemal düşüncesiyle bugün de canlı, güncel ve ayakta.
Çünkü yirminci yüzyılın ilk antiemperyalist kurtuluş savaşının lideri sadece kurtuluşa kavuşturduğu biz Türkler için önemli değil; Mustafa Kemal, tüm mazlum ulusların özgürlük bayrağıydı ve öyle olmaya devam etmekte.
Atatürk’ü uygarlık inşa eden bir deha olmaktan öteye önemli kılan en önemli özelliği ve dünya çapında gördüğü ilginin ana nedeni işte budur.
Ne var ki, günümüzde post-modernlik adına ulus-devletlerin artık miadını doldurduğu, ekonominin küreselleşmesi ile ulusların bağımsızlığı gibi kavramların demode olduğunu ileri süren bir neo-liberal akım var.
Bu akımın her yerde köşe başlarını tutmuş olan etkili sözcüleri tüm güçleriyle vatan, ulus ve bağımsızlık gibi değerlerle mücadele ediyorlar.
Hedef tahtaları da Mustafa Kemal ve O’nun eseri.
Kumarhane kapitalizmi ideolojisinin ana unsuru menkul değerler borsalarındaki dalgalanmalar vs., bu çoğu eski tatlı su sosyalisti olan liboş ideologları vatanın bağımsızlığı, güvenliği ve ulusumuzun özgürlüğü konularında çok daha fazla ilgilendiriyor.
Varsın ülkenin zenginlikleri başkalarının eline geçmiş olsun, ulusun özgürlüğü küresel güçlerin izin verdiği ölçünün ilerisine gitmesin, yanıltıcı ve yapay bir varsıllık gözleri kamaştırırken yoksul yığınlar daha da yoksul olsunlar.
Yeter ki, küresel tezgâh bozulmasın.
Bu liboş takımının ilham aldığı uluslararası ideologların da Türkiye’ye biçtikleri rol genellikle Atatürk ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti.
Unutulmaması gereken şudur:
Atatürk’ün ezilmiş, neredeyse tarihten silinmeye kalkışılmış bir ulusun küllerinden yeniden doğmasının yolunu açması, işgal edilmiş bir vatanı özgürleştirmesi bir hatıradan veya bir tarih olayından ibaret değildir.
Atatürk’ün bize bıraktığı miras özgürlük ve bağımsızlık düşüncesidir; Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ulus-devlet olarak varlığını sürdürmesi iradesidir.
Bugün içeride ve dışarıda bu düşünce, bu irade eleştiriliyor, yok farz ediliyor, hatta bu değerlere bağlı olanlar hor görülüyor.
Fakat Mustafa Kemal Atatürk’ün 72. ölüm yıldönümünde, 10 Kasım 2010’da, anımsanması gereken şudur: O’nun bu değerli mirası öyle kolaylıkla silinebilecek nitelikte değildir hiç de olmamıştır.
Zaten o mirasa ihanet, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin ve özgür Türk ulusunun varlık nedeninin ortadan kalkması demektir.
Buna izin vermeyecek olan da özgür ve aydın yeni kuşaklar olacaktır.
Her ne kadar ihaneti en azından düşünsel bazda paylaşanlar günümüzde neredeyse kanıksanır hale gelmiş olsalar bile…

Dr. O. Can Ünver

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.