ALMANYA SEÇİMLERİ (4)

ABONE OL
11:53 - 23/10/2020 11:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

22 Eylül’e çok az bir süre kaldı ve bu seçim öncesi son yazım.

O nedenle de biraz daha kapsamlı ve uzun.

Alman seçmeni önümüzdeki dört yıl boyunca ülkeyi hangi koalisyonun yöneteceğine ilişkin bağlayıcı kararını o gün verecek.
Son birkaç gündür yarışın daha da başabaş hale geldiği görülüyor.

Birkaç önemli gelişme var:

O da, hem FDP’nin hem de Yeşiller’in kamuoyu yoklamalarında hızlı bir düşüş yaşamaları.

Gözlemciler bu iki partinin temsilcilerinin TV tartışmasındaki performasına bağlıyorlar.

Fakat eğer FDP % 4 barajını aşamazsa CDU/CSU için, Yeşiller de bekledikleri oy oranına ulaşamazlarsa SPD için koalisyon kurma açısından zorluklar vardır anlamına geliyor bu oranlar.

Bavyera’daki Eyalet Parlamentosu seçimi FDP’nin pek de iyi durumda olmadığını gösterdi.

Fakat Bavyera çoğu zaman Almanya geneli için ölçüt olmayabilir.

Bu arada CDU, FDP’ye verecek ödünç oylarının olmadığını açıkladı.

Yine de seçimden önceki son günler hızlı değişikliklere gebe olabilir, bekleyip görmek gerekir.

Bu yazımızda önerilen koalisyonların olası küçük ortakları FDP ve Yeşiller ile SPD/Yeşiller koalisyonunun kurulmasına katkı sağlayabilecek olan Sol Parti’nin ve sonrasında da SPD’nin seçim programlarının toplumu yakından ilgilendiren hususlarına kısaca göz atacağız.

Göç ve göçmenlerle ilgili konulara öteden beri özel ilgi gösteren bu iki partinin olası bir SPD/Yeşiller Koalisyonu’nda Almanya’daki göçmen kökenliler için ne gibi vaatleri olduğuna da özel olarak değineceğiz.

En son olarak da Almanya’daki Türk kökenli seçmenlere bazı önerilerim olacak.

Hür Demokrat Parti (FDP) serbest girişimciliği ve pazar ekonomisini her zaman olduğu gibi bu kez de liberal politikalarının odağına oturtmuş.

Seçim programında ağırlıklı olarak girişimciler üzerindeki vergi yükünün azaltılmasına yer verilmiş ve devlete ödenen ödeneklerin, örneğin dayanışma aidatının, kademeli olarak kaldırılacağı belirtilmiş.

Enerji piyasasının pazar ekonomisi koşullarına göre yeniden tanzimini vaat ediyor ve böylece yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık verileceğini ileri sürüyor.

FDP her işkolunu ve bölgeyi kapsayan bir asgari ücrete karşı ve işsizlik parası (ALGII) dahil tüm sosyal ödenekleri “liberal yurttaş ödeneği” altında birleştrmeyi vaat ediyor.

Bakım parasının değişmesinden yana ve ailelerin yararına olacağı gerekçesiyle esnek çalışma modellerinin yaygınlaşacağını ifade ediyor.

Sağlık politikası da liberal politika anlayışına uygun ve genel sağlık sigortasına (Bürgerversicherung) karşı.

Hekim ve hastalık sigortasının serbestçe seçimini öngörüyor ve hastanın tedavi masraflarını cebinden ödedikten sonra sigortadan tahsilât yoluna gidileceğini belirtiyor.

Çalışanların 60 yaşından sonra istedikleri zaman emekli olabilme seçeneğine kavuşturulmaları, isteyenin daha uzun çalışabileceğini ve kademeli olarak işten ayrılma halinde eksik gelirin tazmini yoluna gidileceğini vaat ediyor.

Çevre konusunda da yeni teknolojilerin geliştirilmesi FDP’nin programında yer verilen hususlardan biri.

Birlik 90/Yeşiller Partisi, ilk kurulduğu zaman sadece çevre konularına odaklanmış ve politikalarını bu minval üzre düzenliyor görünümü vermekteydi.

Fakat zamanla ve iktidar sorumlulukları ile deneyimini arttırdıkça biraz merkeze kaymakla birlikte programını çok çeşitlendirdiği ve her alanda diğer partilerden farklı, bazen de radikal söylemlerle siyaset yaptığı anlaşılıyor.

Yeşiller’in 2013 seçim programından aldığım bazı vaatler şunlar:

Yeşiller Partisi, herkes için vergi adaleti vaat ederken yüksek kazancı olanların daha fazla vergi ödemesini ve servet sahibi kişilerin vergi kaçırmalarını önleyici tedbirler getirmeyi öngörüyor.

Ekoloji konularına geleneksel olarak önem veren Yeşiller, bir iklim koruma yasası çıkarılacağını ve armosfere yayılan sera gazlarının sınırlandırılacağını belirtiyor.

Alternatif enerjiler, bu arada rüzgâr ve güneş enerjisinin ve biyolojik yakıtların fosil kaynaklara göre teşvik edileceği vaatler arasında.

Yeşiller, tüm ülkede uygulanmak üzere 8,50 Avroluk bir asgari ücreti, Minijobların yerine sigortaya tabi istihdamın teşvik edileceğini, kiralık işçilerin mağduriyetlerinin önleneceğini, kadın işçilerle erkek işçiler arasındaki eşitsizliklerin giderileceğini, temel Hartz IV ödeneğinin 382 Avro’dan 420 Avro’ya çıkarılacağını vaat etmekte.

Almanya’da tartışma konusu olmaya devam eden bakım parası (Betreuungsgeld) kaldırılacak, buna karşılık çocuklar için ek yardım ve destekler getirilecek deniyor. (Kindergrundsicherung)

Yeşiller, herkes için genel sağlık sigortası, bu arada çocuklar için prim ödemeksizin sigorta güvencesi vaat etmekte.

Yaşlılık aylığı en az 850.- Avro olacak, 30 yıl hizmeti olan herkese asgari geçim seviyesi üzerinde yaşlılık aylığı bağlanacak ve emeklilik yaşı 67’ye yükseltilecek.

Çevrenin en iyi biçimde korunması için de Yeşiller Partisi “yeşil endüstri devrimi” vaat etmekte.

Sol Parti’nin sosyal politikalarında da ağırlık emekçilere, emeklilere ve toplumun kırılgan kesimlerine verilmiş.

Bu parti de vergi ve gelir dağılımında adalet, zenginlerin topluma daha fazla katkı vermelerini ve milyonerlerin kazandıkları her milyon Avro için (ilk milyon hariç) % 5 servet vergisi ödemelerini istiyor.

Sol Parti de fosil enerji kaynakları yerine yenilenebilir enerjiye ağırlık verilmesini ve elektrik üretiminde 2020’ye kadar bunların payının % 50’ye çıkarılmasını istiyor.

İstihdam ve sosyal politikalar alanında ise ücretlerin fiyatlara göre daha çok artması, asgari ücretin 10 Avro olarak tespiti, kiralık işçi istihdamının ve Minijobların yasaklanması, haftalık çalışma saatinin önce 35, sonra da 30 saate indirilmesi, Hartz IV ödeneğinin asgari 500 Avro’ya yükseltilmesi Sol Partinin vaatleri arasında.

Çocukların temel güvence ödeneğinin 536 Avro’ya çıkarılması, birinci çocuk için çocuk parasının 200 Avro ve sonrakilere daha fazla ödeme, sağlık alanında sigortalılar için geçerli çifte standardın ortadan kaldırılarak “Dayanışmacı Vatandaş Sigortası”nın oluşturulması, özel hastalık kasalarının kapatılması, yüksek gelirlilerden daha çok prim alınması, buna karşılık çocukların ve yoksulların primsiz sigortalı olmaları öngörülüyor.

Yaşlılık sigortasının da kurumsal olarak güçlendirilerek aylıkların arttırılması, 65 yaş ve 40 yıllık sigortalılık koşullarını yerine getiren herkesin yaşlılık aylığına hak kazanmasını, ayrıca yine herkese vergilerden finanse edilecek ve asgari 1050 Avro düzeyinde bir “Dayanışma Aylığı” vaat ediliyor, Doğu ile Batı arasındaki aylık düzeyindeki farklılığın ortadan kaldırılacağı belirtiliyor.

Çevre konularına da özel önem veren Sol Parti, toplu taşımacılığın özendirileceğini ve kentlerde bunun halka ücretsiz sunulacağını vaat ediyor.

Seçim programını incelediğimiz son siyasi parti SPD.

Almanya’nın bu en eski siyasi partisinin seçim programında ağırlıklı olarak sosyal politikalar var ve bu da partinin geleneği zaten.

Genel hatlarıyla ve ayrıntısına girmeden sunduğum, SPD’nin önem verdiği ve iktidara geldiği takdirde gerçekleştirilmesini vaat ettiği hususlar şunlar:

– Herkes tatminkâr bir ücrete kavuşacaktır.

– Herkese iyi eğitim imkânları sunulacaktır.

– Adil bir vergi düzeni ve yatırımlar için uygun bir ortam sağlanacaktır.

– Ucuz ve çevreye zarar vermeyecek şekilde elektrik üretilecektir.

– Ailelere ve çocuklara destek sağlanacaktır.

– Kadın erkek arasındaki ücret farklılıkları gibi eşitsizlikler kaldırılacak, kadınları hakları geliştirilecektir.

– Topluma herkesin aktif katılımı sağlanacaktır.

– Herkes için en üst düzeyde sağlık ve bakım hizmeti sağlanacaktır.

– Yaşlılık aylıkları tatminkâr düzeye çıkarılacaktır.

– Avrupa’nın da sorunlarının ortadan kaldırılması için çaba sarfedilecektir.

Bu hususlar SPD’nin “hükümet programı” olarak adlandırdığı programında son derece ayrıntılı bir şekilde verilmiş.

Diğer bazı siyasi partilerin bazen insanı “bunları nasıl gerçekleştirecekler” diye düşündüren vaatlerden çok ayağı yere basan ve uyumlu bir koalisyonda oluşacak siyasi irade ile mümkün olabilecek vaatler gibi geldi bana.

Tabii takdir seçmenin.

Görüldüğü gibi, 22 Eylül seçimleri öncesinde Alman siyasi partilerinin seçim programlarında gelişmiş bir ülkede olması gerektiği gibi de insanı doğrudan ilgilendiren ekonomi, istihdam, sosyal güvenlik, eğitim, sağlık ve çevre gibi konulara özel önem verilmiş.

Siyasi partilerin arasında birlikte koalisyon oluşturma kararı alan SPD ve Birlik90/Yeşiller Partisi genel olarak Almanya’daki göçmen kökenlileri ve özel olarak da Türkleri yakından ilgilendiren bazı vaatlere ağırlıklı olarak yer veren iki parti.

Her iki partinin seçim vaatleri arasında, yüzeysel ve kültürel farklılık üzerine bina edilmiş, bu nedenle de başarısız kalmaya mahkum olan soyut bir entegrasyon politikasının yerine toplumun bireylerini eşit yurttaş olarak tanımlayan ve toplumda sunulan fırsatlardan eşit olarak yararlanmalarını öngören siyasal vaatler var.

Bunların arasında yine biz Türkleri çok yakından ilgilendiren çifte vatandaşlık konusu yer alıyor.

SPD/Yeşiller Koalisyonu’nda bu müzmin sorun halledilecekmiş gibi görünüyor.

Bir diğer konu da, yıllardan beri inatla reddedilen Avrupa Birliği dışından gelen yabancıların yerel düzeydeki seçimlere aktif katılım hakkının verilmesi.

Bu hususun da bir SPD/Yeşiller Koalisyonu’nda çözüleceği anlaşılıyor.

Almanya’da gerçek anlamda toplumsal yaşama etkin ve eşit yurttaş olarak katılım olanaklarının sağlanması SPD ve Yeşiller’in entegrasyona ulaşmak için en iyi yöntem olarak belirlenmiş, ki bu bence de en doğru yöntemdir.

Siyasi partilerin bu vaatlerini yerine getirmek için tabii önce seçimi kazanmaları gerekiyor.

Türk seçmenlere öneriler:

Seçmen konumunda olan Türk kökenli Alman vatandaşlarına önerim, mutlaka sandığa gidip oylarını kullanmaları.

İçinde yaşadığınız ve bir parçası olduğunuz topluma karşı bu bir yurttaşlık görevidir.

Seçime katılma oranınız ne kadar yüksek olursa geçmen kökenliler olarak seçtiğiniz siyasi parti (veya koalisyon) hangisi olursa olsun, sizin de varlığınızı hissedecek, eğilimlerinize ve çıkarlarınıza daha çok önem vermek durumunda olacaktır.

O nedenle 22 Eylül günü sandığa gidiniz ve oyunuzu kullanınız.

Bu yazımla şu veya bu siyasi partiye oy verin demek haddim değil.

Siz mutlaka Türk kökenli Alman seçmenleri olarak hiç kuşkusuz hangi partiye oyunuzu verirseniz çıkarınız için daha iyi olacağını bileceksiniz.

Almanya ve Almanya’da yaşayan herkes için 22 Eylül seçimlerinin güzel bir gelecek getirmesi dileğiyle.

Dr. O. Can Ünver

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.