ALMAN SINIR POLİSİ

ABONE OL
11:54 - 23/10/2020 11:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Önceki hafta Münih FJS havalimanında Ankara’ya uçmak üzere pasaport kontrolü yaptırdığım sırada sınır polisi altı gün önce NATO’nun Oberammergau’daki okulunda ders vermek üzere davet edildiğim Almanya’ya ne amaçla geldiğimi sordu.
Geldiğim gün yine pasaport kontrolü sırasında aynı soruyla karşılaşmış ve soruyu haklı bulmamakla birlikte Almanya’ya geliş nedenimi söylemiştim.
Sahibi olduğum ”yeşil” pasaport vizesiz olarak altı aylık süre içerisinde Almanya’da üç ay ikamet edebilmemi sağlıyor.
Yani istersem sadece turistik amaçla gelebilirim; mutlaka polisleri tatmin edici başka bir nedenimin olması gerekmiyor.
Benden önce sırası gelen kimseye bu türden sorular yöneltmediği anlaşılan Münih’teki o en çok otuz – otuz beş yaşlarındaki memurun sorusu üzerine kendisine, o anda Almanya’yı terk etmek üzere olduğumu, istatistiki bir çalışma yapmadığına göre bu sorunun bir anlamı olmadığını, kendisi daha doğmadan Münih Üniversitesi’nde öğrenim gördüğümü, yani kendisinden daha eski bir ”Münihli” olduğunu belirterek yine de hadi hatırı kırılmasın diye Almanya’ya geliş nedenimi söyledim.
Sonra dayanamadım ve bu tavrı sırf Türk olduğum için takınıp takınmadığını sordum.
Memur büyük bir pişkinlikle, sadece sormakla kalmayıp isterse beni içerideki bir odada alıkoyup uzun formülerler doldurtmaya yetkisi olduğunu söyledi.
Yani beni kibarca tehdit etti.
İsterse yapardı ve bu davranışının hesabını da kimse soramazdı.
Uçağımı kaçırmamak adına Alman devletinin bu fevkalade kararlı ve dost (!) memuruna daha fazla muhatap olmamayı yeğledim ve öğrencilik yıllarımın geçtiği Münih’ten biraz da buruk düşüncelerle ayrıldım.

Şimdi bu ne ki, biz nelerle karşılaşıyoruz, adamlar canımıza kastediyor, üstelik de devlet içinden destek görüyorlar, diyebilirsiniz.
Son günlerde gün ışığına çıkan Neonazi cinayetlerini ve onlara ”resmen” destek verilmesini kastediyorum.
Almanya’da bu kepazeliğin tartışılır hale gelmesini de son derece önemsiyorum.
Fakat hastalık daha derinde ve toplumun bir kesiminin bünyesinden çıkarılması anlaşılan çok zaman alacak.
Bunu söylerken peşin bir suçlama niyetimin olmadığını belirtmeliyim.
Dikkat ederseniz, ”toplumun bir kesimi” vurgusunu yapıyorum.
Her toplumda hastalıklar olabilir, bizimkinde de var.
Fakat yabancıya nefretle ve düşmanlıkla davrananlar şayet bizzat devletin yetkilerini kullananlar olursa işin rengi değişiyor.
Onların bu hallerini önlemek yine yasalara ve devlet kurumlarına düşüyor.
Aksi halde devlet lekeleniyor, yara alıyor, toplumun üzerindeki güvenini yitiriyor.
Düşmanlığa hedef olanların durumundan hiç söz etmiyorum; onlar zaten mağdur.
Almanya’yı yönetenlerin demokrat olduklarından kuşku duyulamaz.
Fakat artık ırkçılığı körükleyen populizme prim verilmemeli ve devletin içinde, özellikle kolluk güçlerinin arasında varlığı bilinen yabancı aleyhtarlığına – Türk düşmanlığına – karşı kesin tavır alınmalıdır.
Çünkü bu ilkellik Almanya’ya gerçekten yakışmıyor.

Dr. O. Can Ünver

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.