0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı üzerine yazımı bayram ertesine bilerek bırakmıştım.

Erdoğan’ın, Ulusal Bayramlara başlarda istemeyerek katılması, Gülen Cemaati ile devlet bürokrasisini, TSK’yı, Yüksek Yargıyı, yasamayı da ele geçirmesiyle gerçek kimliğini zamanla ortaya koyarak toplumu test etmeyi Ulusal Bayramlarda deniyordu.

Ulusal Bayramlarda ya hasta oluyor ya terörü bahane ediyor ya da yurtdışı gezi programlayarak törenlere katılmıyordu.

İktidar, iktidar sorunu yaşadığı dönemlerde hem bayrağa hem de Atatürk’e sığınmayı huy edinmişti.

İktidar ortağı, yere göğe sığdıramadıkları Güleni Cemaati, iktidarı ele geçirmeye kalkışınca, bir zamanlar iktidarın onayıyla, Cemaatin yargısı, polisi, subayı, generali ile tutsak ettiği aydınlar Atatürkçüler, demokratlar, askerler sayesinde hem canını hem iktidarını kurtarınca her tarafı Atatürk posterleri ve bayraklarla donatmıştı.

Her felakette olduğu gibi bu felaketi de avantaj olarak kullanmış, kan davalı Bahçeli’yi saflarına alarak 20 Temmuz darbesini gerçekleştirmişti.

Ülkeler için önemli günlerin 10.Yılı-20.Yılı- 50.Yılı ve Özellikle de 100. Yılı için özel programlar, anmalar, kutlamalar yapılır.

23 Nisan 1920 Türkiye Cumhuriyeti Devleti için çok önemli ve değerli bir tarihtir.

O tarih, hakimiyetin gökyüzünden yere indirilmesinin resmileştirilmesidir.

Yani; Egemenliğin gerçek sahibinin Padişah-Halife değil; ‘’Egemenlik, Kayıtsız Şartsız Milletindir’’      Hükmünün dünya durdukça geçerli olacağının ülkeye ve dünyaya ilanıdır.

100. Yıl onuruna özel programlar, anmalar yapılmalıydı, 100. Yıl anısına hatıra para çıkartılmalıydı. Bu hükümet, Fetullah Gülen anısına özel para bile bastırmıştı.

AKP’li Cumhurbaşkanının salgını, Ulusal Bayramlara alerjisi nedeniyle, törenlere katılmama bahanesi olarak kullanacağına emindim, haklı çıktım.

Türkiye, felaketten bile avanta bulma alışkanlığı edinmiş bir iktidar tarafından yönetilmekteydi.

Erdoğan’ın meclis törenine ve Anıtkabir’e gelmeyeceğini, parti liderlerinin de gelmemesini önerdi.

Bu emri Meclis Başkanı aracılığıyla iletti.

Fakat Kılıçdaroğlu yerinde bir kararla katılma kararı alınca, Bahçeli ‘de zorunlu olarak katıldı.

Anıtkabir ziyaretinde Erdoğan yine yoktu, Meclis Başkanı, maskesiz katılarak kurallara uymadı.

Halkın balkonlarda gösteri yapmasından korktukları için, saat 20.00 de, hep birlikte İstiklal Marşı söyleneceği duyurulmasına rağmen, karar yine değiştirilerek saat 21.00 de Erdoğan’ın da balkon konuşması yapacağı duyuruldu.

Halk, İstiklal Marşını coşkuyla söyledi Ramazan ve teravih müjdesi veren Erdoğan’ı dinlemedi bile…

AKP, DP ile yola koyulan, Said-i Kürdiyi kutsayan, 6.Filoyu Kıble yapan, Atatürk’e ‘’deccal’’ diyenlerle beslenen, Milliyetçi Cephe ile epey yol alan, Özal ile Atatürk’ün bilim yuvalarına doldurulan takunyalılardan oluşan karşı devrimcilerin partisidir

Erdoğan hem Atatürk’e hem de onun öncülüğünde oluşan Laik, Sosyal, Demokrat Türkiye Cumhuriyeti’ne hem hasımdır hem de karşıdır.

‘’1919’dan başlatılan tarihi reddediyorum!’’ Diyebilen Türkiye’nin başbakanıdır.

‘’Kurtuluş Savaşını keşke YUNAN kazansaydı!’’ Diyen de Fesli Kadir’i baş danışman yapan (*1) Türkiye Cumhuriyeti’nin AKP’li Cumhurbaşkanıdır.

‘’Atatürk’e zerre kadar muhabbeti olan cenazeme gelmesin!’’ Diyen Fesli Kadirin cenazesine giden de Laik Cumhuriyeti koruyacağına yemin eden de Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanıdır.

Atatürk adına düşman, ‘’Atatürk kuranı ve Ezanı yasakladı’’ diyen müfteriyi Diyanet İşleri Başkanlığına getiren de Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanıdır.

Halkımız tüm bunlara rağmen, tüm baskılara rağmen, yandaş savcılarına, partili hakimlerine rağmen evlerine kapatılmalarına rağmen Bayramına ve Bayrağına sahip çıkmakla kalmamış:

100. Yılda o inanmayanlara bile İstiklal Marşı söyletmiştir!

Aynı 23 Nisan 1920’lerde ayağa kalktığı gibi…

100 yıl önce atalarının kanları ve canları pahasına bıraktıkları

100 Yıllık Mirasına 2020 yılında sahip çıktılar!

YILDIZ AKALIN

(*1) Bu fesli yaratık hem raporlu akıl hastası hem de tescilli hain Fesli Kadir Mısıroğlu.

   (Bakırköy akıl hastanesinde tedavi görmesine rağmen düzelememişti)