YAZI KALIR

ABONE OL
14:12 - 10/07/2021 14:12
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Yazı, bir dilin seslerini göstermeğe yarayan anlaşmalı işaretler sistemidir. Yazışmalarda görülen anlatım biçimi konuşma dilinden biraz farklıdır.

Makale, düşünce ürünü olarak yazılmış bir yapıttır. Okuyucunun duygu ve düşünce hazinesini zenginleştirir. Araştırma, sorgulama ve okumayı teşvik eder.

İletişim araçları icat edilmeden önce nesilden nesle masal ve hikâyeler sözle anlatılırdı.

Yazıya geç geçen toplumlarda, tarihi başkaları yazmıştır. Bu nedenle görüş noktası tek yönlüdür. Tarihin yarısı noksan kalmıştır veya değişmiştir.

Söz uçar yazı kalır. Bu nedenle yazılan makale, roman, hikâye ve öykü zamanın şahididir. O yazıldığı zamanın sosyal, siyasal, kültürel, gelenek ve görenekleri hakkında bilgi verir.

Günümüzde cep telefonlarında birkaç kelime, işaret veya resimlerle kısa mesajlar iletiliyor. Fakat geleceğe ışık tutacak yazılara ihtiyaç var. İleride doktora çalışmasında üniversite öğrencileri arşivlerde araştırma yapacak.

Yazılarımda yayın yönetmenlerimize sık sık hatırlatıyorum. Arşivlere iyi sahip çıkılmalıdır.

Yazar, gördüğü, denediği, okuduğu her şeyden ders çıkarmaya çalışır. Öğrendiği, bildiği, duyduğu konuları düşüncesinde benimseyerek yazısına aktarır.

Emekli, yaşı ilerlemiş insanlar mümkün olduğu müddetçe yazmaya devam etmek isterler. Öyle ya, günün birinde kendilerini tanımıyor olabilirler. Tıp ve teknoloji gelişmesiyle insan ömrü uzadı. Buna paralel olarak da Demenz ve Morbus Alzheimer olma tehlikesi var.

Bugün anlamı anlaşılmayan eserler, zaman gelir, çok önem kazanır. Kısa, tek bir kitap yazarak dünya edebiyatına giren yazarlar vardır.

Geleceği önsezileriyle iyi gören önder büyük insan Mustafa Kemal Atatürk, yazdığı NUTUK ile emsali görülmemiş kıymetli bir eser bırakmıştır. Tarihi kimse değiştiremez.

Korona virüse karşı ilk önce aşı olan emekli gruba ait olduğum için, yaşayacağım yılları hediye olarak kabul ediyorum. Böylece topluma karşı kendimi sorumlu hissediyorum. Sağlığım el verdikçe yazmaya devam etmeyi, gelecek nesillere bir borç biliyorum. Öğretmen olmak çok güzel bir meslek. Fakat aslında herkesin öğreteceği bir konu vardır.

Her işin uzmanını dinleyen, bilim insanların yazılarını okuyan politikacılar, devlet idare eden yöneticiler ülkelerini iyi yönetirler. Böylece tarihe olumlu iz bırakırlar.

Her yazarın eseri aslında tamamen kendine ait değildir. Bildikleri, kendisinden önce yazanlardan okuduğu, çevresinde gördüğü olaylardan, basında ve medyada okuduğu, izlediği mevzuların özümlemesidir.

İşte bu nedenle, kayıt altına alma, not etme önemlidir. Çoğu zaman nerede duyduğumuzu, okuduğumuzu hatırlayamayız. Bizden öncekiler sayesinde sıfırdan başlamak zorunda kalmıyoruz.

Sosyal medyada yazılmış bir hikâye veya makaleyi, alıntı diyerek paylaşılmasını doğru bulmuyorum. Önce bakıyorum, adı yazmıyor, sadece alıntı yazıyorsa okumuyorum. Emeğe saygı, tamamını yazanın adı yazılmalıdır.

İlk çağlarda insanlar taşlara resimler çizerek insanlığa mesaj bırakmışlar. Çizilen resimler zamanla harflere alfabeye kaynak olmuştur. Arkeolojinin önemi her gün biraz daha artıyor.

Siyahi Afrika kökenli Avrupalı insanlar, sömürge devrinde atalarının tarihini araştıramıyorlar. Tahsil yapan bilir kişiler, geçmişe iz sürme özlemi çekiyorlar. Zira o zamandan bugüne gelen yazı ve antik eserler, hükmeden sınıfı tarafından yazılmış, müzelere geçmiştir.

İnternet çağında el yazısı yok olma tehlikesi yaşıyor. Ana baba ve öğretmenler elle yazmaya önem vermelidir. Çocuğun beyni ile el iletişimi öğrenimi kolaylaştırır, öğrenilen akılda kalır. Akılda kalan bilgiler beynin, zekâ ve mantığın gelişmesini sağlar.

Son zamanlarda Türkiye’de üniversite giriş sınavları kaldırılsın, diye konuşuluyor. Almanya’da lise bitirme sınavlarında alınan not toplamına göre, üniversitede gireceği bölüme karar veriliyor. Lise bitirme notları yalnız sınav notu değil, bir yıl çalışmada aldığı notlar da göz önünde tutuluyor.

Çocuk, torun ve öğrencilerimize yazmayı teşvik etmeliyiz. Yazma çocuğu rahatlatır, problem çözümünde yol gösterir. Denemeden, ileride iyi bir yazar olup olmayacağı bilinemez. Diğer bütün sanat dallarında olduğu gibi, yazmaya da çok erken başlanması gerekir.

 

Yazıyorum, o halde varım ve ölüm benden uzakta.

                                         Martin Walser (94 yaşında)

 

Yazıyla kalın!

 

 

 

 

 

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.