0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

21. Yüzyıl Türkiye’sinde, yerel olsun genel olsun sayısız seçimler yapıldı.

İhtilaller olmuş, darbeler olmuş, iktidarda kalma zorbalığına cesaret edenler olmamıştır.

Darbecilerin baskısına rağmen onların istediği partilere oy vermeyip zalime boyun eğmeyerek oylarıyla kendi istediği adaya, partiye oy vererek vatandaşlık görevini yapan halkımızın onurlu dik duruşunu yaşarken onlara saldıran zorbaları görmemiştik.

Seçim öncesi, yansız medya önünde siyasi parti temsilcilerinin, liderlerinin medeni ölçüler içinde tartışmalarını izlerdik.

Rakipleriyle yüz yüze tartışmadan kaçan, korkan bir politikacıyı görmediğimiz gibi, cahilliğini gizlemek için kibir numaralarına yatan fos politikacı hiç görmemiştik.

Seçim meydanlarında rakiplerini aşağılayan, onlara hakaret eden lider, parti sözcüsü asla olmamıştı.

Kendine, bilgisine güvenemediği için önceden hangi soruları sorulacağını emreden ne bir lider ne de çıkarı için kalemini, basın ahlakını satışa çıkaran gazeteci de, lider de çıkmamıştı.

Hele, gazetecini sorusunun sırasını şaşırıp, sorulmamış soruyu yanıtlamaya çabalayan liderin vatandaş yerine kendini aptal yerine koyduğunu kavrayamayan bir pişkin lideri hiç görmemiştik.

Devletin bürokrasisini, üniversitelerin rektörlerini atayan iktidar liderinin çocuklarını tanımamıştık.

Yandaş olduğu için bir değil, iki değil, beş değil on yerden maaş alan haramzadelere rastlamamıştık.

Halk yoklukla, yoksullukla yaşamaktan bıktığı bir dönemde bir değil, iki değil, üç sarayla yetinmeyen

Yüzlerce son model makam arabasını yeterli bulmayan

Ülkenin akciğeri sayılan orman yangınlarını anında söndürmek için alınmış, uçakları hangarda çürümeye bırakarak, en pahalısından on üç uçakla saltanat sürmeyi İTİBAR sayacak kadar gerçeklerden kopmuş yöneticiyi tanımamıştık.

Önlem alınmadığı için yandaş madencinin maden çökmesinden babasını, kardeşini kaybeden gencin acıdan haykırışına tekmeyle döven görevliyi yurt dışında bol maaşlı görevlere atayan

Başka bir yakını göçük altında kalmasına feryat ettiği için sinirlenip boğazını sıkarken ‘’İsrail Dölü’’ diye hakaret eden yöneticiyi hiç tanımamıştık.

Biri Siyasal İslam’ın temsilcisi olarak, biri Türklüğün lideri olarak, birbirlerine en ağır hakaretleri, en galiz aşağılamaları yaptıktan sonra, birbirinden özür dileme şöyle dursun, en küçük nezaket dışı sözü çocuklarım duymasın diye TV’nin sesini kısan vatandaştan bile özür dilemeden canciğer arkadaş olan böylesine ağzı bozuk siyasetçi, parti liderleri görmemiştik.

Yolsuzluklarını, anlaşmalı rüşvet kokan ihalelerin hesabını, iktidardan düşünce ülkenin yargısınca soruşturulmaması için Londra mahkemelerini kabul eden bir hükümeti tanımamıştık.

PKK yandaşlığından, Gülen Müritliğine çark edince liderine ‘’çapsız’’, ‘’yeteneksiz’’ dedikten sonra eşinin önünde tövbeye çıkan, sonra ‘’reis için ölürüm!’’ Diyen fır döndü politikacıyı hiç tanımamıştık.

Muhalif kadın milletvekiline ‘’sürtük’’ muhalefet liderine ‘’çukur’’ muhalefete ‘’zillet’’ diyen ağzı bozuk cumhurbaşkanına hiç yaşamamıştık

İçeride esip gürlerken, en küçük eleştiri için hakaret davaları açarken, yargı karaları şöyle dursun; Anayasa Mahkemesinin  ‘’kararlarına saygı duymuyorum’’ yanında ‘’uygulamıyorum ‘’ diyen bir devlet başkanına tanık olmamıştık.

Ordusunu terörist grupları durdurmak için gönderdiğinde bir başka devlet başkanının hem telefonla, hem de basın aracılığıyla:

‘’Aptal olma, akıllı ol!’’  Hakaretine ses çıkarmayıp, bu başkanın:

‘’Aile servetini açıklarım!’’ Dediğinde, harekatı hemen durdurup, bir koşu huzura çıkıp ‘’Ben ettim, sen etme! Tövbe bir daha emriniz olmadan adım atmam! Diyen bir Başkan hiç tanımadık…

Rüşvetçi bakanları, ABD vatandaşı hatunları büyükelçi, rüşvetçiyi Yargıtay’a, AYM ‘ye yargıç atayan tek adam yönetimine hiç rastlamamıştık.

Bu ülke için savaş meydanlarında geçiren, Laik Türkiye Cumhuriyeti kurucularından Mustafa Kemal Atatürk’e ve 2. Cumhurbaşkanına:

‘’İki Ayyaş! Diyecek kadar sapkın birine

Hiç rastladınız mı?

Kim bu zatı muhterem?

Siz tanıyor musunuz?

Bekleyelim bakalım

Yarası olan gocunur!

Yıldız AKALIN