ÜÇ SAC AYAĞI

ABONE OL
11:27 - 23/10/2020 11:27
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

NEOLİBERALİZM-SİYASAL İSLAM VE IRKÇILIK

 

TÜRKİYE’DE…

90’lı yıllarda siyasal İslamcılar, Yeşil Devrim’’ hazırlığını sürdürürken Kemalist aydınlar birer birer katlediliyor. Aydınlanmacı genç cumhuriyetin içinde beslenen şeriatçı cenah orduda, medyada, siyasette ve kamusalda dört koldan var gücüyle palazlanıyor. Bu yılların siyasi ayağının örgütü Refah Partisi; Partili Abdullah Gül, Cumhuriyet döneminin sonu gelmiştir, laik devlet yıkılacaktır.’’ diyor. Siyasal İslam’ın medya ayağı gazeteler, aydınları hedef gösterip, katlinin vacip olduğunu açıkça yazıyorlardı. Refah Partisi, siyasal İslam’ın gelişimine kurumsal olarak ayak uyduramadı, daha doğrusu neo liberalizmin kapitalist düzenine ayak uyduramayacağı görüldü, yeni bir oluşum sağlandı: AKP

Osmanlı’nın toplumsal yapısı din toplumuydu. Din toplumunda yurttaş-birey olmaya geçiş devrimini Mustafa Kemal Atatürk gerçekleştirdi ve bu tarihsel geçişin sonrasında yaşanacakların öngörüsünü de söyledi, uyardı Atatürk; Cumhuriyet döneminde yetişen tüm aydınlar toplumsal ve siyasal gidişi öngördüler uyardılar. AKP iktidara geldiğinden beri, geri kalan her türlü Cumhuriyet değerleri bir bir yıkıldı, yıkılmaya devam ediyor.

Laiklik ve demokrasi gelişimine karşı başlatılan savaşın en önemli ayağı tarikatlar.

Kimdi bu tarikatlar?

Said Nursi: Cumhuriyetin kuruluş döneminde ortaya çıkmış, Nur Cemaati kurucusu. Nurcuların bayrağını Fethullah Gülen devraldı. Nurcular Türkiye’nin en büyük cemaat yapılanması. Fethullah Gülen terör örgütü başı oldu. Nurcular ne oldu? Fethullah Gülen’in Said Nursi’nin davasından farkı var mı? Varsa söyleyin bilelim. (Gülen Cemaati demek bir fark sayılmaz.)

Ya da:

İsmail Ağa Cemaati, Nakşibendiler, Menzilciler, Süleymancılar, İskender Paşa Cemaati, İhlascılar, İcmalciler, Hizbul Tahrir ve birçok irili ufaklı cemaatler.

Hangisinin biri diğerinden farklı.

Türk-İslam Sentezcileri, Kürt-İslam Sentezcileri, İslamcılar yok birbirinden farkları.

Hepsi de Türk toplumunu parsellemiş dinci örgütler, siyasal İslamcılar. (Bu arada bir vurgu yapma gereği duyuyorum: Şeyh Sait’in gerici Kürt İslam sentezine dayalı, emperyal işbirlikçi isyanını etnik hak hareketi olarak gören, kendini solcu sanan kimseler var. Gerici, dinci harekete karşı böyle sol görüş olmaz, solculukta olmaz)

Cumhuriyeti bitiren, laik devleti yıkan Abdullah Gül, dönmüş parlamenter sistemi savunuyor, davasına ihanet ediyor, siyasal İslam’ın bittiğini duyuruyor.

Cemaatler var oldukça hedeflerinde milim şaşma yok. Öyleyse neyin ayağını arıyorsunuz?

Aklımızla alay mı ediyorsunuz?

Tarikatlar yok edilmedikçe, Türkiye aydınlık yoluna giremez, hangi siyasal sistemi getirirseniz getirin, gericiliğin prangasından kurtulamazsınız.

 

ALMANYA’DA…

19 Şubat 2020 tarihinde Almanya’nın Hanau kentinde ırkçı faşist bir katliam yaşandı, 9 masum insan hayatını kaybetti.

2000-2007 yılları arasında ırkçı terör örgütü NSU üyeleri, 8’i Türk 10 kişiyi öldürdü. Dava çok uzun yıllar sürdü, verilen ceza ve NSU örgütünün yapısı hakkında, ortaya vicdanı rahatlatacak bir sonuç çıkmadı.

Yıllardır Almanya’da gelişen ırkçılığa karşı yapılan uyarılar görmezden geliniyor. Faşist cinayetler işlenmeye devam ediyor. PEDİGA adlı ırkçı terör örgütleri yıllarca sokak eylemleri yaptı, görmezden gelindi. AfD adı altında partileştiler ve birçok eyalette meclise girmeyi başardılar. Almanya demokrasisini korumak istiyorsa ırkçılıkla taviz vermeden mücadele etmeli, PEGİDA’yı ve AfD partisini derhal kapatmalıdır.

SONUÇ…

Küresel neoliberal politikalar dünyanın canına okuyor. Her ülkenin sosyo-ekonomik yapısına göre siyaset enjekte ediyor. Müslüman ülkelerde durulmayan savaşlar, dinci taşeron örgütlerce kontrollü yürütülüyor, siyasal İslam alabildiğince güncel tutuluyor. Gelişmiş kapitalist ülkelerde sağcı politikalarla ırkçılık yükseliyor.

İslam ülkelerindeki radikalizmin yükselişine, kapitalist ülkelerin sömürgeci, dışlayıcı politikaları neden olurken; Kapitalist ülkelerdeki ırkçılığın yükselişine de geri kalmış ülkelerdeki radikalizm neden olmaktadır. Yani neo liberalizm, geri kalmış ülkelerdeki radikalizmle, kapitalist ülkelerdeki ırkçılığı birbirine besletiyor.

Bu neo liberal çıkarcı döngüden sol zaferle çıkmalı, sosyalizmin çağa uygun diyalektiği görülmeli. Sol politikalar demokrasinin kendisini güçlendirmesi ve korumasını da sağlamalıdır.

İnsanlık dışı ideolojiler ve eylemler demokratik ve özgürlük hakkı olarak görülemez.

Zekeriye Uçar

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.