TÜRKİYE’NİN SORUNU TÜRBAN MI?

ABONE OL
23:09 - 08/10/2022 23:09
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bir toplumun tarihsel süreçlerine diyalektik açıdan bakıldığında, o toplumda bazı nesnel olguların insanlığın çağdaşlık düzeyinin geldiği seviyeyi göz önüne alarak değerlendirip, artık geçmişte kalması gerekirken, tartışılmaya ve yaşanmaya devam ediyor olması durumu, aynı zamanda o toplumun gelişmişlik düzeyini de göstermiş oluyor.

Örneğin Türkiye’de yüzyıl önce gerçekleşen aydınlanma devriminin sancılı geçmesini, aydınlanma bilincinin toplumun çoğunluğunca yeterince olgunlaşmadığından, olgunlaşması için öncülük eden aydınlarımızın da sürekli ve sistematik bir şeklide kıyıma uğradıklarını en önemli etkenler arasında sayabiliriz. Ve bunun sonucu çağdaş insanlık düzeyine ulaşmış olmanın çok çok uzağındayız.

1950 sonrasında Demokrat Parti ile başlayan anti demokratik gericilik siyaseti, ülkeyi 12 Eylül faşizmine teslim etti, 12 Eylül’de siyasal İslamcılara…

Türkiye 21.Yüzyılın ilk çeyreğini siyasal İslam’ın iktidarı ile geçiriyor ve kurtulma mücadelesi vermekte. Dinci iktidar rejimin adını koyamıyor, İran’da ki gibi henüz(!) bir, İslam Cumhuriyeti’’ diyemiyor ama o yönde hızla ilerliyor. Yeniden iktidar olmak için lehine olacak tüm argümanları kullanmaya devam edecek. Bu açıdan baktığımızda önümüzdeki seçim, seçimlerin anası olacak. Neden?

Öncelikle siyasal islamcılar için şeriat anayasası gerekiyor ve seçimleri kazandığında, Erdoğan ve partisinin yoluna devam etmesi için şeriata dayalı yeni bir anayasa kaçınılmaz olacak ve ne pahasına olursa olsun bunu deneyecek. Mevcut anayasa Erdoğan’ı tatmin etmiyor, hala demokratik hukuk ve sosyal adalet arayanlar her şeye rağmen şimdiki anayasayı referans gösterebiliyor, bu da siyasal İslamcıların işine gelmiyor. Bununla birlikte iktidarlar boyunca yaşattıkları ve kısmen de kanunlaştırdıkları şeriat uygulamaları bağlamında tarikatlara yetkiler verip resmiyet kazandırmaya devam edecek; Cerrahi Tarikatı şeyhi Ahmet Özhan gelecek dönemde Kültür ve Turizm Bakanı olursa şaşırmayın.

Seçim arefesinde din söylemleri üzerinden siyaset yaparken türban yine öne çıktı. Kılıçdaroğlu’nun yasa önerisi çıkışına, Erdoğan anayasa değişikliği önerisiyle yanıt verdi. Esasen ne türban üzerinden ne de başka bir konu üzerinden uzlaşılamayacağını ikisi de biliyor. (Erdoğan ortaya koyduğu herhangi bir öneriyi, Kılıçdaroğlu olduğu gibi tekrar yazıp kendi metni gibi geri gönderse Erdoğan yine kabul etmez.)

Türban sorunu gerçek bir sorun değildir, siyasal İslam’ın dayatmasıdır, türban siyasal dini bir simgedir ve laik toplum düzeninde yeri yoktur, tartışması bile yapılamaz. Kamusal alanlarda çalışan hiç kimse herhangi dini bir simge kullanamaz. Kamusal alanda çalışanın dini simge kullanması hak ve özgürlük değildir. Laiklik bu bakımdan insancıldır ve her insanın yaşama hakkını, vicdanını korur. Laikliğe karşı çıkan her kimse, insan hayatına tecavüz ediyor demektir.

Türkiye’de her ne kadar anayasada henüz laiklik yazsa da demokratik kırıntılar yer alsa da   ucube dediğimiz teokratik tek adam rejimi yaşanmakta ve yapılan türban ve benzeri tartışmalar demokratik bir sonuca götürmez. Bu ucube rejimi değiştirip yeni bir demokratik anayasa ile ancak sorunlara çözüm getirilebilir. Altılı masanın hedefi bunun üzerinde yoğunlaşmalı ve Cumhurbaşkanı adayının bu süreci gerçekleştirecek kişi olacağı deklaresiyle yola devam etmeliler. Türkiye’nin çıkış yolu demokratik Anayasa`dan geçer. Dogmatizme dayalı, insanların özgürlüklerini yok eden her türlü dini rejimler er geç yıkılırlar, çünkü insanlık tarihi ileriye aktıkça özgürlük hakkını arayacak ve onu elde edecektir.

Türkiye’de türban denilen sorun siyasal İslam’ın sorunudur, toplumu tamamını ele geçirip, kadınları doğuşundan itibaren özgürlüklerini alıp türbanla, burkayla kapatmak.

Gerçek sorun laikliğin yok olması sorunudur; ekonomi sorunudur, siyaset sorunudur ve bağlamında ucube rejim sorunudur. Eğer laiklik kişi ve kurumlarda uygulanır yasa ile güvencesi sağlanırsa, çağdaşlık yakalanır, insan özgürleşir, demokrasi gelişir, ekonomi gelişir.

Laik bir Türkiye için elele omuz omuza…

 

Zekeriye Uçar

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.