TÜRKİYE’DE GENÇLİK SORUNU (2)

ABONE OL
15:44 - 02/06/2023 15:44
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Geçen yazımızda başladığımız konuyu tamamlayalım.

Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı XIV. Dönem Genel Merkez Çalışma raporu, belki de Türkiye’de gençliğin sivilleşmesi, okul ve resmî kurumların dışında ilk örgütlenmiş bir yapının ürünü olması nedeni ile bugüne kadar hazırlanmış en önemli dokümanlardan biridir. Rapor; 1965 ve 1966 yıllarının bir özetidir. Burada sadece bir tarih anlatılmaz. Öyle bir ilke yer alır ki, o tarihte ki Türk gençliğinin bilinç ve çalışma idealini ortaya koymaktadır:

“HERŞEYDEN ÖNCE TÜRKİYE, HERŞEY TÜRKİYE İÇİN…”

Bu sloganın başlık yapıldığı ve sevgili Atatürk’ün bir sözünün yer aldığı raporu önemsemek zorundayız.  İçindeki konular maalesef bazı çevrelerce Atatürk ilke ve ideallerine uygun olmasına rağmen, kendilerine sorun etmiş, demokrasi için bir tehdit unsuru olarak görmüşlerdir.

Özellikle Milli Gençlik Teşkilatının Türk gençliğini temsil etmek, milli dayanışmayı arttırmak,  milli davalarda genç insanların görüşlerini yansıtmak, memleketin gençlik sorunlarını tespit edip ortaya koymak ve çözüm önerilerini araştırmak, hür ve medeniyetçi olduğunu iddia eden Avrupa topluluğuna dahil olacak bir Türk Gençliğine, dünya gençleri ile dayanışma fikrini telkin etmek, Türkiye’de ki zayıf olan gençlik hareketlerinin kurulmasını ve gelişmesine katkıda bulunmak, bütün faaliyetlerde geçmişte olduğu gibi, Atatürk’ün devrimci ilkelerine tam bir sadakatle bağlı kalmayı benimsetmek, Atatürk ün medeniyetçi ve milliyetçi devrimciliğinden hiçbir an ayrılmamak gerektiğini sık, sık vurgulamak önemli ayrıntılardır.

Raporda sıkça adı geçen ve dönemin TMGT Genel Başkanı olan Alp Kuran’ın 20 Nisan 1965 tarihinde verdiği konferansta “Türkiye’nin Siyasi Hayatında Gençliğin Yeri” konulu seminerde verdiği konferans aradan bunca yıl geçmiş olmasına rağmen geçerliliğini sürdüren cümleler ile doludur. Tabii, rapor ve konferans notlarının hazırlanmasında büyük bir emek ve ülke gerçekleri ile yüzleşmiş bir kadrosu vardır. Raporda, Türk gençliği olarak nitelenen yaş kesiminin 12 ila 35 yaş arasını kapsayan bir dönem olduğu ifade edilmektedir.

Bu yaşlarda olanların sayısı o tarihlerde 27 Milyon nüfus içinde 21 Milyondur. Rakam son derece sevindiricidir. Genç bir nüfusa sahip olmak, gelecek için büyük ümitler besleyen nüfus açısından değerlidir.

O tarihlerde bu genç nüfusun eğitim ve istihdamının planlanması ülkenin kalkınmasını sağlayacaktır.

19 Milyon insanın köylerde veya şimdiki deyimle kırsalda yaşıyor olması da önemli bir ayrıntıdır. Sadece 1965 nüfus sayımına göre Türkiye’de 35 binden fazla köy bulunduğunu gösteriyor. Bu kesime hizmet götürmek, sorunların çözümüne yardımcı olmak son derece heyecan vericidir.  Bir yana sadece okur-yazar yetiştirmek, suyu olmayan yerlere su; yolu olmayan yerlere yol, okul olmayan yerlere okul götürmek bile zordur.

Bu konularda gelen raporları değerlendirip TMGT’nin sadece ülke de iktidar erkini uyarmaktan, baskı gurupları oluşturmaktan, kısmi de olsa davalarda taraf olmaktan, ileri görüşlü partiler ile irtibatlı olmaktan başka çaresi yoktur.

O tarihlerde Tarımda çalışan, Yüksek öğrenim gören veya işçi olarak fabrika, tamirhane, küçük esnaf yanındaki gençliğin sorunları dağ gibi birikmiş, sağlıklı veri akışı elde edilemediği için geleceği güvence altına alınması gereken sağlıklı bir yapı oluşturulamamıştır.

Buna rağmen 10 Ekim 1965 seçimlerinden önce bütün siyasi partilere Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı tarafından hazırlanan 38 soruluk bir anket gönderilmiştir. Bu ankette yer alan sorular; sorunlara ne ölçüde çözüm getirileceği konusunu içermektedir.

Verilen yanıtlardan anlaşılan anketin başarıya ulaştığıdır. Çünkü sorular ve yanıtları basında ve kamuoyunda büyük bir yankı uyandırmıştır.

Peki sonuç ne oldu?

Zamanın siyasi partileri bu anketlerin sonuçlarını seçim beyannamelerine koyarak basında önemli bir yer işgal ettiler ve metin belgesinden yararlandılar.

Her zaman olduğu gibi, bazı partiler kendi teşkilatları dışındaki bu tür beyanları “işgüzarlık” olarak yorumladılar ve dikkate almadılar.

Sonuçları her ne olursa olsun, okul içinde ve okul dışında kalan gençlerin sorunları 1965 yılında ilk kez akıllı uslu dillendirilmiştir. Raporda yazıldığı gibi, başta temsil sorunu olmak üzere o gün için dikkat çekilen konular bugün de yerli yerinde durmaktadır.

Bu raporu hazırlayanlar yaşlandı. Bir kısmı da sonsuzluğa uğurlandı. Buna rağmen hiçbir şey değişmedi, sadece gençler ve beklentileri değişti.

O günün koşullarına göre mürekkepli teksir makinesi ile saman kağıtlarına sınırlı sayıda büyük bir emekle basılıp çoğaltılmış sayfalar; şimdi tarihe tanıklık etmeye devam ediyorlar.  Saklandığı kütüphanelerde bugün ki sorunlara “biz yıllar önce demiştik…” dercesine, acı-acı gülümsüyorlar. Böyle bir raporun hazırlanmasına emeği geçen, araştıran, gençlerin sesini o tarihten beri duyurmaya çalışanlara, gönüllülük ilkesi ile koşturanlara teşekkürü bir borç biliyoruz.

İyi ki yazmışlar, bu günlere miras bırakmışlar.

Biz; onların o günlerdeki hallerine dertlenmekten başka pek fazla bir şey yapamıyoruz.

Ancak unutulmadıklarını, dile getirdiklerini günümüze taşımaya çalıştığımızı anımsatıyoruz.

Ne mutlu Türk Gençliğine hizmet edenlere…

Taner TÜMERDİRİM

[email protected]

 

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.