TÜRKİYE İÇİN “MİLLİ İKTİSAT” GEREKİR

TÜRKİYE İÇİN “MİLLİ İKTİSAT” GEREKİR

ABONE OL
22:52 - 25/01/2025 22:52
TÜRKİYE İÇİN “MİLLİ İKTİSAT” GEREKİR
1

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

“Milli Ekonomi” ve “Milli İktisat” kavramları, sıklıkla birbirine karıştırılan ancak farklı anlamlara gelen terimlerdir.

“Milli Ekonomi” bir ülkenin tüm “ekonomik faaliyetlerinin toplamıdır”.

Üretim, tüketim, yatırım, tasarruf, dış ticaret gibi tüm ekonomik süreçleri kapsar.

“Milli İktisat” milli ekonominin incelenmesi ve analiz edilmesi için kullanılan “bilim dalı”dır.

Bir ekonomist, Türkiye’nin “milli iktisat” politikalarını analiz ederek, “ekonomik büyüme, istihdam ve enflasyon” gibi konularda tahminlerde bulunabilir ve politika önerileri geliştirebilir.

“Milli ekonomi ve milli iktisat” bir ülkenin “ekonomik bağımsızlığını”, “kendi kaynaklarını kullanarak kalkınmasını” ve “refahını artırmayı” amaçlayan bir yaklaşımdır.

Bu yaklaşım, “yerli üretimi” destekleme, korumacı politikalar uygulama ve “devletin” ekonomide “aktif” rol oynaması gibi unsurları içerir.

Ancak günümüz küresel dünyasında, “milli ekonomi” ve “küreselleşme” arasındaki dengeyi kurmak oldukça zordur.

Türkiye için milli iktisat ve milli ekonomi, ülkenin ekonomik bağımsızlığını kazanması, kalkınmasını sürdürmesi ve gelecek nesillere daha iyi bir yaşam standardı bırakması için vazgeçilmez bir yaklaşımdır.

Özellikle yerli üretim, katma değeri yüksek ürünlerin üretimi, teknolojik gelişme ve dışa bağımlılığın azaltılması gibi konulara odaklanmak gerekmektedir.

Türkiye’nin milli ekonomi hedeflerine ulaşması için uzun vadeli ve sürdürülebilir bir “strateji” izlenmesi gerekmektedir; bunun için de gerçek bir “hukuk devleti” olarak yönetilmesi gerekir.

Türkiye’nin milli ekonomi hedeflerine ulaşması için atılması gereken adımlar, oldukça kapsamlı ve birbirini etkileyen bir dizi strateji gerektirmektedir.

Ülkenin her türlü toprağının yabancılara satılmasının ve kullandırılmasının önüne geçmek gereklidir.

Ülkenin yer altı ve yer üstü doğal kaynaklarının yalnızca milli iktisat için değerlendirilmesine izin verilmelidir; dışarıdan bu tür kaynakların satın alınması ve kullanılması engellenmelidir.

Ülkenin tüm denizleri, boğazları ve limanları yalnızca Türkiye kaynaklı kullanıma ve milli iktisat amaçlı hedeflere yönelik olarak kullanılmalıdır.

Milli iktisat, bir ülkenin “ekonomik sistemini” kendi “öz kaynakları” ve potansiyeli doğrultusunda geliştirmeyi hedefleyen bir ekonomik düşünce sistemidir.

Bu sistemde, “devlet” ekonomide etken bir rol oynar ve yerli üretimi teşvik etmek, dış ticarette korumacı politikalar uygulamak gibi önlemler alır.

Yerli malı üretiminin desteklenmesi ve desteklenmesi gerekir. İthalatı azaltarak ülke ekonomisine katma değer sağlamayı amaçlar ve ihracatı hedefler.

Dış ticarette gümrük vergileri, kota gibi korumacı önlemlerle “yerli üreticileri” korumak ve “dışa bağımlılığı azaltmak” hedeflenir.

Devlet, ekonomide “planlama, yatırım ve düzenleme” gibi faaliyetlerle, desteklerle, katkılarla milli ekonominin gelişmesini hedefler ve süreklilik sağlar.

Ekonomik her türlü kararlar alırken “ulusal çıkarlar” ve ülkenin kalkınması, geleceği, bağımsızlığı ön planda tutulur.

Milli ekonominin başarılı olması için bazı temel unsurların bir araya gelmesi gerekir:

Ülkenin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek ve ihracat yapabilecek güçlü bir sanayiye sahip olması önemlidir.

Tarım sektörünün modernleşmesi ve verimliliğinin artırılması, gıda güvenliğini sağlamak ve kırsal kalkınmayı desteklemek için gereklidir.

Ülkenin rekabet gücünü artırmak için iyi yetiştirilmiş “nitelikli insan” kaynağına yatırım yapılması gerekir; bunun için de temel eğitim, meslek eğitimi, bilimsel araştırmalar nitelik ve nicelik olarak yükseltilmelidir.

Çağdaş yeni teknolojiler ve ürünler geliştirmek için Ar-Ge çalışmalarına önem verilmelidir. (Araştırma ve Geliştirme)

Bankacılık ve finans sektörünün istikrarlı olması, yatırımların artmasını ve ekonomik büyümeyi desteklerken her zaman ulusal çıkarlar önde tutulmalıdır.

Uluslar arası finans kurumlarıyla yapılacak ortaklıklarda, para alımlarında çok dikkatli olmak ve en azıyla dışa bağımlılıktan kaçınmak gerekir.

Devlet gerekli olan her türlü ulaşım, enerji gibi altyapı yatırımlarına, üretim ve ticaretin kolaylaşmasına katkı sağlar ve olabildiğince kendi kurumlarıyla projeleri gerçekleştirir; özelleştirmelerden ve özel sektöre ihale etmekten kaçınır.

Küresel dünyada ise “egemen güçler” kendi çıkar modellerini savunmaktadır ve her ülkeye para vermek, onları borçlandırmak, kendilerine bağımlı yapmak istemektedir.

Küresel rekabette başarılı olmak için ülkelerin “dışa açılması” ve “uluslararası ticaret” yapması gerekmektedir.

Milli ekonomik hedeflerin göz ardı “edilmemesi” ve “yerli üretime destek” verilmesi kaçınılmaz bir ön koşul olmalıdır.

Milli ekonomi ve küreselleşme arasındaki “dengeyi “kurmak, Türkiye için büyük fırsatlar sunmaktadır.

Milli iktisat anlayışı, geçmiş deneyimlerin ışığında, ülkenin “kendi kaynaklarını” kullanarak kalkınma hedefini ön plana çıkarır.

Milli ekonomi anlayışı, riskleri azaltmak ve fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek için önemlidir.

Milli iktisat, ülkenin dışa bağımlılığını azaltarak ekonomik bağımsızlığını güçlendirmesini sağlar.

Milli ekonomi, “yerli üretimi” teşvik ederek istihdamı artırır.

Bu sayede ülke içinde gelir dağılımı daha “adil” hale gelir ve “sosyal sorunlar” azalır.

Milli ekonomi, yerli teknolojilerin geliştirilmesini teşvik eder ve böylece ülkenin rekabet gücü artar.

Milli iktisat, ülkenin kendi kaynaklarına ve potansiyeline uygun bir kalkınma modeli oluşturmasına olanak tanır, sürdürülebilir bir büyüme sağlanabilir.

Ortak bir ekonomik hedef etrafında toplanmak, toplumsal birliği pekiştirir, ulusal kalkınma ile birlikte halkın refah düzeyi artar.

Ekonomik istikrar, siyasi istikrarın da temel koşullarından biridir.

Milli ekonomi, ülkenin siyasi olarak daha istikrarlı bir yapıya kavuşmasına yardımcı olur.

Türkiye’nin milli ekonomi hedeflerine ulaşması için atılması gereken sağlam ve ciddi adımları olmalıdır:

Katma değeri yüksek üretim için yerli sanayinin geliştirilmesi, teknolojiye dayalı üretim modellerine geçiş yapılması ve katma değeri yüksek ürünlerin üretimi teşvik edilmelidir.

Araştırma ve geliştirme faaliyetlerine yapılan yatırımlar artırılarak, yeni teknolojilerin geliştirilmesi ve mevcut teknolojilerin iyileştirilmesi sağlanmalıdır.

Küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) finansmana erişimi kolaylaştırılarak, büyümeleri desteklenmelidir.

İhracatın sadece birkaç ürüne değil, “farklı sektörlere yayılması” ve yeni “pazarlara açılmak” için çalışmalar yapılmalıdır.

“Eğitim” sisteminin iş dünyasının ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yeniden yapılandırılması ve mesleki eğitime önem verilmesi gerekmektedir.

Üniversitelerin araştırma ve geliştirme faaliyetlerine daha fazla önem vermesi ve sanayi ile işbirliği yapmaları teşvik edilmelidir.

Sektörlerin ihtiyaç duyduğu “nitelikli iş gücü”nün yetiştirilmesi için istihdam politikaları geliştirilmelidir.

“Yenilenebilir enerji” kaynaklarına yapılan yatırımlar artırılarak, enerji bağımlılığından kurtulma ve çevresel sürdürülebilirlik hedefleri desteklenmelidir.

Enerji verimliliği önlemleri alınarak, enerji tüketimi azaltılmalı ve kaynakların daha etkin kullanımı sağlanmalıdır.

“Çevresel sürdürülebilirlik” ilkeleri göz önünde bulundurularak, doğal kaynakların korunması ve kirliliğin önlenmesi için çalışmalar yapılmalıdır.

Finansal sistemin güçlendirilmesi ve istikrarın sağlanması için düzenleyici ve “denetleyici kurumların” etkinliği artırılmalıdır.

“Uzun vadeli yatırımları” desteklemek için finansal araçlar geliştirilmeli ve finansal piyasalar derinleştirilmelidir.

Dış borçlardan kaçınılmalıdır.

Ulaşım, enerji ve iletişim altyapısının geliştirilmesi, üretim ve ticaretin kolaylaşmasına katkı sağlayacak “lojistik altyapı” desteklenmelidir

Ülke genellinde dış dünya ile bağlantılı dijitalleşme süreci hızlandırılmalı ve e-devlet uygulamaları yaygınlaştırılarak kamu hizmetlerinin etkinliği artırılmalıdır.

Tarım sektörünün modernizasyonu, sulama sistemlerinin iyileştirilmesi ve tarımsal üretimde teknolojinin kullanılması teşvik edilmeli, çiftçi desteklenmelidir.

Ülke ekonomisini büyütmek ve ihracatı artırmak için yeni serbest ticaret anlaşmaları imzalanmalıdır.

Bu adımların yanı sıra, şeffaflık, “hesap verebilirlik” ve “iyi yönetişim ilkelerine” bağlı kalınması, milli ekonominin güçlenmesi için büyük önem taşımaktadır.

Bu strateji, ülkenin “kaynaklarını” en iyi şekilde kullanarak, “rekabet gücünü artırarak” ve yurttaşlarının yaşam standardını yükselterek Türkiye’yi daha güçlü bir ekonomiye dönüştürmeyi amaçlamalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde “milli iktisat” çok yıllar önce gündeme gelmiş ve önem kazanmıştır.

Millî Mücadelenin kazanılmasından ve zaferden iki üç ay sonra daha Cumhuriyet ilan edilmeden önce Ocak 1923’te Mustafa Kemal Atatürk, “Türkiye Devleti, Devlet-i İktisadiye olacaktır” diyerek temel amacın iktisadi gelişmeye önem vermek olduğunu vurguluyordu.

Bu amaçla 17 Şubat 1923’te İzmir’de Türkiye İktisat Kongresi toplanmıştır.

Atatürk’ün Milli İktisat Kongresi, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında, yeni kurulan devletin ekonomik geleceğini şekillendirmek amacıyla düzenlenen önemli bir toplantı olmuştur.

Atatürk’ün Milli İktisat Kongresi, Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır.

Kongrenin kararları, Türkiye’nin ekonomik politikalarında uzun yıllar boyunca etkili olmuş ve ülkenin sanayileşmesi ve modernleşmesi için önemli bir temel oluşturmuştur.

Milli iktisat anlayışının terk edilmesiyle birlikte sorunlar ekonomide “istikrarı bozacak” şekilde büyümüştür; bu bozulma günümüzde de geçerliliğini korumaktadır.

Bugün çekilen sıkıntılar, “ekonomik çöküş” ne yazıktır ki milli ekonomiden vazgeçilmesiyle, özelleştirmelerle, liberal girişimlerle başlamıştır ve de dışa bağımlılığı, borçlar düzenini getirmiştir.

Zaman yitirmeden anayasal, çağdaş, parlamenter, güçler ayrımına dayalı gerçek bir “hukuk” devletine geçilmelidir ki “çağdaş demokratik” yöntem ile kendimize özgü bir milli ekonomi, milli iktisat, milli sanayi gerçekleştirebilelim.

Bunun dışındaki her türlü “tutum ve girişimler”, “yapılanmalar, gündemler” yararlı olmayacaktır ve daha da zarar verip, ülkenin çöküşünü hızlandıracaktır.

Yurttaş olarak çok “uyanık, dikkatli, bilinçli, akıllı, yurtsever, eleştirel, araştırıcı” olmamız gerekmektedir.

.Öğretmen Gönen ÇIBIKCI

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
Tüm Yorumlar (1)
  • Yunus Uslu

    “Türkiye’nin milli ekonomi hedeflerine ulaşması için uzun vadeli ve sürdürülebilir bir “strateji” izlenmesi gerekmektedir; bunun için de gerçek bir “hukuk devleti” olarak yönetilmesi gerekir.” Gonen bey Turkiye’de Hukuk Devleti olmadigi icinmi siyasi partiler ekonomik programlarindan konusmamiyorlar?

    Yanıtla
    +0
    -0


HIZLI YORUM YAP