TÜRK EİNSTEİN’I PROF. OKTAY SİNANOĞLU’NU YİTİRDİK

ABONE OL
11:52 - 23/10/2020 11:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

TÜRK EİNSTEİN’I PROF. OKTAY SİNANOĞLU’NU YİTİRDİK


Oktay Sinanoğlu, dünyaca tanınmış bir bilim adamı ve büyük bir yurtseverdir. 20 Nisan 2015 tarihinde onu kaybettik. Acımız büyüktür. O, “Maddiyat ile maneviyatı dengeleyin. Formülünüz ‘bilim’ + ‘gönül’dür. Bu iki kanadın biri eksik olursa ne kendinize ne de insanlığa hayrınız dokunur,”diyen, yüreği Türkiye ve Türkçe için çarpan, emperyalist ülkelerin ciğerini çok iyi bilen ve ülkemize yönelik tuzaklarını bir bir ortaya seren bir insandı. O, “Türkiye’yi tekrar Kuvayi Milliye ruhu, Atatürk ruhu kurtaracaktır…” diyordu.

Ulusumuzun başı sağolsun. Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. Işıklar içinde yatsın. Ne yazık ki büyük insanların değeri onları kaybettikten sonra daha iyi anlaşılır. Sağlığında onun kıymetini bildiğim, kitaplarının bir kısmını okuduğum ve onunla yazıştığım için kendimi mutlu sayarım. Şimdi onun birbirinden değerli kitaplarını okuma zamanıdır.

“Bye Bye Türkçe,” Prof. Oktay Sinanoğlu’nun ilk okuduğum ve beni çok etkileyen bir kitabıdır. Yazar, bu kitapta eğitim alanında Türkçenin önemi üzerinde duruyor ve bir ülkenin varlığını sürdürebilmesi için dilini korumasının şart olduğunu belirtiyor.

“Türkiye’nin savunması Türkçe’nin savunması ile başlar,” diyen yazar, eğitim dilinin her seviyede Türkçe olması gerektiğini; Türk eğitimin ezberci, kopyacı, kalıpçı yetişen nesiller yerine, düşünen, araştıran, sorgulayan ve bilimi kendilerine rehber edinen nesiller yetiştirmeyi hedeflemesini öneriyor.

Fen, fizik, kimya, matematik gibi derslerin İngilizce veriliyor olmasının Türk biliminin gelişmesine engel olduğunu, bu derslerin en iyi Türkçe dilinde öğretilebileceğini ve ancak bu şekilde bilim alanında söz sahibi olabilecek insanlar yetişeceğini düşünüyor. Yazar, bilim dilinin matematik olduğunu ve bu derse çok önem verilmesini belirttikten sonra, Türkçenin matematiksel yapısından dolayı en iyi bilim dili olduğunu dile getiriyor.

“Bilim dili İngilizce’dir, bu nedenle eğitim dili de İngilizce olmalıdır,” diyenlerin büyük bir yanılgı içinde olduklarını belirten yazar, yabancı dil eğitimi yerine yabancı dille eğitimin bir ülkeye, bir ulusa yapılabilecek en büyük kötülük ve ihanet olduğunu haykırıyor.

Prof. Oktay Sinanoğlu, meslek dallarının gereksinimine göre yabancı dil öğretilebileceğini ve üniversitelerde (evrenkent) yabancı dil öğretimi için kurulan hazırlık sınıflarının gereksiz bir zaman kaybı olduğunu; onun yerine hazırlık yılında her öğrencinin, seçeceği meslek ne olursa olsun, matematik, bilgisayar kullanım ve yazılımını öğrenmesinin önemine dikkat çekiyor.

Üniversitelerimizde bilimin her alanında çalışmalar yapılmasını, vatanını ve ulusunu seven, tarihini, kültürünü ve Türkçe’yi çok iyi bilen nesiller yetiştirilmesini isteyen Sinanoğlu, her seviyedeki öğretimde gençlerimize hem Batı, hem Türk ve Asya kültür, tarih ve felsefeleri öğretilmesi gerektiğine vurgu yapıyor.

***
Prof. Dr. OKTAY SİNANOĞLU TÜRK GENÇLERİNE SESLENİYOR

“…Gençler, Türkiye’de âdet haline gelmiş göstermelik işlerden kaçının. Sırf ‘evrenkent (üniversite) bitirdi’ desinler diye, ananız babanız ‘Amerika’da mastır yaptı’ diye övünebilsin diye yükseköğrenime gitmeyin.

Sonunda ancak kendinizi kandırırsınız.
Temel gayeleriniz, kendinizin ufak çıkarları ötesinde, kendiniz dışında, bu ülke, bu ulus, Türk dünyası, Avrasya, insanlık için olsun. Yüksek hedefleriniz için çalışın. O zaman, kendi durumunuz da kendiliğinden düzelecektir.

Maddiyat ile maneviyatı dengeleyin. Formülünüz ‘bilim’ + ‘gönül’dür. Bu iki kanadın biri eksik olursa ne kendinize ne de insanlığa hayrınız dokunur. Gündelik siyaset, çıkar grupları, dışarıdan güdümlü gizli veya açık ucu dışarıda ‘cemiyetlerden uzak durun.

Atatürk’ün dediklerini bol bol okuyun; onları işte bu günler için demiş, yazmış. Türkiye’nin şerefli, refahlı, itibarlı ve bağımsız geleceği için Atatürk yolumuzu çizmiştir. Dış ülkelerden, onların yerli kuyruklarından medet ummayın. Gayeleri bize yardımcı olmak değil, Türk adını tarihten silmektir.

Dünyanın neresinde olursanız olun, kimliğiniz, Türk dilini, Türk tarih bilincini, binlerce yıllık geleneğini kaybetmeyin. Dış ülkelerde ne kadar kimliğinizi korursanız yabancılar da size o kadar itibar edecektir. Başkasını taklit etmeyin. Kendi yolunuzu çizip azimle yürüyün. O zaman herkes sonradan sizi taklit edecektir.

Eğitimde önce bir meslek, gerçek bir beceri, bir altın bilezik sahibi olmaya bakın. Ne yaparsanız yapın en iyisini yapın. Siyasetçinin, bilimcinin en kötüsü olunacağına, tamircinin parmakla gösterilen en iyisi olmak yeğdir. Bulabilirseniz Türk okuluna, eğitimin Türkçe verildiği okullara gidin. Konulara merak sarın; not için çalışmayın. O meslekte yararlı olacak bir yabancı dil öğrenin. Bülbül gibi konuşup yabancıdan ayırt edilemez hale gelmek hiç şart değil. Unutmayın ki Türk olmak bir kafa, gönül işidir.

Türk; kültürüyle, diliyle, ata sevgisiyle Türk’tür. Soy sop meselesi karıştırarak, o her şeyimizi borçlu olduğumuz şerefli atalarımızı karalamaya çalışan iç düşmanların kitaplarına, safsatalarına, iftiralarına kulak asmayın. Kültür genleri, ırk genlerinden daha önemlidir. Vatanı, milleti için her türlü fedakârlığa hazır bir taban gerekiyor. Bu taban son elli yılda hayli eritilmiş, kafası, gönlü karıştırılmış, birbirine düşen kesimler, dışa bağımlı sahte aydınlar, içinde vatanının geleceğini düşünmeyen, daha da acısı vurdumduymazlaşmış kalabalıklar oluşturulmuştur. Bu durumda gerçek bir önder çıkabilse bile başarılı olması ihtimali pek azdır.

Ancak: şimdi yapılacak iş hızla bu toplumun yeniden kaynaşmasına, bilinçleşmesine, vatanını, milletini kendisinden önce düşünen insanların çoğalmasına önayak olmaktır. Türkiye’yi tekrar Kuvayi Milliye ruhu, Atatürk ruhu kurtaracaktır…”

Yazarın, GÖÇMEN HAMAMI adlı kitabının arka kapak yazısı

“İnsanlık karanlık çağlara doğru hızla götürülüyor. Sınırlar kalkıyor, ulus devletler yok ediliyor, yüzlerce etnik küçük bölünmeler yaşanıyor. Bilim ve teknoloji hiç olmadığı kadar küresel sermayenin elinde. Birkaç küresel şirket enerji kaynakları yanında gıda ve su kaynaklarına da hâkim olmaya başladı. Dünya nüfusu etnik ve mezhep bölünmeleriyle birbirine kırdırılıyor. Diğer yandan da sağlıkla ilgili ilaçlar, aşılar ve serumlarla, gen araştırmalarıyla insanlık büyük bir tehdit altında. Dünya nüfusunun azaltılması, tek bir dünya hâkimiyeti, tek bir dil (köle dili) ve tek bir sahte dinî düzen kurulmak isteniyor. Basın-yayın tekeli insanların gerçekleri görmesini engelliyor. Etrafımızı saran yalan perdelerini nasıl yırtıp gerçekleri görebiliriz? Mutlaka dünyada karanlık çağlara doğru gidişle mücadele edenler var ve her zaman olacaktır. Önümüzdeki yıllarda koltuğunuzda rahatça oturup keyfinizin bozulmamasını sakın beklemeyin. Çünkü insanlığın geleceği tehlikede.”

OKTAY SİNANOĞLU’NUN YAYIMLANMIŞ KİTAPLARI:

•Göçmen Hamamı
•2050’ye 5 Kala
•İlerisi için
•Türkçe Giderse Türkiye Gider
•Bye Bye Türkçe- Bir Nev-York Rüyası
• Büyük Uyanış, /• Hedef Türkiye)
•Ne Yapmalı, / Yeniden Diriliş ve Kurtuluş İçin
•Batı’nın Batışı ve Dünyada Yeni Ufuklar
•Dayatmalar Kabusu, /  Yeni Bilim Ufukları I
•Yeni Bilim Ufuklari 2 (Yeni bir matematik kuramı ve onunla bazı fizik kimya ilkelerinin bulunması)
•Yeni Bilim Ufukları 3 (Hayatın Örgüsü Elli Yıllık Biyolojinin Temellerini Sarsan Sorular)
•Açıklamalı Fizik, Kimya, Matematik Ana Terimleri Sözlüğü
Hakkında yazılan kitaplar:
•Oktay Sinanoğlu, Türk Aynştaynı
•Oktay Sinanoğlu, Bir Türk Dehası

PROF. Dr. OKTAY SİNANOĞLU’NUN YAŞAM ÖYKÜSÜ

Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu 1935 yılında doğdu. 1953 yılında Ankara’da TED’in Yenişehir Lisesi’ni birincilikle bitirdi. Okulun bursuyla kimya mühendisliğini okumak için ABD’ye gitti. 1956’da Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley Kimya Mühendisliğini birincilikle bitirdi. 1962 yılında 26 yaşında modern üniversite tarihinin ve Yale Üniversitesi tarihinin en genç profesörü oldu.

1964 yılında ODTÜ’ye danışman profesör olarak atandı. 1973’de Almanya’nın en yüksek “Aleksander von Humboldt Bilim Ödülü’nü” ilk kazanan kişi oldu. 1975’de Japonya’nın “Uluslararası Seçkin Bilimci Ödülü’nü kazandı; yine 1975 yılında özel kanunla Oktay Sinanoğlu’na ilk ve tek Türkiye Cumhuriyeti Profesörü ünvanı verildi.

1976’da Japonya’ya Türkiye Cumhuriyeti Özel Elçisi olarak gönderildi. Kendisi Türk-Japon kültür, bilim ve eğitim ilişkilerinin temelini atmıştır. Amerikan Bilim ve Sanat Akademisi’nin ilk ve tek Türk üyesidir.

Dünyada yeni kurulmaya başlayan moleküler biyoloji dalının ilk profesörlerinden biri oldu. DNA sarmalının çözelti içinde o biçimde nasıl durduğuna açıklama getirdi. Dünyanın pek çok yerinde buluşları ve kuramları ile ilgili konferanslar verdi.

1980’li yıllarda çalışmalarını kimya biliminin basit bir şekilde öğretilmesine yönelik bir kuramsal çerçeve üzerinde yoğunlaştırdı. 1993 yılında Yale Üniversitesi’ndeki profesörlük görevinden emekliye ayrıldı. Aynı yıl Türkiye’ye dönerek Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü’nde profesörlüğe atandı. 2002 yılında bu görevden de emekliye ayrıldı.

Türkiye`de bulunduğu dönemde çalışmalarını daha çok Türk ulusal kimliği ve Türk diliyle ilgili ulusalcı görüşlerini yaymaya adamıştır.

Bahattin GEMİCİ

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.