GÜNAY: "TURİZM SEFERBERLİĞİNE İHTİYACIMIZ VAR”
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türkiye’de turizmin yanı sıra yaşam kalitesinin artırılması için de topyekun bir ”mekan iyileştirme seferberliğine” ihtiyaç olduğunu söyledi.
Bakan Günay, Almanya’nın başkenti Berlin’de Anadolu Ajansı’ndan Hakkı Akduman’a verdiği özel demeçte, ”Turizm ile ilgili olan herkes kabul ediyor ki, Türkiye’nin konaklama tesisleri, özellikle bu son dönemlerde Akdeniz bölgesinde yapılmış olanlar dünya standartlarında, bu standartların neredeyse üzerinde. Ancak bizim bu tesisler ile, yer aldıkları çevre arasında bir uyumsuzluk var. Bizim bu konuda topyekun bir seferberliğe ihtiyacımız var. Özel ve yerel idarelerimizin, sivil toplum örgütlerinin, muhtarların, belediyelerin, okulların, camilerin katılacağı bir mekan iyileştirme seferberliğine ihtiyacımız var” dedi. Türkiye’de çok sayıda işsiz insanın bulunduğuna da dikkati çeken Günay, ”Bu işsiz nüfusu istihdama katmanın önemli ve oldukça kolay yollarından birisi turizm. Bir fabrika kurmak çok daha farklı altyapı ve maddi imkanlar gerektiriyor, ancak turizm halkı gerektiriyor. Bu nedenle bu toplumsal dönüşüme kendimizi hazırlamamız lazım. Turizmin Türkiye’nin gelecekte çok önemli bir sektörü haline gelmesini istiyorsak, ülkenin geleceğini değiştirecek bir sektör olmasını istiyorsak, ülkenin turizmden ekmek yiyen ilk 10 ülke arasına, ilk 5 ülke arasına girmesini istiyorsak sadece 1. sınıf konaklama tesisleri yapmamız yetmez. Yaşam kalitemizi de bir kaç yıldız yukarıya çıkartma konusunda, oturduğumuz mekanı, gezdiğimiz yerleri ki, bu turiste bir bardak çay ikram ettiğimiz yerlerden alış veriş merkezine kadar olabilir, tüm bunların standartlarını yükseltme konusunda bir ulusal gayrete ihtiyacımız var. Ben burada biraz tutuk olduğumuzu düşünüyorum” diye konuştu. Göreve geldiği tarihlerde bu konudaki görüşlerinin önemini anlatmaya çalıştığını ifade eden Bakan Günay, konuşmasını şöyle sürdürdü: ”Göreve geldiğim tarihlerde Türkiye’ye gelen yabancıların, burada yapılan kampanyalardan etkilenme noktasında, Türkiye’ye geldiklerinde çok temiz olduğunu ve insanların medeni olduklarını görmeleri halinde bunun çok önemli yeni bir yansıma yapacağını ve çok önemli bir geri dönüşüm sağlayacağını anlatmaya gayret ettim, ancak derdimi çokca anlatabildiğimi zannetmiyorum. Birileri ‘Türkiye temiz’ dedi, bence değil. Birileri ‘Türkiye temiz değil ki, nasıl böyle bir kampanya yapıyorsunuz’ dedi. Benim anlattığım tümüyle bunlardan farklı bir şeydi. Bütünüyle toplum yaşamımızın kalitesini yukarıya çıkartmak. Tabi bu sadece bizim bakanlığımızın işi değil bu. Eğitim Bakanlığı’nın da işi, okulların işi, camilerin işi, herkesin işi. Böyle bir toplam kaliteyi artırmaya ihtiyacımız olduğunun altını çizmek istiyorum. Yaşam tarzı dedikleri böyle bir şey. Yeni tesislerden hemen sonra arka sokaklara gidildiği zaman, çevredeki tesislerde yabancıya sunmaya çalıştığımız yaşamın çok dışında ve kesinlikle hijyenik olmayan ortamlarla karşılaşılması durumunda, Türkiye’nin, sadece kapalı yapılara turistlerin geldiği bir ülke olma esaretinden kurtulmalıyız. Bundan kurtulmak istiyorsak, o tesislerin dışına çıkıldığı zaman görülen mekanların da biraz daha yaşam kalitesi açısından, temizlik açısından, insan ilişkisi açısından yukarıya doğru çıkartılması gerekiyor. Bunu önemsiyorum ve altını çizmek istiyorum.” Türkiye’ye yönelik rezervasyonlarda geçen yıla göre ocak ayında dünya ortalamasının üzerinde artış olduğuna da dikkati çeken Günay, 2007 yılında Türkiye’yi ziyaret eden Alman turist sayısında da 2005 yılı rakamlarını aştıklarını, İsviçre’den gelen turistlerin sayısında daha az olmakla birlikte bir artış kaydettiklerini söyledi. Bazı pazarların farklı hızla geliştiğini kaydeden Günay, ”Örneğin Rusya pazarıyla mukayese ettiğiniz zaman Avrupa pazarı biraz daha geriden geliyor, ancak bunun, Türkiye’yle olduğu gibi özel nedenlerinin yanı sıra genel nedenleri de var. Çünkü Almanya ve diğer Avrupa ülkeleriyle uzun yıllardan bu yana turizm ilişkisi var. Halbuki Rusya, Hindistan ve Çin daha bu pazara yeni yeni giriyor. Bu nedenle pazarın biraz daha geriden geliyor olması çok normal” şeklinde konuştu. Bakanlık olarak 2008 yılı için geçen yılın ekim ayından itibaren kampanya başlattıklarını belirten Günay, ”Bunu Almanya’da örneğin 1 Ocak’ta başlattık. En erken başladığımız yerdir Almanya. Şu içinde bulunduğumuz tarihlerde dünya çapında 80 ülkede de tanıtım kampanyamız sürüyor. Türkiye’de geçen yıl yüzde 17 ya da 18 civarında turizm geliri artışı olmuştu. Yaklaşık aynı miktarda bir harcamayı biz turizm tanıtımı için yaptık” dedi.
"DAR BİR BÜTÇEYLE FAALİYET GÖSTERMEYE ÇALIŞIYORUZ”
Bakan Günay, turizm alanında geçen yıl 120 milyon dolar olan yatırımları bu yıl 140 milyona çıkarttıklarını ifade ederek, ”2008 yılı içinde dar bir bütçeyle faaliyet göstermeye çalışıyoruz. Bunun içinde Frankfurt Kitap Fuarı var, bunun içinde Rusya’da ”Türk Yılı” var, başka etkinlikler var. Bizim bütçemiz şu an bizi gerçekten zorlayan bir bütçe, hareket kabiliyetimiz oldukça kısıtlı, buna rağmen içindeki en önemli pay tanıtma payı olmuştur” diye konuştu. Türkiye’de bu yıl inanç turizmine ağırlık vereceklerini kaydeden Bakan Günay, ”Meryem Ana ve San Nikolaus vardı, şimdi San Paul da buna katılıyor. Vatikan bu yılı ‘San Paul Yılı’ ilan etti. San Paul 2 bin yıl önce yaşamış, Tarsus bölgesinde yaşamış ve Anadolu’yu gezmiş önemli bir aziz. San Paul yılı nedeniyle biz bu yıl turizm mevsimini Mersin’de açıyoruz. 15 Nisan’da Mersin’de açılış yapacağız, hemen arkasından bir Tarsus gezisi yapacağız. Hem Türkiye’de, hem de dünyada San Paul’ü önemsediğimizi ortaya çıkartmaya çalışacağız. Etkinliğin son haftasında da Türkiye’deki yabancı misyon şeflerini Tarsus’a davet edeceğiz. Oradaki çalışmalarımızı ve imkanlarımızı göstermeye çalışacağız. İnanç turizminin gelecek yıllarda önemli bir hale geleceğini düşünüyorum” dedi. Bakan Günay, Çeşme’de bir Alman üniversitesi kurulması konusundaki düşünceler ile ilgili bir soru üzerine de şöyle konuştu: ”Ege bölgesini geliştirme çaba ve niyetlerimizde Çeşme özellik taşıyor. Önemli bakir alanları var ve İzmir hak ettiği yatak kapasitesinin şu anda taşıyabileceğinin çok altında bir yerde. Çeşme yöresinde turizm kenti planlarımız var. Turizm için verimli geniş araziler var. Bir bilim çevresi Türkiye’de bir üniversite kurulması konusunda girişimde bulundu ve Çeşme bölgesinde böyle bir talepleri var. Bu konuda bizim niyetimizin ötesinde bu konuya Maliye bakanlığımızın da olumlu bakması gerekiyor. Biz olumlu görüşümüzü bildirdik. Böyle bir üniversitenin hem bölgede eğitime, hem Almanya’da çeşitli alanlarda entegrasyona, bilimsel araştırmalar ve gelişmeler konusundaki çalışmalara, sanıyorum turizme doğrudan olumlu etkisi olacak. Böyle bir talep var, biz de bu talebe olumlu yaklaşıyoruz. Türkiye de teknik bir üniversite kazanmış olacak.” Akdeniz bölgesindeki diğer yerlerin geliştirilmesiyle ilgili olarak da Günay, ”Antalya’yla Mersin hem iklim özellikleri açısından, hem ören yeri zenginlikleri açısından çok birbirine yakın bir coğrafya. Ancak Antalya’yla kıyaslandığında Mersin turizm açısından inanılmaz derecede geride. Konaklama yerlerinin sayısını artırmak, ören yerlerini artırmak için bölgeye topyekun yeni bir bakış açısı içindeyiz. Tüm Mersin’deki yatak kapasitesi Alanya’daki yatak kapasitesinin dörtte birinin altında. Bu açıdan baktığınız zaman inanılmaz bir haksız geri kalmışlık olduğu ortada. Memnuniyet ile şunu müşahede ettim. Mersin’e geçen aylar içinde gittim. Mersin tümüyle, yerel yönetimiyle, merkezi yönetimiyle, sivil toplum örgütleriyle, sanayi sektörüyle turizmin önemini kavramış durumda, çünkü Mersin çok göç alan bir ilimiz bizim. Göç aldığı için de yoğun işsizlik var. Turizm istihdamı da teşvik eden bir sektör olduğu için tüm Mersinliler turizmi geliştirme konusunda bir gayreti paylaşıyorlar. Bu da bizi umutlandırıyor” dedi.
”DEPOLARIMIZ, SUNULAN ESERLERDEN DAHA FAZLASINI BARINDIRIYOR”
Bakan Günay, Antakya Müzesi’nde çoğu eserin sergilenmesiyle ilgili bir sorun yaşandığına işaret edilmesi üzerine de, ”Sadece Antakya’da değil, Türkiye’de tüm müzelerimizde benzer bir sorun var. Müzelerimizdeki depolarımız, müzelerde sunulan eserlerden çok daha fazlasını barındırıyor. Çok da uygun koşullarda olduğu söylenemez. Ne yazık ki, bu alanda geçmişten kalan bir çok ihmaller var. Son yıllarda müzelerimizde genel bir denetime gidiliyor. Öyle sanıyorum, bu ilkbahar itibarıyla tüm müzelerdeki denetimler bitmiş olacak. Aynı zamanda mekan iyileştirmemiz de gerekiyor. Bu kısıtlı bütçe imkanlarımızla, bazen yerel yönetimlerin çabalarıyla yeni imkanlar geliştirmeye çalışıyoruz. Aynı şey Topkapı Müzesi için de geçerli, sergileyemediğimiz çok sayıda eser var. Oradaki tarihi yapılanmayla ilgisi olmayan yapıları çıkartmaya çalışıyoruz. Bu yapılaşmalardan tarihi özellikleri taşıyanları, depo olarak ya da sergi mekanı olarak yeniden değerlendirmeye sokmaya çalışıyoruz. Şimdi tüm bunları başka yerlere taşıyarak sergili mekan haline getirmeye çalışıyoruz. Antakya Müzesi’ndeki sorunun çok büyüğü Topkapı Müzesi’nde ve hatta Arkeoloji Müzesi’nde de var. Hepsi ilgi alanımız içinde, ancak imkanlarımız ne kadar yetecek ben de merak ediyorum doğrusu” şeklinde cevap verdi.
ULUSLARARASI TURİZM BORSASI FUARI
Almanya’nın başkenti Berlin’deki Uluslararası Turizm Borsası Fuarı’nın (ITB) önemine de değinen Bakan Günay, ”ITB dünyanın en önemli turizm fuarlarından biri, dün de söylediğim gibi neredeyse kuruluşundan bu yana bu fuara katılıyoruz. Gittikçe de artan bir kapsamda. 2500 metrekarelik bir alanda Türkiye’den 70’e yakın firma, turizm alanındaki her türlü kuruluş burada başarılı bir şekilde sergileniyor. Ben gördüğüm çerçeveden, içerikten doğrusu memnunum. Bu konuda emeği geçen arkadaşlarımıza teşekkür etmek istiyorum” dedi. Berlin’de bugün de büyük Alman tur operatörlerinin temsilcileriyle ve genel müdürleriyle görüştüğünü anlatan Günay, ”Almanya bizim için turizm açısından en önemli bir partner ülke. 4 milyonun üzerinde ülkemize gelmiş turist var 2005 yılı itibarıyla. Türkiye’ye gelen turist sayısında Almanya birinci sırada gelmesine rağmen bazı sorunlarımız var. Ne de olsa belirli bir süre sonra bir doygunluk geliyor piyasalara. Türkiye turizm açısından çeşitliliği fazla bir ülke olmasına karşın birinci sırada hala kitle turizmi, yaz, güneş, deniz turizmi yer alıyor ve Almanlar da daha çok bunun için Antalya ve Alanya yöresine geliyorlar. Tur operatörleriyle esas olarak bu konular üzerinde durdum. Turizmi çeşitlendirmek, Türkiye’nin fazla çeşit imkanlarını ortaya çıkartmak ve bunu aynı zamanda buradaki geniş turist kitlesine pazarlamaya çalışmak konusunda görüştük” diye konuştu. Almanya’nın turizm harcamalarında da dünyada birinci gelen ülkelerden birisi olduğuna işaret eden Bakan Günay, ”Türkiye’ye çok fazla Alman geliyor, ancak dünyada da çok fazla Alman dolaşıyor ve turizm harcamaları açısından da Almanlar en önde gelenler arasında. Bu nedenle Türkiye’de yeni alanları, termal ile ilgili, kış sporlarıyla ilgili, kültür turizmiyle ilgili, golf turizmiyle ilgili, başka alanları tanıtarak, turizm alanında bir canlanma sağlamak ya da bugün var olan hızı sürekli tutabilmek imkanımız olacak. Bunlar tabii ki bir niyet görüşmesi. Daha sonra uzman arkadaşlarımız bu konulardaki teknik görüşmeleri sürdürecekler” dedi. Bakan Günay, görüştüğü tur operatörlerine Türkiye’deki yatırım imkanlarından da söz ettiğini kaydederek, ”Yatırım imkanlarından da söz etmeye çalıştım Alman turizmcilere, çünkü Türkiye’de termal alanda yeni yatırım planlarımız var. Kış turizmi alanında yeni planlamalarımız var. Akdeniz bölgesinde Antalya gibi, doğal ve arkeolojik zenginliklere sahip olan diğer bölgelerimizi de turizme açma gayretlerimiz var. Ege bölgesi iç turizmde çok yaygın olarak gidilen bir bölge olmasına rağmen, Akdeniz bölgesine göre geçmiş yıllarda gerilerde kaldı. Şimdi bu bölgeye ağırlık verme gibi gayret ve niyetlerimiz var. Bunlardan söz ettim, yatırım yapmak isteyen olduğu takdirde kendilerine yardımcı olacağımız konusundan da bahsettim. Umut verici gelişmeler oldu. Hem turizm fuarında gördüklerimde, hem de bugünkü görüşmelerimde” şeklinde konuştu. Hakkı Akduman – Anadolu Ajansı
ALMANYA
6 dakika önceALMANYA
22 dakika önceALMANYA
23 dakika önceAVRUPA
26 dakika önceASYA
27 dakika önceDÜNYA
28 dakika önceABD
31 dakika önce