“TANRI KRALİÇEYİ KORUSUN…”

ABONE OL
11:32 - 23/10/2020 11:32
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Altı yüz küsur yıl hüküm süren koskoca bir Osmanlının hazin sonu, bu sonu hazırlayan nedenler ve sonrasında Atatürk gibi bir dahi’nin çıkıp yıkılmış bir imparatorluktan rejimi diktatörlük değil de Cumhuriyet kurması, kurduğu cumhuriyeti soylular sınıfına değil de halka teslim etmesi inanılır gibi değildir.

Osmanlı tahtını devralabilecek veya halife olarak büyük bir saygınlık elde edebilecek iken bilim ve akıl yolunu seçmiş olması, diktatör olarak ülkeyi yönetmek yerine çok partili sistemi savunması bugün bile pek çok uluslar arası üniversitede bir araştırma konusudur.

Bu inceleme ve araştırmalar maalesef dost değil, düşmanlarımız tarafından yapılmaktadır. Hedef; Türk insanının zekâ düzeyini, aklının çalışma biçimini, his ve duygularını değerlendirmeyi, karşı planlar geliştirerek Anadolu topraklarında yapmak istediklerini veya elde etmek istediklerini ince bir yol haritası ile gerçekleştirmek içindir.

Tarih okumayı seven, insanların davranış biçimlerini inceleyen, korku ve haslet duygularını izleyen herkes benim fark ettiğim gerçekleri kolaylıkla kavrayabilir.

Gerçek cehalet sanıldığı gibi bilgisizlikten değil, bozulmuş bilgiden geçer. Bozulmuş bilgi genellikle halk kitlelerinin kolaylıkla inanabileceği, hayal güçlerini harekete geçirebilen, aslı astarı olmayan veya kaynağı belli olmayan ancak inandırıcılığı, halkın inanmak istediği konulardan seçilir.  Bunun ana hedefi yalan ile gerçeği birbirine karıştırarak ayrılmayacak hale getirmek ve inanç sistemi içinde yerini bulmasıdır.

Son günlerde Boğazların idaresi ile ilgili tasarruflar gündeme gelince bir anda aklıma Panama ve Süveyş kanalında yaşananlar ve gerçekleşen olaylar geldi. Oynanan oyunun bunların bir tekrarı olduğu çok açık ve seçik ortada iken, Türk insanının dünyanın politik tarihi ile ilgili yeterli bilgisi (-hatta üniversitelerimizde bu konuda yeterli bölümlerin bulunmaması nedeni ile okutulmadığı için-) ilgisiz olduğu için olayları ancak olup-bittikten sonra derin aymazlıktan kurtulduğu bilinmektedir.

Bu kadar büyük bir imparatorluğun kurulması, yürütülmesi ve yaşatılması konusunda çaba göstermiş Osmanlının devamı kabul edilen bir ülkenin nasıl olup ta, karşı karşıya kaldığı olayları kavrayamamış olmasını bir türlü anlayamıyorum.

Türk devleti Osmanlının bir devamı olmadığını belirtmiştir. Ne taht, ne de Hilafet makamının el değiştirmesi söz konusudur. Aksine hilafet ve taht anlayışı kaldırılmıştır. Yeni bir Cumhuriyettir. Buna rağmen Osmanlının borçlarını ödemiştir. Ermeni soykırımı iddiaları Cumhuriyet öncesi bir tarihe aittir.  Bu neden bizi ilgilendirir? Cevabı yoktur.

Osmanlıcı geçinenlere şu soruyu sormalıyım. Çanakkale de savaşan ve yemende şehit olan, kaybolan dedelerini arayanlara; “Onlar Osmanlı askeri idi, bizimle alakası yok” diyen, paslı bir madalyayı bile çok görenler ile iki olay arasında çok bir fark var mıdır?

İçimden; “Tanrı Kraliçeyi korusun” diye bağırmak geliyor.

Boğazlar ile ilgili planları yapanlar, bugün iktidar eli ile buraların yönetimini sadece İstanbul Büyük Şehir Belediyesinden devralmıyor. Aksine; halkın elinden alınıyor.  Ancak planın yazarı çizeri belli.

Bir yanda kişisel servetinin açıklanmasından korkanlar, öte yanda iktidarı elinde bulundurmak için siyasi ödünler verenler. Sevr’in kurallarını birer, birer harekete geçirmeye çalışan dış güçler. Farkında olmadan işbirliği halinde çalışıyorlar.

Bizde oturamayacağımız evleri tanıtan programları, yiyemeyeceğimiz yemekleri hazırlayan master şefleri, adalet temsilcisi kılığındaki polis dizilerini, gidip gezmeye paramızın yetmediği tatil belgesellerini izlemeye devam edelim.

Suriye’de ki petrol masalı sona erdi. Sahipleri belli oldu.

Bundan sonraki hedef Türkiye’nin zenginlikleridir.

Fark ettirmeden, yüz yıllık planları ile dünyanın her yerinde hüküm süren, üstünde güneş batmayan bir imparatorluğun temsilcileri dostumuz olarak oyundaki yerlerini almışlardır.

İzleyip görmek için “Tanrı Kraliçeyi korusun” bakalım.

Bizim ne padişahımız ne de sarayımız olmadığına göre. Tanrının koruyacağı kimsemiz yok.

Vatandaş Allaha emanet her zaman olduğu gibi…

 

Taner Tümerdirim

[email protected]

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.