SÖZÜN KIYMETİNİ BİLENE…

ABONE OL
20:30 - 03/06/2022 20:30
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Söz gümüş ise, sükut altındır derler ya…

Konuşulanların hangisi lakırdı, hangisi dedikodu, hangisi öngörü veya gerçek ayırt etmekte zorlanıyoruz.

Sanal dünya hakimiyetinde ise çoğunlukla kontrol dışı bilgi paylaşımı yaygın.  Bir bilgiyi bir diğer kaynaktan kontrol etmeden kullanmak çok tehlikeli.

Bu nedenle gönül dostlarının dilinden dökülen inci tanelerinin yazıya dökülmüş hali son derece değerli. Varlığımızı sorguladığımız kısıtlı zaman diliminde; sadece geçmişin bilgilerine değil, geleceğin gizemlerine de ilgi duymak ve araştırmalarımızı paylaşıma kapamalıyız.

Artan dünya nüfusunun üzerinde yaşadığı “dünya denilen peynir” insan farelerce yenilip yok ediliyor.  Su, enerji, tarım, orman gibi kaynakların hızla tükenmesi; medeniyet denilen, hayatımızı paylaşan araç ve gereçlerle birlikte yeni sorunlar ortaya çıkıyor.

Doğal beslenme kavramı sona erdi. Hijyen yok oldu. Bize zarar vermediği söylenen pek çok yiyecek doğa için zehir.

Bugün çok iyi bildiğimiz ve üzerinde yıllarca gezip nimetlerinden yararlandığımız Uludağ’ın bile su kaynakları, dereleri, pınarları kurudu.  Her yol başında bulunan çeşmeler yok oldu.  Şimdi yürüyüşe çıkanlar ellerinde birer plastik şişe ile yürümek zorundalar.

Tabii, flora ve faunanın böyle bir şansı yok. Yağmurlardan ve akan dereciklerden beslenenlerin yaşam zinciri birer, birer yok oluyor.

Paketlenmiş dondurulmuş yiyecekler buz dolaplarındaki yerlerini aldılar.  Meyveler tane veya dilimle satılır oldu. Ekmekler küçüldü. Dertler ise büyüdü. İnsanlar; kendi yiyeceklerini üretecek küçük çiftlik ve köy evlerinin hayalini kuruyorlar. Birkaç seneye kalmaz, şehir hayatına paralel köy ve yakın kasabalarda bir alternatif arayışına girecekler. Bu tür yerleri bulmak bizden sonrakiler için hayal olacak.

O nedenle sözün kıymetini bilmek gerekiyor. Yaşamak için, başarılı olmak için, gelecek için sözlerin eyleme dönüşmesi öncesi anlaşılır olmasına ihtiyaç var. Sadece sanal ortamda paylaştıklarımızın veya seyrettiklerimizin normal hayatımızı düzenlemesine izin vermemeliyiz.

Cahil toplumlar yüzünden en modern yönetim şekilleri ve dinler nasıl yeterince anlaşılamadı ise, yaşama özgürlüğü de anlaşılamıyor. İlginç bir örnek verecek olursak, gezdiğimiz pek çok ülkede kiliselerin vitraylarını seyretmeye gelenlerin ayinlere katılanlardan daha fazla olduğunu gördük. Bizde ise heybetli bir camiye Cuma namazına gelenlerin sayısı ne yazık ki Fatiha suresinin anlamını bilenlerden daha fazla…

Mehmet Akif Ersoy yıllar önce bu gerçeği görmüş, cehaletin en modern dini bile uyuşukluk dini haline getirdiğini belirtmiştir.  Bilmek istediğimiz gerçeğe ulaşmanın tek yolunun okumak, araştırmak ve sorgulamaktan geçtiğini öğrenmeliyiz.

Öyle önemli sözler vardır ki, doğruluğu tartışma götürmez. Veya her dinleyenin farklı yorumlarda bulunmasına izin vermez. Sözler; düşüncelerin meyvesidir.  Düşünceler ise ağaçlara benzer. Dayandığı kökleri olmalıdır. Bazıları kavaklar gibi uzar gider ama meyve vermez. En küçük bir fırtınada yıkılırlar.  Bazıları ise ulu çınarlar olarak yüz yıllara meydan okurlar.

Kıymetini bilmemiz gereken sözler güçlü ağaçlar gibidir. Meyve vermeseler de gölgesinde insanları, dallarında kuşları, suyu saklayan toprağı barındırır. Güçlü yağmurlara, fırtınalara direnir. Hatta yıldırım düştüğünde bile yaralanırlar ama asla yıkılmazlar. Onların görevi; Yüz yıllara meydan okumaktır.

Her önüne gelenin sözüne kıymet vermektense; geçmişe kulak kabartmak gerekir. Eski çağlarda yaşamış düşünürlerin, başarılı olmuş; başkalarının hayatlarına dokunmuş olanların sözlerini arayıp bulunmalı, deyişlerinden dersler çıkarmalıyız.

Dünya üzerinde hiçbir söz yoktur ki, daha önce söylenmemiş olmasın… Zaman nasıl bir öncekinin tekrarı ise, insanlar ve olaylarda bir öncekinin taklididir.

Buğday başakları olgunlaştığında, rüzgâr sağanakları ile bir o yana, bir bu yana sallanırlar. Uzaktan baktığınızda ufukta gördüğünüz dalgalı bir denize benzetirsiniz. Düşünceler de öyledir. Dalgalanabilir. Ancak kelimelere dönüştüğünde kalıcı ve anlamlı olurlar.

İlham denilen şey, söyleyen ile söyleten arasındaki bir köprünün tezahürüdür.  Sırrına eremediğimiz bu evrenin bilmediğimiz köşelerinden söyleten tarafından söyleyene aktarılan mesajlardır.  O mesajlar, insanlığın ortak düşünce sistemi ve başarı için sermayesidir.

O nedenle, bugün bile isimlerini andığımız düşünürleri, sözleri kaybolmayan dünya insanlarını, dillerine ve dinlerine bakmadan dinlemeye; bize ne gibi mesajlar verdiklerini çözmeye çalışmalıyız.

Bu süreç aklınıza takılan bir düşünceyi, sözü, deyişi günlerce düşünmenize neden olsa bile insan aklı oyunbazdır.

Düşünceler ise özgür…

Sizde düşüncelerinizi özgür bırakın. Sözü; kıymetini bilene verin…

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.