SİYASAL İSLAM’DA YENİ BİR TEZGAH MI?

ABONE OL
11:27 - 23/10/2020 11:27
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türkiye’nin laikleşmesi, demokratikleşmesi kısaca aydınlanması ya da en azından gelişmiş bir Avrupa ülkesi kadar aydınlanma yoluna girmesi kimlerin işine gelmez?

1-Siyasal İslam’ın işine gelmez.

2-Siyasallaşması orta çağda terkedilmiş olmasına rağmen var olan gücünü korumaya çalışan Kilise’nin işine gelmez

3-Neoliberal dünya düzeninin işine gelmez.

4-Faşizmin yani ırkçılığın işine gelmez.

Bu ana ideolojiler birbirini besleyen unsurlardır, birbirlerinin can simitleridirler.

Kapitalist yeni adıyla ne liberal düzenin sömürü çarkını sürdürmesi için elinde kalan, kullandıkları popülist argümanlar; Kendi ülkelerinde ırkçılık, Müslüman ülkelerde siyasal İslam. Zengin ve gelişmiş ülkeler kendi topraklarında kilisenin siyasallaşması dönemi kapandığı için ırkçılık pompalanıyor.

İslam ülkeleri içinde Türkiye’nin laikleşmesi ile demokratik yola girmesi başta siyasal İslam olmak üzere neoliberal dünya düzeni için yok oluşun başlangıcı anlamına geliyor.

Osmanlı döneminde uyutulan toplum cumhuriyetle uyandırıldı, uyandırıldı ama gericilik siyasal İslam olarak Osmanlıdan miras kaldı.

İyi analiz etmek gerekiyor!

Türkiye’de aydınlanmanın düşmanı, din toplumundan geldiğimiz için siyasal İslam’dır.

Siyasal islamla mücadele çok çetin geçmektedir. Siyasal İslam’ın en büyük kaynağı cemaat ve tarikatların zamanında yasaklanması tesadüf değildi.

Tarikatların günümüzde mantar gibi çoğalmaları ile siyasal İslam’da zirve yaptı.

Siyasal İslamcılar dini siyasallaştıranlara karşı yapılan savaşı, savaş dine yapılıyormuş gibi gösterme alçaklıklarını çekinmeden gösterdiler. Demokratik anlayış, her türlü düşüncenin, fikir özgürlüğü’’ olarak değerlendirilebileceği; eğer ki o düşünce eyleme geçip toplum zararına dönüşmesin, olarak yorumlandı. Tarihsel gelişim içinde şartlar değişti, her şeyin değişip evrim geçirdiği gibi demokrasi de evrim geçiriyor; ideolojik zıtlıklarda ki hoşgörü yeniden tartışılacak. Irkçılık ya da siyasal dincilik gibi topluma zarar verecek ideolojilere fikir düzeyinde özgürlük tanınmalı mı? Örnekleri yaşandı, Avrupa’da faşizm iktidar oldu. Türkiye’de siyasal İslam’a tanınan özgürlük aydınlanmayı ortadan kaldırdı.

Yıllar önce, bir TV tartışmasında Recep Tayyip Erdoğan, aydın insan Aziz Nesin’e şöyle diyordu: Eğer Aziz Nesin, dinsizim diyebiliyorsa, bende şeriatçıyım diyebilme özgürlüğüm olmalı.’’ Aziz Nesin: Anayasaya göre şeriatçıyım diyemezsiniz, anayasada laiklik yazar hem şeriatçı hem laik olunmaz. Bir gün anayasayı değiştirişiniz o zaman şeriatı getirirsiniz; ki gidişat o yönde.’’ diye yanıt veriyordu.

Tarih Aziz Nesin’i haklı çıkardı.

Bütün dinler dogmatiktir, akıl dışıdır, siyasal düşünce anlamında özgürlük hakkı olarak anlaşılamaz, tıpkı ırkçılık gibi.

Türkiye’yi 20 yıldır siyasal İslam yönetiyor. Akıldışı olduğundan iflas etti. Siyasal İslam’ın baş aktörü Erdoğan’ın rejimden uzaklaştırdığı yol arkadaşları hesap vermeden, özeleştiri yapma gereği duymadan yeni bir siyasal oluşum peşindeler.

Türkiye siyasal İslam’dan çok çekti, siyasal İslam’ın güdümü Türk-İslam sentezi adlı uyduruk oluşumdan da çok çekti. Aydınlanmanın ne olduğunu Türkiye’nin kendi tarihsel sürecinde iyi anlamış partilerin ve örgütlerin ortak laik ve demokratik değerlerde güçlü dayanışmasına mutlak ihtiyaç vardır.

Türkiye’nin yeni dinci akımlara teslimi engellenmelidir.

Zekeriye Uçar

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.