SEVR’E DE, ŞER’Î DEVLETE DE HAYIR!

ABONE OL
11:26 - 23/10/2020 11:26
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bir zamanlar Türkiye’deki ırkçılar, Kürt ler ve solcu Türkler için ‘’Ya sev-Ya terk et’’ sloganını kullanırlardı.

Türkiye’deki ırkçılık, Atatürk’ün ölümünden sonra belirgin olarak ortaya çıkartıldı.

Mussolini ve Hitler ırkçılığını örnek alarak Türkiye Cumhuriyeti’nin 2. Dünya Savaşında Hitler’in saflarında yer alma çalışmalarıyla belirginleşti.

Ömrü, Atatürk ile vatanın kurtuluşu için savaş meydanlarında geçen, Laik Cumhuriyetin kuruluşunda Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında yer alan ve destekleyen İsmet İnönü;

‘’Vatan tehlikede değilse savaş cinayettir!’’ Diyen önderinin izinde ve onun gösterdiği:

Yurtta Barış Dünyada Barış! İlkesine bağlı kalarak, kapitalizmin Pazar Savaşında ödenecek ağır bedeli görerek, savaşa girmemekte direnmişti.

Bu vatansever duruşu, hem emperyalizmin savunucusu müttefikler hem de işbirlikçiler unutmadı.

Laik Cumhuriyet düşmanları ve içimizdeki hainlerin örnek aldığı Göbbels’in; ‘’çamur at izi kalsın ‘’ taktiği ile ‘’Balkan savaşında İnönü 12 Adaları İtalyanlara verdi’’ yalanını her fırsatta tekrarladılar.

Balkan Savaşında İsmet Paşa Yemen’de, Atatürk ise Trablusgarp’ta savaşıyordu

12 Adalar, Abdülhamit’in kasıtlı olarak çürümeye terk ettiği Osmanlı Donanması’nın etkisizleştirilmesi sonucu, Balkan Savaşlarında İtalya tarafından işgal edilmişti.

Günümüzde AKP Genel Başkanı ve kalemini, ahlakını satmış vesikalı gazeteciler ve sahibinin sesi sözde akademisyenler, bu gerçek dışı iftiraları tekrarlayıp dururlar.

Savaş sonlarında Hitler ve Mussolini, 12 Ada’yı Türkiye’ye verme teklifini İnönü kabul etmedi.

Kabul etseydi, savaş bitiminde Türkiye, Hitler yanlısı olarak suçlanacak ve ülkemiz işgal edilerek parçalanabilecekti.

Emperyalizm, mazlum ülkelere model olan Laik-Modern Cumhuriyeti ve Atatürk devrimlerini yok etmek için desteklediği Menderes, Demirel, Kenan Evren, Özal ve Çiller gibi dini araç olarak kullanan Liberallerle de bu hedefine ulaşamadı

Çağdaş 1961 Anayasasını körelttikten sonra, hedeflerine Siyasal İslamcı Recep Tayyip Erdoğan’la hedeflerine ulaşacakları inancıyla, AKP’nin iktidara gelmesi için her yolu denediler.

ABD’nin projesi Erdoğan’a biat edenler, önce Liberalleri, tarikatları, Gülen Cemaatini saflarına çekerek, muhalefetinde gafletiyle yargıyı, yasamayı, yürütmeyi elbirliği ile tek kişiye bağladılar.

İşleri bitince önce liberalleri, daha sonra kendine rakip gördüğü, yolsuzluklarını zapta alan Gülencileri saf dışı bıraktı.

Önceleri, İnönü’nün şahsında Mustafa Kemal Atatürk’e Laik Cumhuriyet’e sataşıyorlar, halkın tepkisini, gördüklerinde geri çekiliyorlardı.

Bu dönemde artık açıkça; Atatürk’e ve Cumhuriyete saldırıya geçtiler…

Emekli askerlerle iktidarı ele geçiremeyeceğini kavrayan Perinçek’i, saflarına katarak, Atatürk’ün Askerlerinin bir kısmını (!) Erdoğan’ın askerleri durumuna getirdiler.

Kendisini Abdülhamit, eski Fetö sevicisi Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ı İngiliz uşağı Mustafa Sabri yerine koyarak Atatürk’e hakaret ettirmek yanında resmi görev dışında sarık ve cübbesiyle dolaşarak yasaları çiğnemeyi alışkanlık haline getirdi.

Fetöcü hakimleri, savcıları, valileri, emniyet müdürlerini bir kişinin sopası karşılığı görevde tuttu.

Hakkı, hukuku kendi geleceği ve ailesine paspas yaptı.

Ulusal Bayramları, kardeşliği Abdullah Gül ile; ya diş ağrısı, baş ağrısı, ya da yurtdışına kaçarak kutlatmayarak unutturmaya çalıştı.

Şimdi Corona salgınını bahane ederek, Ulusal Bayramları yasaklamak istemektedir.

Umreyi, toplu namazları, seyircili futbol karşılaşmaları bilerek yasaklamadı.

Ayasofya’da toplu namazları yasaklamak şöyle dursun, Türkiye’nin her yanından, hatta yurtdışından devletin olanaklarıyla taşıdıkları yüzbinlerce insanı bir araya getirerek ölümcül virüsü ülkenin dört yanına bulaştırmaya katkıda bulundu.

Kasası boşalan devletin parasını halk için değil, Bilal Erdoğan’ın ok atma hobisi için ve de itibar saydığı yasadışı üçüncü sarayında Malazgirt Savaşının 949. Yılını araç olarak kutladı.

Türkiye’nin esaret zincirini kırarak şehit kanlarıyla kazanılan ve 98 yıldır kutlanan 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı yasaklayarak Şer i İhvancı devletinin kuruluşu için son hamlesini yapmayı yeğledi.

Böylece; vatandaşları ‘’ya sev ya terk et ’ten-ya Sevr ya terk et’’ noktasına getirdi.

İnancı kökeni yaşı, rengi cinsiyeti ne olursa olsun.

Çağdaş Laik Hukuk Devletinden, Cumhuriyetten, yana ümmet değil eşit birey, eşit yurttaşlıktan yana olan yurtseverler:

AKP’ye oy veren vicdan sahipleri, Vatan Partisindeki gerçekten Atatürk’ün Askerleri, Bahçeli dışındaki gerçek milliyetçiler, HDP’nin aydınları ve yerel seçimlerde şiddetten yana değil barıştan yana tavır koyan Kürt vatandaşlar, tek bir oy ’un değerini bilen İyi Partililer, Gelecek Partililer, Deva Partililer ve AKP’ ye karşı olan diğer partiler.ve de Atatürk’ün kurduğu CHP’liler:

30 Ağustos Pazar Günü

Hastalar, yaşlılar, balkonlarında

Tüm Türkiye, maskelerinizi takarak, sosyal mesafeye dikkat ederek, Bayraklarınızla sokaklara çıkıp

Türkiye’mize sahip çıkarak:

Sevr’e ve Şeriat Devletine hayır! Diye haykırmaya

Var mısınız?

Yıldız AKALIN

 

 

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.