0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Türkiye’de gelecek seçimler öncesinde basın ve sosyal medya alanlarında “halkı yanıltıcı bilgi yayma” suçu yaratılmasıyla, iktidarın kontrol sağlamayı amaçladığı eleştirilerine konu olan yasa teklifinin görüşmeleri, “anayasa aykırılık” önergeleriyle başladı.

AKP ve MHP’nin yeni ceza hükümleriyle sosyal medya platformlarına yeni yaptırımlar öngördüğü 40 maddelik Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, muhalefet ve meslek örgütlerince tepkiyle karşılandı. Bu nedenle bugün TBMM Dijital Mecralar Komisyonu’nda yasa teklifiyle ilgili görüşmeler de çok sayıda muhalefet milletvekili ve meslek örgütleri temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşiyor.

AKP’li Hüseyin Yayman’ın başkanlığını yürüttüğü TBMM Dijital Mecralar Komisyonu’nda 9 AKP’li üye, 1 MHP’li üye, 4 CHP’li üye, 2 HDP’li ve 1 İyi Parti’li üye bulunuyor. Komisyon’da AKP ve MHP’nin, Cumhur İttifakı olarak 10 üye ile oy çokluğu söz konusu. Bu hafta TBMM Dijital Mecralar Komisyonu’ndaki görüşmeler tamamlanırsa gelecek hafta TBMM Adalet Komisyonu’nda ele alınacak teklif, TBMM Genel Kurulu’nun takvimine bağlı olarak en geç Haziran ayı sonunda yasalaşabilecek.

CHP ve HDP “Anayasa’ya aykırılık” önergeleri verdi

TBMM Dijital Mecralar Komisyonu’ndaki görüşmelerde CHP ve HDP milletvekilleri, Anayasa’nın düşünce, ifade ve basın özgürlüğüyle ilgili hükümlerine aykırı olması gerekçesiyle, TBMM İçtüzüğü uyarınca müzakeresine geçilmeden, teklifin reddedilmesi yönünde ayrı ayrı önerge verdi. Önergeler, AKP ve MHP’li üyelerce oyçokluğuyla reddedildi.

CHP İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel, “Teklif, AKP’nin torba yapma biçimiyle, kapalı kapılar ardında hazırlandı, sonra ortaklarıyla değerlendirildi. Avrupa’dan örnekler verdiniz. Bu yasaların yapım sürece yıllarca sürdü. Sadece saraydan şekillenen ama meslek örgütlerinin, siyasetçilerin dinlenmediği teklif var. Yüzlerce yasa geçti böyle, düzeltmekten yorulduk” eleştirisi yaptı. Adıgüzel, teklifi öncelikle üzerinde ayrıntılı çalışılması için alt komisyonda ele almak üzere de önerge sundu.

CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu da teklifteki hükümlerce Anayasa’nın ihlal edildiğini belirterek, “Sorun karşı çıkmak değil, ortak arayışta bulunmamaktır. Elden geldiğince keyfi müdahaleler olmayacak şekilde düzenleme yapmamız gerekmektedir” dedi.

Kaboğlu, Türk Ceza Kanunu’na “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunun eklendiği belirterek, teklif içinde en çok tartışılan 29’uncu madde için “Burada yer alan ifadeler Anayasa sınırlarının çok ötesinde. Çoğu kez öznel değerlendirmeleri beraberinde getirecek düzenleme tarzı” görüşünü paylaştı.

HDP Ağrı Milletvekili Abdullah Koç, yasa teklifi hazırlanırken konunun paydaşlarından görüş alınmadığını anımsatarak, “Dünyada 138 ülke arasında 117. sırada yer alan bir yargı sisteminden bahsediyoruz. Teklif gerek düşünce gerek basın hürriyeti konusundan Anayasa’ya aykırı olacaktır” dedi.

Ancak CHP ve HDP’nin ‘Anayasa’ya aykırılık’ önergeleri ile CHP’li Adıgüzel’in alt komisyon kurulması önergesi, AKP ve MHP’li üyelerce oyçokluğuyla reddedildi. Dolayısıyla AKP ve MHP, ilk aşamada teklifte herhangi bir şekilde meslek örgütleri taleplerini dikkate almadan hızlıca yasalaştırma sinyali verdi.

Akşener’den Erdoğan: “Önce kendini tutuklaman gerekiyor”

Teklif bugün de muhalefet partileri ve liderlerin gündemindeydi. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener Erdoğan’a seslenerek, “Mesela ‘Camide içki içtiler’ diye yalan söyleyip milleti kışkırtan kimdi Sayın Erdoğan. O zaman bu yasaya göre önce kendini tutuklaman gerekiyor. Bak Sayın Erdoğan, bu aziz millet, senin demokrasiye ayar verme sevdandan da özgürlükleri her fırsatta çiğnemenden de bıktı, usandı. Sen, önce kendi diline hakim ol. Sen, önce kendi nefretini, kendi öfkeni dizginle. Sen, önce kendi kapının önünü temizle. İllaki bir ayar vermek istiyorsan önce kendi çevreni hizaya getir. Yıllardır milletimizi birbirine düşürerek, ‘sen ocusun, sen bucusun’ diyerek kutuplaşmadan beslenen sen değil misin? Bu kanunu geriye doğru işletsen senin müebbet alman gerekiyor” dedi.

“AK Parti iktidarının beceriksiz ellerinde Türkiye, artık bir sorunlar yumağı haline geldi. Hayat, pahalılığı sorun. Barınma, sorun. Sığınmacı, sorun. Adalet, sorun. Yolsuzluk, sorun. Bunların dışında çözüm bekleyen onlarca farklı sorunumuz daha var” diyen Akşener, ancak iktidarca sorunlara çözüm bulmak yerine medya düzenlemesiyle uğraşıldığını söyledi.

Yasa teklifi için, “Beğenmedikleri her şeyi suç haline getirmeye, yasaklamaya ve ortadan kaldırmaya bayılan AK Parti iktidarı, şimdi de sosyal medyanın ölüm fermanı sayılabilecek” diyen Akşener, “Buradaki amaç çok başka. Bu kanunla ülkemizde yaşanan sorunları dile getirenleri, ekonominin kötü gidişatına dikkat çekenleri, milletimizin gerçeklerini konuşanları, sığınmacıdan seçmen devşirme projesine karşı duranları susturmak istiyorlar. Milletin haber alma özgürlüğü yerine yandaşlarının yolsuzluk yapma özgürlüğünü korumak istiyorlar. Siz milletin sesini kıstıkça biz, aziz milletimizin sesini duyurmaya devam edeceğiz. Siz George Orwell romanlarına öykündükçe, özendikçe biz, demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz. Siz hürriyetin karşısında durdukça biz de inatla ‘Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet’ demeye devam edeceğiz. Sandığın gelmesine, milletin şanlı tokadının tepenize inmesine şunun şurasında az kaldı. Hadi bakalım, hodri meydan” tepkisini gösterdi.
Akşener, Erdoğan’a hitaben ayrıca “Neymiş, internetteki yalan haberleri durduracaklarmış. Peki sarayın yandaş medyasında bir tane doğru haber var mı? Yok. Sayın Erdoğan, eğer yalan haber yasaksa önce sabahtan akşama iftira atan, yalan söyleyen yandaş kanallarını kapatacaksın. Bakıp beslediğin trol çiftliklerini dağıtacaksın. Eğer yalan haber yasaksa enflasyon tahminlerinin tamamı yanlış çıkan, emir erin Merkez Bankası Başkanı’nı görevden alacaksın. Açıkladığı yalan yanlış enflasyon rakamlarıyla milleti kandıran TÜİK Başkanı’nı hemen kapının önüne koyacaksın. Eğer yalan haber yasaksa emeklilere ve asgari ücretlilere 1 Mayıs’ı işaret ederek zam umudu dağıtan Çalışma Bakanı’nın affını isteyeceksin” ifadelerini kullandı.

Özkan: “Özgürlüklerimize karşı bir sansür yasasıdır”

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel, CHP Genel Başkan Başdanışmanı Tuncay Özkan ve Muğla Milletvekili Burak Erbay, bugünkü Komisyon görüşmeleri öncesinde kameralar karşısındaydı.
Özkan, “Haber kaynağınızı soracaklar; eğer haber kaynağınızı açıklarsanız 3 yıl, açıklamazsanız 6 yıl hapis cezası geliyor. Yazdığınız herhangi bir yorum, yazı nedeniyle internet sitesini toptan kapatacaklar. Basın kartı için sadece çalışıyor olmanız yetmeyecek, saraya bağlılık yemini etmeniz gerekecek. Ürettiğiniz her şey; internet ortamında, dijital ortamda ürettiğiniz her şey; BTK veya Basın İlan Kurumu tarafından ‘görüldü’ diye, ‘onaylandı’ diye damgalanmazsa yayına veremeyeceksiniz. Hepsinin anahtarlarını ellerine alıyorlar. Bu yasa, özgürlüklerimize karşı bir sansür yasasıdır” dedi.

Özkan, “Medyaya karşı çok hunharca bir saldırıdır. Sizin çalışma düzeninize karşı korkunç bir saldırıdır. Buna karşı Türk milletini desteğe çağırıyoruz. Diyoruz ki bu yasayı hazırlayanlara telefon ile mail ile ulaşın, gelin konuşun, bunu geri çekmelerini, bu maddeleri ortadan kaldırmalarını sağlayalım. Çünkü demokrasimiz zarar görecek” çağrısında bulundu.

Adıgüzel, “Bugünkü hukuki şartlar da göz önünde bulundurulduğunda dezenformasyon ile mücadeleyi değil, sadece muhalefeti, muhalif sesleri susturmaya yönelik bir yasa tasarısı olarak görünüyor. 40 maddeden oluşan bu yasa tasarının içine baktığımızda, basın kuruluşlarını düzenleyen, fakat daha çok BTK’ya (Bilişim Teknolojileri ve İletişim Kurumu), Basın İlan Kurumu’na destek, güç verilirken bunların bağımsızlığı ile ilgili hiçbir soru işaretini gidermeyen bir yasa tasarısı karşımızda. Şebeke üstü ürünler denilen Whatsapp, Telegram, Facetime, Zoom, Skype gibi birçok ürünü bir düzenlemeye almaya çalışıyorlar. BTK’nın, Basın İlan Kurumu’nun, savcılıkların önüne geçirilmesi ile toplayacağı bilgiler ile halkı, seçmeni manipüle etmeye çalışmayacağını kim garanti edebilir. Türkiye, bugün hukukun üstünlüğü endeksinde 139 ülke arasında 117’nci sırada. Bize Almanya’yı örnek veriyorlar, Almanya beşinci sırada” diye konuştu.

Meslek örgütleri grup başkanvekillerine taleplerini iletti

Medya Dayanışma Grubu adına Parlamento Muhabirleri Deneği Başkanı Kemal Aktaş, Türkiye Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Gökhan Durmuş, Gazeteciler Cemiyeti Genel Başkanvekili Yusuf Kanlı, Türkiye Fotomuhabirleri Derneği Başkanı Rıza Özel, Ekonomi Muhabirleri Derneği Başkanı Turgay Türker, Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkan Yardımcısı Şeyma Paşayiğit, Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Kenan Şener, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gapp ise dün TBMM’de temaslarda bulunmuştu.

Meslek örgütü temsilcileri sırasıyla CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu ve Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman ile görüştü. Bu görüşmelerde temsilciler, yasa teklifiyle Türk Ceza Kanunu’na eklenen “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunun teklif metninden çıkarılmasını istedi. Temsilciler, basın kartıyla ilgili düzenlemelerde meslek örgütleri taleplerini dikkate alma çağrısıyla teklifteki resmi ilan düzenlemesini de eleştirdi.

Altun: “Medya özgürlüğü Türkiye aleyhine kullanılıyor”

Bu arada Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Medya özgürlüğü ve ifade hürriyeti de geçmişte olmadığı kadar bugün genişletilmiştir. Bu gerçeğe rağmen basın özgürlüğü, ifade hürriyeti gibi kavramlar, içeride ve dışarıda ülkemiz aleyhine çarpıtılmış ve istismar edilmiş yaklaşımlarla Türkiye aleyhtarlığının bir malzemesi olarak kullanılmaya çalışılmaktadır. Bir kısım basının, yerli ve milli çizgide durmak yerine bugün hâlâ müstemleke zihniyetin adeta borazanlığını yaptığını görüyoruz. Bu tip yayın politikalarının kamu yararının önüne geçmesi, medyanın demokratik sistemlerde oynadığı kritik rolü zayıflatan bir unsura dönüşmüştür” iddiasında bulundu.

Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nda bugün düzenlenen Türk Basın Tarihini Yeniden Düşünmek Sempozyumu’ndaki konuşmasında, TBMM gündemindeki yasa teklifini savundu.

Altun, “Yalan haber ve dezenformasyonla kamu düzenini bozmak, kişilik hakkına saldırmak suç kabul edilmelidir ve bu suç hukuki çerçevede karşılıksız bırakılmamalıdır. Dezenformasyonla mücadele kapsamında yasal altyapı ve idari tedbirler güçlendirilmelidir. Bugünlerde TBMM’de bu konuyla ilgili bir çalışma olduğu hepimizin malumudur. Meclis’imizdeki bu çalışmadan memnuniyet duyuyoruz. Bu düzenlemeden, dezenformasyon yapanlar, kişilik haklarına saldıranlar rahatsız olurlar. Bu düzenlemeden, yalan ve çarpıtılmış bilgilerle kamu düzenini bozmaya çalışanlar rahatsız olurlar. Bu düzenlemeden, haber özgürlüğünü ipotek altına almaya çalışanlar rahatsız olurlar. Bu düzenlemeden, ancak siyaset sahnesini ve toplumsal huzuru zehirlemeye çalışanlar rahatsız olurlar. Bu düzenlemeye karşı en çok sesi çıkanların, en çok yalan ve dezenformasyon üretenler ve yayanlar olduğunu göreceksiniz. Yasa teklifi etrafında yapılan tartışmalar, esasen kimin demokrasinin yanında, kimin karşısında yer aldığını net bir şekilde ortaya koyuyor” dedi.
Altun, “Bu düzenlemeyle temel hak ve özgürlüklerden asla taviz verilmiyor, demokratik haklar zedelenmiyor. Basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve kişilik hakları en geniş şekilde korunuyor” şeklinde konuştu.

VOA tarafından geçilen Seçim Öncesi Medya Kontrolu Teklifi Tartışılıyor haberinde ha-ber.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi yoktur. Seçim Öncesi Medya Kontrolu Teklifi Tartışılıyor haberi web sayfamıza otomatik olarak VOA sitesinden geldiği şekliyle yer almaktadır. Bu alanda yer alan Seçim Öncesi Medya Kontrolu Teklifi Tartışılıyor haberinin hukuki muhatabı haberi geçen web siteleri ve ajanslardır.