SAYGI…

ABONE OL
17:42 - 06/12/2022 17:42
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 

Hep söylerim.

Sabahın ilk saatleri insanların gerçek yüzlerini sergiledikleri, gizli huylarının ortaya çıktığı saatlerdir diye…

Uğraşı insan olanların en büyük sıkıntısı davranış bozuklukları veya yanlış edinilmiş alışkanlıklar ile yaptıkları mücadeledir.

Eğitimin en önemli kazanımlarından biri, küçük yaştan itibaren çocuklara doğru ve iyi davranma alışkanlığını kazandırmak; daha önce yerleşmiş yanlış davranış ve alışkanlıkları değiştirmeye çalışmaktır.

Saygı; ailede başlayıp toplumda yaygınlaşır. Bir kere yerleşti mi onu değiştirmeye çalışmak çok zordur. Saygılı bir insanı saygısız hale getirmek çok zordur. Çünkü bu onun için bir yaşam biçimi, davranış şekli olmuştur.  Saygısızlık küçük yaştan itibaren, tıpkı yanlış bilginin doğru bilginin yerine konulmuş, doğru kabul edilmiş olması gibi bir olaydır.

Saygının mevki, makam ve yaşanılan yöre ile ilgisi yoktur.

En son çıkan arabayı kullanmak, en lüks evde oturmak, yüksek maaşlı bir işte çalışmak, ya da fiziken güzel olmak, çok parası olmak, çok güçlü olmak sizin saygılı ve medeni olduğunuzu gösteren bir ölçüt değildir. Çünkü servetinizi nereden elde etmiş olursanız olun bu size saygılı ve medeni olma modunu kazandırmaz.

Hatta bütün bunlara sahip olabilir, kendinizi insanlardan tecrit ederek yaşayabilirsiniz.  Dünya olaylarına kayıtsız kalabilir, felakete uğrayan ve onların yaralarını saranlar ile ilgilenmez, ayni şeylerin kendi başınıza gelebileceğine ihtimal vermeyebilirsiniz. Olup bitenleri görmezden gelseniz bile bütün bunlar mutlu olacağınız, medeni olacağınız, Saygı göreceğiniz anlamına gelmez. Olsa, olsa yalnız insan olur, yalnız yaşarsınız ve ölürsünüz.

Saygı her türlü medeniyet anlayışının anasıdır.

Çünkü saygı, insan olmanın bir gereğidir.

Saygılı olmak,  insana sadece toplum içinde yer ve itibar kazandırmakla kalmaz; başkaları tarafından sevilmeyi ve sayılmayı da beraberinde getirir.

Bugün toplumun her kesiminde birbirine karşı saygısızlık örneği yaşanmakta, insanlar kaba gücün esiri olmuş davranışlara, kapılmakta, derin bir girdabın içine sürüklenmektedirler. Okulda öğretmene, hastanede doktora, iş yerinde patronuna, devlet dairesinde amirine, trafikte polise, şoför koltuğunda yayalara, hatta yaşlı ve yavaş hareket eden hastaya, tezgahtara, kırk yıllık arkadaşına bile küstah tavırlar takınabilmekte, kendini dünyanın haklılık merkezine koyabilmektedir.

Sokaklar, gazeteler, siyasi liderlerin konuşmaları, yönetici durumundaki bakanların tutum ve davranışları incelendiğinde açıkça bu davranış bozukluğu ve saygısızlık ifade, hal ve tavırlarında kendini belli etmektedir.

Önünde iyi örnek kalmayan çocukların birbirlerine saygılı davranmasını beklemek abesle iştigaldir.  Bu tür davranış bozuklukları ile mücadele eden günümüz öğretmenlerinin, psikologların, ebeveynlerin kısacası konu ile ilgili olanların her geçen gün işi daha da zorlaşmaktadır.

Tarih boyunca savaş ve felaketlerde İnsanlığın dibe vurduğu, bir dilim ekmeğe muhtaç olduğu, yardımlaşmanın yok olduğu günler, hatta dönemler yaşanmış; bu zamanlarda inançla başkalarına yardım etmeye çalışanlar yardım meleği olarak ilan edilmiş, başkalarına ve topluma karşı görevlerimiz yeniden kurgulanmış, kısacası insan olmanın ABC si, yeniden belirlenmiştir.

Bütün bu kurallara kısmen de olsa uyan ve uygulayan ülkeler medeniyet yolunda ilerlemeyi başarmışlar, açlık, salgın hastalıklar, savaş gibi tehditlerden uzak kalmayı veya mücadele etmeyi başarmışlardır.

Bugün ülkemizde oynatılan pek çok yabancı filimin içine serpiştirilmiş olarak gördüğümüz saygı, sevgi ve birlik motifleri, bayrak ve kahramanlık örneklemeleri bütün bunların farkedilmiş rahatsızlıklar ile olan mücadelesinin bir göstergesidir.

Bizim filmlere ve özel öğretilere ihtiyacımız olmadığını düşünüyorum.

Mustafa Kemal Atatürk; gerek cephede çarpışan askerine, gerekse size ölmeyi emrediyorum dediği komutanlara bile emirlerini saygı çerçevesinde iletmiş; modern Türkiye’yi kurarken yaptığı meclis konuşmalarında bile saygılı bir ifade kullanarak düşünce ve davranış yanlışlarını göstermeye çalışmıştır.

Onun hayatındaki davranış biçimleri, çevresine verdiği değer, gösterdiği saygı bizim için yeterli örneklerdir.

Her şeye karşı saygılı olmak hayatın her aşamasında gerekli olan bir davranış biçimidir. Kızgınlıkla ağzımızdan çıkan bir söz sadece karşımızdakini kırmakla kalmaz, bizim de değerimizi düşürür. Kişiliğimizi değiştirir…

Bugünlerde en çok ihtiyacımız olan şey birbirimize olan “SAYGI”yı yeniden kazanmaya çalışmak olmalıdır.

Saygı’yı çocuklarınıza da gösterip öğretin ki, hiç olmazsa gelecek nesillerden beklediğimiz ve günümüzde özlediğimiz davranış biçimini görebilelim.

Gözümüz açık gitmeyelim…

Taner TÜMERDİRİM

[email protected]

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
    Tüm Yorumlar (1)
    • Pilot

      Öncelikle kalemin dert görmesin. Günümüzde unuttuğumuz bir kavramı dile getirmişsiniz. Ben hep öne çıkmıştır, Biz demeyi öğrenemediğimiz süre de her şeyi yakıp yıkarız, kaos başlar. Bir öğretmenimin dediği gibi sevgi bitti, saygı bitti hep çıkar, hep çıkar…

      Yanıtla
      +0
      -0