SARAY ZORDA-MUHALEFET TATİLDE

ABONE OL
11:27 - 23/10/2020 11:27
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Yetmişli yıllardı. 12 Mart’ın kıyım dönemiydi.

Sivas’a 28 Kilometre uzaklıktaki Kalın İstasyonu yakınlarında tren kazası olmuştu.

Kalın İstasyonuna beş Km uzaklıktaki Damlacık Köyünde 12 Mart sürgünü öğretmendim.

Kazayı duyunca, muhtarın ortak olduğu traktörle kaza yerine gittik.

Tren raydan çıkmış, vagonlar devrilmiş istasyon görevlileri ve hafif yaralı yolcular diğer yolculara vagonlardan dışarı taşıyarak, yardımcı oluyorlardı.

Henüz, Sivas’tan imdat lokomotifi gelmemişti.

Yolcular arasında turistler vardı, biz onları anlayamıyorduk ama onlar bizi anlıyorlardı. Ortaokulda İngilizce notum dokuzdu. Ama benim yes, tenkyu gibi sözcüklerimle anlaşamayınca onların Türkçesiyle anlaşabildik.

Orta okulda İngilizce dersine bir avukat giriyordu

O’da, bize sıranın üstüne çıkarak Hitler’in Almanca nutuklarını atardı. Biz, faşizm ne menem şeydir bilmediğimizden hem dersi kaynatmak hem de iyi not almak için çığlıklar atardık. Ben HEİL HİTLER selamını İngilizce dersinde öğrenmiştim!

Bu turistlerden biri, kanaması olan birinin yarasına tampon yaparak kan kaybını durdurmuş, diğer yaralıların yaralarını, su ile, istasyon görevlilerinin getirdiği kolonya ve pamukla temizliyordu.

28 Km uzaklıktaki Sivas’tan yirmi dakikada gelecek imdat vagonu, bir buçuk saatte gelebilmişti.

Kaza yerine kravatlı, takım elbiseyle gelen yardım ekibinde bir doktor ile sağlıkçılar yaralılara bakarken, genç doktor, tamponla kanı durdurulmuş yaralıyı görünce bu tamponun kim tarafından yapıldığını sordu.

Saçı sakalına karışmış turisti gösterince çok öfkelendi. Tamponu sökerek getirdiği yardım çantasından çıkardığı şeylerle kanayan yarayı kapatmak istedi. Kan durmuyordu. Yaralı öfkeyle doktoru itti ve turistten yardım istedi. O saçı sakalı birbirine karışmış bitli(!) turist kanı tekrar durdurdu.

(Çok sonradan tanıdık bir ailenin çocuğu doktor olunca: ‘’Biz kadavra yerine yastıkları, hayvan kadavrasını kullanıyorduk!’’ İtirafında bulunmuştu.)

Bizim doktorların çoğu okulda kadavra bulamadıkları için görev sırasında canlı hastaları telef ederek deneyim kazanıyorlardı. O nedenledir ki belirli süre sonra birçok gelişmiş ülke doktorlarından pratikte daha doğru ve isabetli tedavi yaparlar.

Erdoğan’ın salgını dua ve namaz ile bertaraf edeceğini açıklayıp, canlı yayında ellerin nasıl yıkanacağını göstermesiyle; ‘’Tek bilen benim’’ den ödün vermeyeceğinin işaretini de veriyordu.

Avukat İngilizce öğretmenin verdiği selamla Erdoğan’ın RABİA selamının benzerliğini görünce daha çok kaygılanmıştım. Muhalefet bu benzerliği de es geçmişti.

O genç doktorun en azından tıp doktoru olarak diploması vardı.

Muhalefet, AKP Trollerinin  : ‘’Hangi peygamberin diploması vardı?’ düşüncelerine hak vermiş olacaklar ki, Asrın Liderinin diplomasını bile sonuna kadar sorgulayamadılar.

İçişleri bakanının istifası, MHP ve Soylu’nun birlikte özgül ağırlıklarını test etme girişimi idi.

Başta, damadının ve pelikancıların hasmı gördüğü Soylu’yu saf dışı etmek istedi.

Devreye Bahçeli girerek kendi ülkücülerini sokağa salarak hem Soylu’yu hem de Çakıcıyı isledi.

Erdoğan, bu resti görmezden gelerek Damat Berat’ı ve onun tetikçileri Pelikancıları harcamakla kalmadı, kendi karizmasını da fena halde çizdirmiş oldu.

Bahçeli, Mafya babası Çakıcı’ya kavuşurken Soylu’nun MHP adına kazandığı prestijle Erdoğan’a hükmedeceğinin işaretini vermiş oldu.

Sarayın nasıl zor durumda olduğunu Bahçeli ve Soylu görürken, Muhalefet halen görmezden gelmişti.

Devlet, ekonomide dibe vurduğundan insanları evde tutarak onların geçimlerini sağlama garantisini vermek şöyle dursun, görevlerini yapan Büyük Şehir Belediyelerin vatandaşa yardım yapmasını da engelleyerek, aslında yerel yönetim seçimlerinin öcünü almak gibi bir yaptırım yapmak istedi.

Halkın milyonların nasıl sıfırlandığını, ayakkabı kutularında saklanan paraların deprem vergilerinin devletin ihtiyaç akçesini bile saray yapımına, yandaş ve yandaş vakıflarına aktarılmasını bildikleri için artık Saraya güvenleri kalmamıştı.

O nedenle Sarayın yardım çağrılarına ve zoraki yardım çağrılarına itibar etmediler.

Saray, bu direnci kırmak için af yasasıyla yazarları, yurtseverleri hapiste tutarak, mafya babalarını, uyuşturucu kaçakçılarını, katilleri, ahlaksızları serbest bırakarak gündem değiştirmeyi yeğledi.

Muhalefet bunu da göremedi.

Bu yasalar çıkartılırken işlevi olmayan meclisin işlevi olmayan muhalefet milletvekillerinin oylamalara bile katılmayarak hatalarını tekrarladılar.

Ardından, hamaset nutuklarıyla duyarsızlıklarını kapatmaya çalıştılar.

O, oyalamanın renklisini Saray ve yandaşları daha başarılı yapıyorlar.

Ya özeleştirinizi yapın ya da köşenize çekilerek meydanı daha cesur olanlara bırakın

Boşluğu dolduranlar mutlaka çıkacaklardır.

 

YILDIZ AKALIN

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.