PARTİLER AKLINI BAŞINA ALMALI…
16.09.2023 00:01Maalesef aklı başında vatandaşların, partileri idare edenlerin sağa-sola yalpalamalarından son derece rahatsız oldukları anlaşılıyor.
Her kesimden oy alacağım diyerek mavi boncuk dağıtmak, dost canlısı görünmek, gülücükler saçmak zaten akıl karı değildi.
Tutarlı olmak lazım.
Yerel seçimlere az bir süre kala başlayan yalpalamalar, genel seçim yaklaşırken nasıl devam etti ve sonuç hüsran oldu ise, halen sürüyor. Partiler tam anlamı ile Çıfıt çarşısına dönmüş durumda. Başka alternatif olmadığı gerekçesi ile istenilen oylar da iktidar olmaya yetmedi. Çünkü kullanılmayan oyların arasında acaba kaç tane muhalif oy vardı hiç araştırılmadı.
Bir zamanların Anavatan partisi modeline soyunanlar, iktidarın oylarını azaltsa da yetmedi. Ana muhalefet partisi halkın yanında olma, halktan olma söylevlerinden ileri gidemedi. Levantenlerin partisi olmaya devam eden küçük partiler kolay bir mirasa kondular.
Oysa ki halkın fakirliği, akademik devrimin yapılamamış olması, iş barışının patronların iki dudağı arasında kalması, başta Bursa ve İstanbul gibi sanayinin yoğun olduğu illerde işçi örgütlerinin dayanışma sağlayamaması muhalefet partilerinin ilk görevleri olmalı iken, klavye silahşorumu ile yetinildiği görüldü.
Sanayi bölgelerinde işçilerin örgütlenmesine yönelik çalışmalar hep göz ardı edildi. Doğal olarak muhalefetin güçlü işçi sendikalarının yanında yer almaya çalışması hayal kırıklığı yaratırken, güçsüz düşen sendikalara yardım etmemesi şaşırttı. Hukuki bilgi desteği sağlayacak organizasyonlar yapması, işsizlere yardım derneklerini çoğaltılması, çalışanların refah seviyesinin yükseltecek öneriler yapması gerekirken, modern hayatın örgütlenme modelleri dikkate alınmadı.
Çarşı Pazar gezmekle bu işler olmuyor.
***
Maalesef yerel seçimlerde İstanbul’un bölüşüleceğini ve İmamoğlu’nun kaybedeceğini düşünüyorum. İzmir’de Tunç Soyer’in tahtı sarsılacak. Mansur Yavaş’ın çözüm üreten, sakin ve kararlı tavrı ise Ankaralıların hoşuna gidiyor. Büyük ihtimal ile Mansur başkan emin adımlar ile geleceğe yürüyor.
Bunu bir iddia olarak değil, gelişmelerin odağından, yani gezip gördüğüm konuştuğum yerelden aldığım bilgiler ile aktarıyorum. İmamoğlu’nun iyi niyetine karşılık kadrosunun yetersiz kaldığı söyleniyor. (Parti tarafından şişirilmiş kadrolar ve bindirilmiş kıtalar ile bu işin yürümediğini daha öncede gördük.) Bu kadar kısa süre kalmış olmasına rağmen seçime yönelik hiçbir söylem ve program ortaya konulamadı.
Ayni şey Bursa içinde geçerli. Bursa’da kararsız kalmış bir seçmen var. Bursalılar sakin ve tek düze yaşamı sevmelerine rağmen şehrin yarısı inşaatlar ile hallaç pamuğu gibi atılmış, vatandaş “rahatsız” edilmiş durumda. Bir yanda Tren istasyonu, öbür tarafta raylı ulaşım sistemi nedeni ile ulaşım tam bir çile olmuş. Eh bunun da bir faturası olacak tabii…
Yalova yolunun şehri ikiye bölünmüş manzarası, bir zamanların “demiryolunun altı, demiryolunun üstü” ayrımını hatırlatıyor. Uludağ Milli Parkı sade vatandaşın nefes aldığı tek yer idi. Şimdi ise teleferikten başlayarak tam bir para tuzağı haline gelmiş. Eskiden ucuz baraka kiralayıp şifahane gibi kullanılan Sarıalan’ın lüks binalar ile donatılması, Kirazlıyayla piknik alanının ve kamp yerlerinin uluslararası bir otel zincirine (yabancılara) peşkeş çekilmesi Bursalıları aymazlıktan kurtarır mı bilemem. Uludağ’ın suyunun bile satıldığı düşünülürse…
Bursa’da adaya bağlı olarak büyükşehiri muhalefetin teslim alacağı, ancak ilçelerdeki muhalefet belediyelerine iktidarın geleceği gibi bir ihtimali güçlendiriyor
***
Tanıtım topunu ilçelere pas’layan il yönetimleri aradan sıyrılmaya başladılar bile. Propaganda için para lazım. Adaylar tarafından ilk önce yaşanılan yerlerde yapılan yanlışları göstermek lazım. Hep beraber gerekli fedakarlık yapılamıyor ise adayların bu işten vazgeçmesi doğru olur. Bu sefer partilerin kasalarını doldurmak yerine farklı bir “Anlatım” kampanyası izlenmeli.
Malum parasız siyaset ve ziyaret olmaz.
Parti imajını yenileyeceğiz diye gelen reklamcılarda ne vaat ederlerse etsinler, sınırlı bütçelerle fazla bir şey yapamıyorlar. Kısacası halkın nabzına dokunulamıyor.
Zihniyetin değişmesi, sermayenin ve işçi haklarının korunması, daha iyi bir refah seviyesinin nasıl yakalanacağının ve satarak geçinmekten çok, alarak ve yaratarak geçinme doktrini olduğunun vatandaşa anlatılması, halktan yana bir belediyeciliğin nasıl olacağını boy, boy afişlerle duyurulması lazım.
Tabii, bir de her belediye başkan adayının sandıklara genel seçimdekinden farklı bir biçimde sahip çıkması son derece önemli. Çünkü bu seçimlerde Türkiye’nin gerçek oyları ayrışacak, kimin ne kadar oy aldığı ortaya çıkacaktır.
Halka hizmet etmenin, hakka hizmet etmek olduğu kabullenilmelidir.
Yoksa her şey eski tas, eski hamam sürer gider…
Taner TÜMERDİRİM
Yorumlar
Yazarın Diğer Yazıları
- YAZMAYALIM, YAZMAYALIM DİYORUM AMA…19.09.2023
- BAĞNAZLIK, 6-7 EYLÜL OLAYLARI VE DÜNYA’DA BARIŞ…11.09.2023
- YALANLARDAN GERÇEKLERİ AYIRMAK…08.09.2023 Tümünü Gör