ÖNEMLİ OLAN HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜDÜR

ABONE OL
00:06 - 02/04/2023 00:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ bir yerlerde duyulmuştur ama anlamı ve içeriği, kavramı birçok kişide tam olarak önem kazanamamıştır.

Ülkenin devlet yapısında ve yasaların uygulanmasında en önemli ilke ve uyulması gereken kural HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜdür; buna uyulmaması durumunda her konuda ve alanda sorunlar yaşanır, devlet çökme durumlarıyla karşılaşır.

Hukukun üstünlüğü; kalkınma, sorumlu hükümet ve temel haklara saygıyı destekleyen “adalet, fırsat ve barış topluluklarının” temelidir.

Hukukun üstünlüğü daha yüksek ekonomik büyümeye, daha fazla barışa, daha iyi sağlık sonuçlarına ve daha fazla eğitime, daha az eşitsizliğe doğrudan etki yapar.

İnançlı bir insan olan Immanuel Kant, “ahlâk felsefesi”nin “faydacılık karşıtlığı”nı Latince’de “Fiat justitia, pereatmundus” olarak belirtmişti:

– “Dünyanın yok olması pahasına olsa bile adalet yerine gelmeli.”

Yani adalet, yani HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ o ülkede EN YÜKSEK düzeyde tutulmalıdır.

Latince olarak “Fiat justitia ne pereat mundus” olarak söylenildiğinde

– “Adalet yerini bulsun, dünya yok olsun” gibi bir anlam ortaya çıkar ve “dünya yok olacak olsa bile adalet yerini bulmalıdır“, anlamına gelir.

Bunun temel anlamı “sağlıklı bir toplum” olsun ve hiç “kimseye” hiç bir nedenden dolayı “haksızlık, adaletsizlik yapılmamalı” ilkesinden kaynaklanmaktadır.

“Çağdaş hukuk” DEMOKRATİK ilkeleri içerdiği gibi yasalar karşısında ve yasaların önünde EŞİTLİK ilkesini de üstün tutmaktadır.

.   Herkesin eşit olması şu anlama gelir:

– Hiç kimseye, hiç bir gruba, hiç bir kitleye, hiç bir kesime devletin yasalarının önünde bir ayrılık tanınmamasıdır.

Bu temel anlayışın yanı sıra en önemli olan diğer bir ilke “YÖNETİCİ” konumunda bulunanların yapacakları tüm işlemlerin ve eylemlerin “BAĞIMSIZ YARGIYA AÇIK” olması gerektiğidir.

Tüm bu özelliklerin ve uygulamaların bir araya gelmesi ile “HUKUK DEVLETİ” modeli ortaya çıkar.

Bir devlette her bir tutumda ve işlemde yukarıdaki ilkelere uyuluyorsa, bu kurallara sadık kalınıyorsa o devlet ÇAĞDAŞ DEMOKRATİK BİR DEVLET olmuştur.

World Justice Projecttarafından dünyanın her ülkesinden akademisyen ve hukukçunun katılımıyla hazırlanan Rule of Law Index (Hukukun Üstünlüğü Endeksi) Türkiye’nin bu alanda ne kadar gerilerde olduğunu ortaya koymaktadır.

Yüz üzerinden verilen puan: 43.2

Bu durumun değişmesi ve bir hukuk devleti olarak Türkiye için ülkedeki her kesimin çok bilinçli olması ve bu yönde çalışması gerekmektedir.

Ne yazık ki rapora göre Türkiye genel olarak hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde ölçümlemeye dahil edilen 126 ülke arasında Mozambik ve Myanmar’ın arasında 109. sırada bulunuyor.

Hukukun Üstünlüğü denildiğinde “iktidar sahiplerinin gücünün ve hukuka karşı tavrının” nasıl olduğu da çok önemli bir kriterdir.

Bunun yeri de raporda Türkiye 126 ülke arasında 123. sıraya geriliyor.

Dünya ülkelerinin durumunun nasıl olduğunu görmek için internette o raporlara bakılmalıdır; siz de herkes gibi arayıp bu verileri bulabilirsiniz.

Bilgili ve bilinçli yurttaşların genelde bildiği ve birçok aydının da özellikle üzerinde durduğu bu konu bir ülkenin, bir devletin ileriye yönelik olarak var oluşunun da temelidir.

TERSİ bir durumise o ülkede kendilerine üstünlük ve ayrıcalık tanımak isteyen ve bu yönde çalışmalar yaparak hukukun üstünde olarak her yerde kendilerine çıkar sağlayanların olmasıdır.

Ülkenin tüm olanakları, ekonomik işler, ilişkiler kendi yandaşlarına, aile bireylerine, akrabalarına… öncelikli olarak sunulması durumunda hukukun üstünlüğü YOK sayılmış olmaktadır.

– Şeffaf bir ekonomi de bu yapılanmada zarar görür.

– Dikkat edilmediği durumlarda ise kara para ekonomide yer alır ve aklanır.

– Devlet adil bir vergi sistemi kuramaz.

Ekonomik çöküş ve ulusal paranın değer yitirmesi, işsizlik oranındaki artış, yer altı ve yer üstü doğal kaynakların korunulmaması, ticarette gerileme, tarımda üretim yetersizliği, siyasete ve kurumlara güvensizlik, toplumsal huzursuzluk v. b. olumsuzlukların temel nedeni her zaman için “hukuk devleti”nin gerçekleştirilmemesindendir.

Tüm bu nedenlerden dolayıdır ki sağlıklı ve huzurlu bir toplum için sahte ve yapay gündemlerle uğraşmak, zaman harcamak yerine herkesin kendi alanında “HUKUK DEVLETİ İSTEMİ”ni dile getirmesi ve çabalaması gerekir.

Politik anlamda bakıldığında ellerinde iktidar ve yönetme gücü olanların kendi durumlarından vaz geçmeyecekleri iyi bilinmelidir.

Muhalefet güçleri, aydınlar, bilinçli yurttaşlar tüm bu nedenlerden ve durumdan dolayıdır ki daha açık ve iradeli davranmalıdır.

Son yılların gittikçe artan sorunları ortada iken bir de depremin getirdiği büyük felaket ve yok oluşlar, yıkımlar, ölümler, yaralılar… ile Türkiye “tarihinin en zor” dönemine girmiştir.

Devletler en zor günlerinde her türlü iç güçlerle ve dengelerle ortak birleşme ve dayanışmalar yolu ile sorunlarına çözüm yolları arayabilirler.

İşte tam da bu dönemlerde tam bir gerçek hukuk devletine sahip olunduğunda her türlü yolsuzluk, hile, zarar, kötü yönetimler, rüşvet… saptanıp, ölçülebilir, kayıt altına alınabilir ve yargıya gidilebilir.

Yapılan yardımlar, gelen yardımlar, devletin ve kamunun destekleri de tümüyle ancak “açık ve adil” bir yönetimde doğru hedeflere ve kişilere yönlendirilir, halkın sorunlarına çözümler aranır

Tüm bunların üstüne bir de seçim dönemi geldiğinde ise baştan sona her türlü işlem, yöntem ve kayıtlar, ölçümler için yine adil ve açık çalışan bir devlet gerekir, burada en önemli olan hukukun üstünlüğü temel ilkesine uyulmasıdır.

Yok, hukuka uyulmaz da seçim hileleri yapılır, oylar çalınır ve sayımlarda adil olunmaz ise, yasalara uyulmaz ve partizanlıklar oluşur ise gerçekten koca bir ülke ve milyonlarca insan, seçmen hep boşuna uğraşmış olmaz mı?

Endişelenmek ve en iyisini istemek, “hukuka bağlı” olunmasını dilemek hepimizin hakkıdır.

Yine de en iyi dileklerimizi ortaya koymalı ve çağdaş uygarlık yolunda ilerlemesi gereken bir ülke istemeliyiz.

Sağlıklı ve aydınlık günlere kavuşmak dileklerimle…

Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 02.04.2023

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
    Tüm Yorumlar (1)
    • Yunus Uslu

      Gonen bey, yazdiklariniza katiliyorum. Keske soylediginiz raporun internet baglantisini koysaydiniz. Bizi bir konuda bize bilgilendirmenizi isteriz, eger vaktiniz olursa; Bir demokratik rejimde siyasi partilerin parti ici demokrasi anlayisi sifir ise, ve Bir demokraside muhalefet partilerinin yok denecek kadar zayif oldugu bir ulkede demokrasi saglikli olarak calisabilir mi? Gencligimiz dort parti lideri ile gecti. Iki sefer asker mudahale etti. Sonra olunceye kadar liderlik koltugunda oturdular. Hep demokrasi icin dogusuyoruz dediler. Durum gencler icin farklimi bugun? Bu gunun siyasi partileri gercek demokrasiye katki mi yapiyorlar yoksa demokrasinin calismasina engel mi oluyorlar? Selamlarimla,

      Yanıtla
      +0
      -0