NASIL BİR DEĞİŞİM
02.09.2023 12:11Türkiye'de yönetim biçimi büyük ölçüde değişti.
Cumhuriyetimizin kurumlarının, hanidiyse tamamı ve laiklik ilkesi, ülkeyi çeyrek asra yakındır yöneten siyasal İslam anlayışına göre değiştirildi.
Bu yönetime „Yorgun“ yaftası vuran aymazlar tanımsız bir yanılgıdadırlar.
Bu saptama yanlıştır.
Yönetimi elinde tutan ittifak laiklik ilkesini katı ve dışlayıcı bulduğunu söylüyor.
Yurdun en önemli ve gerçek sorunu da buradadır.
Laiklik; çağdaş, çoğulcu ve katılımcı demokrasinin olmazsa olmazıdır.
Laiklik olmadan demokrasiden sosyal devletten söz edilemez.
Laikliği eksik bırakmak demokrasiyi ve sosyal devleti kadük duruma düşürür.
Devletin, tüm kurumlarının, özellikle de eğitim kurumunun, toplumsal yaşamın dinsel bir anlayışla düzenlendiği ülkelerde laiklik de sosyal devlet de işlevsizdir.
Bu ilkeden ödün veren ülkenin yönü, ortaçağa dönük olarak değişir.
Yolu ve yönü şaşar o ülkenin.
Sözü buradan yeni bir değişim isteyen CHP'lilere getirelim.
Değişimciler; "Yeni kadrolar, yeni bir örgütlenme, kısaca yeni bir siyaset gerekiyor." diyorlar.
Sloganları Türkiye İçin Yeniden...
Onlara göre iktidar yorgun...
Halkın kutuplaşmalardan, başımızı döndüren siyasal çalkantılardan, ekonomik sıkıntılardan, pahalılıktan ve adaletsizlikten bıktığı görüşündeler.
Muhalefetin bu durum karşısında yetersiz kaldığını ileri sürüyorlar.
„Toplumun yenilenme, değişim ve dönüşüm arzusunun gerisinde kaldık. Milletimizi yorgun, ferini kaybetmiş, köhne ama köhneleştikçe daha da baskıcı hale gelen bu iktidara teslim ettik. “diyorlar.
Bu yanlışlarından dersler çıkararak ulusun değişim isteğini yaşama geçirecek bir siyaseti öngörüyorlar.
Taze, cesur, dönüştürücü bir anlayışla ülkeyi bu karanlık tünelden çıkaracak bir siyaset için değişim istiyorlar.
Çözümün yerelden ulusala, ulusaldan küresele doğru cesur ve yaratıcı çözümlerle olacağına inanıyorlar.
Çevre krizine karşı doğayı, yoksulluğa karşı kamucu politikaları, kutuplaşma yerine toplumsal kucaklaşmayı, tüm zenginliğiyle kültürel ve tarihi mirasa ayrım gözetmeksizin sahip çıkmayı, toplumla etkin bir iletişim içinde bir siyasetle yürütmeyi öneriyorlar.
Güvenilir ve sürdürülebilir bir ekonomi yaratarak, güçlü temelleri olan yaklaşımlarla ve toplumda gittikçe derinleşen gelir eşitsizliğine kalıcı çözümler üreten etkili sosyal politikaları, zaman yitirmeden, gerçekleştirmekten söz ediyorlar.
Hep beraber çalışmayı, üretmeyi, sosyal adalet ışığında, kaybedenleri ve ezilenleri önceleyen paylaşımcı bir anlayışı öngörüyorlar.
CHP’nin, kuruluş ilkeleri ışığında, emeği önceleyerek toplumun gerek örgütlü gerek örgütsüz kesimleriyle güçlü bağlar kurmasının önemini vurguluyorlar.
Kararlılık, tutarlılık, samimiyet, toplumla duygudaşlık kurma becerisi, toplumun derdini dert edinme duyarlılığı, toplumdaki farklı fikirleri bir bütünlük içinde bileştirme yeteneği, toplumsal sorunlar ve farklı pozisyonlara yönelik yüksek duyarlılık gerektiren, hesap veren, şeffaf, toplum tarafından izlenebilen, denetlenebilen, partisinin ilkelerine bağlı, partizanlık yapmayan, ülkesine, belediyesine ya da liderliğini yaptığı partiye kendi mülkü olarak bakmayan, toplumla imzaladığı mukavele uyarınca ona verilen yetkiyi belli bir süre kullanan, ona verilen misyonu yerine getiremediğinde ve toplumsal beklentilerin gerisinde kaldığında görevi bırakmayı bilen Güçlü Liderlik'ten söz ediyorlar.
Türkiye'nin bölgesel ve küresel lider olmasını sağlayacak demokratik bir liderliğe gereksinimini dile getiriyorlar.
Değişen Türkiye'de;
„Zengin deneyimlerinin ışığında kuracağız.
Cumhuriyetin kurucu değerlerini ciddiyetle idrak edeceğiz.
Onları günümüzün şartlarında, toplumsal mutabakatla yeniden yorumlayıp hevesle ve cesaretle Türkiye’nin yeni yolculuğunu inşa edeceğiz.
Bu yolculukta hayallerimizi ön kabullerle, ön yargılarla sınırlamayacağız.
Yenilikleri keşfeden kâşif bir Türkiye oluşturacağız.
Özgürce, hep beraber hayal edip geleceğimizi tasarlayacağız. “
diyorlar.
Diyorlar da; ne sol var bu söylediklerinin içinde ne sosyaldemokrasi...
Bu kavramları kullanmamaya önem veriyor, özen gösteriyorlar.
Cesaretten söz ederken bu kavramları kullanma cesaretleri yok...
Oysa bilmiyorlar ki; sol, yüreğin olduğu taraftır.
Yorumlar
Yazarın Diğer Yazıları
- TOPLUMSAL MUHALEFET23.09.2023
- NEDEN KEMALİSTİZ (2)19.09.2023
- İRTİCA ZİRVEDE TÜRKİYE NEREYE?11.09.2023 Tümünü Gör