MUTLAK GÜÇ YOZLAŞMIŞ İSE VE MEDDAHLIKLA HALLEDERİM DERSE

ABONE OL
22:42 - 18/02/2023 22:42
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın…

Şeyh Edebali

 

Yüzyıllar öncesinin tek cümlelik kıymet dolu öğretisi.

Hem derin bir nasihat hem üstün bir uyarı…

Çünkü devlet insan ve toplum için vardır. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın sözü en basit anlatımla, can ve mal güvenliği temel olmak kaydıyla, sosyal yaşamın tüm kurumları eğitim, sağlık, ulaşım, barınma v.s. nin yanında kültürel ve manevi tüm değerlerle insana kucak açmayı anlatır. Bunları sağlarken de olmazsa olmaz en önemli unsuru “Adalettir”.

Köklü devlet anlayışımız, bu noktadan tam tersi bir şekillenmeye bugünkü noktaya nasıl getirildi.

“İnsan ve toplum için devlet”, noktasından, “her şey devlet için feda edilmelidir” noktasına nasıl geldik ve sonuçta çaresizce tıkandık.

Deprem 10 ilimizi ve 15 milyon insanımızı değil, canelimizden hepimizi vurdu

Onbinlerce insanımızı uykusunda diri diri betona gömerken, çığlıkları, çaresizlikleri, gözyaşları, çöküp kaldığımız yerde kimsesizliğimizi tokat gibi suratımızın tam ortasına çarptı.

Tek tek, hepimiz günlerdir ekran başında, içimizi kanata, kanata empati yaptık, 85 milyon yurttaş orda olmayı, kuma dönen enkazdan aynı anda 85 milyon taşı kaldırıp canlarımızı kurtarmayı istedik…

Ruhumuzun o çürük binalar gibi nasıl çöktüğünü, dayanışmadan ortak kaderimizle baş edemeyeceğimizi, umudumuzun ancak birlikte olursak yeşereceğini toplum olarak gözyaşları içinde kalakaldığımız enkazın başında acı içinde öğrendik.

Gördük ki, birbirimize muhtacız.

Biz birbirimiz için can havliyle çabalarken, kendi aczini ve yokluğunu bize “Not alıyoruz şimdilik bunları” gözdağı ile öteletmeye çalışanlara rağmen yüreklerimize dokunduk.

Enkazın altında kalanımızda, enkazın başında olanımızda, uzaktan el uzatanımız, kanatlanıp koşanımızda “DEVLET NEREDE “, çığlığına günlerce yanıt alamamanın sahipsizliği ve ezikliğine rağmen canlarımız için tek yürek olmuşken gerçek enkazın altında devleti böylesi acze sokanların kaldığını çok iyi biliyorduk.

Bizim felaketimizde yanımızda yine biz vardık. Biz kendi kahramanlarımızla kendi acımızı dindirmeye, kendi yaramızı sarmaya çabalarken, canımızı, gücümüzü emanet ettiğimiz gözbebeğimiz kurumlarımız acil butonunun sesine değil, kibirli yöneticinin emrine mecbur bırakılmıştı.

“Mutlak güç tek kişinin tekelinde olmamalı, yoksa sonu felaket olur”, bunu tarih çok kez öğretmişken, bir kez daha acıyla deneyimledik.

Şehirlerimizi ehilsiz ellerde kontrolsüz betonlaştırdınız, kaderimizi coğrafyamız değil, siz belirlediniz diyen isyanlarımız, bize yıkılmış yuvalarımız, kaybettiğimiz sevdiklerimiz, sönen yaşam umudumuz olarak geri döndü.

Bu doğanın, ya da coğrafyamızın afeti değil, bu hayatımızı elinde tutan, bir türlü doymak bilmeyen siyasetlerinin yarattığı canilerin Afeti…

Coğrafyayı kaderi ve kaderi yazan Tanrı’yı sorumlu göstermek ise mutlak gücün yoz kurnazlığının marifeti.

Yerin altını üstüne getiren deprem miladımız bizim, değişim miladımız…

Son yıllarda ard arda gelen bir dizi sıkıntılı dönemlerin kırgınlığı henüz geçmemiş iken, bizi enkaza çeviren bu deprem; Susmuş aydınlarımızla öksüzlüğümüzü, umutları çalınan gençlerimizle kimsesizliğimizi, liyakatsızlaştırılan kurumlarımızla yalnızlığımızı, “Sizinle aynı gemideyiz “, diyenlerin gerçekte sırça saraylarında bizden çok uzakta olduklarını bize en ağır şekilde öğretti.

20 yıldır iyi paketlenmiş ama içi boşaltılmış bir hayatı bize hayat diye sunanların elinde kıyameti gördük. Hem birbirimiz için çoluk çocuk seferber olduk, ölmeyelim, yitmeyelim diye koştuk, emde “nasıl bu hale geldik “diye kavgaya tutuştuk…

Çünkü işi ehline değil, esnafa verdik.!

Tamda bu noktada değişmeliyiz. Ortak yaşamımıza umut olacak, bizimle dayanışacak, bizi anlayan bir değişime ihtiyacımız var. Çünkü bir toplumu ne enflasyon ne salgın hastalık ne deprem ne savaş yıkar.

Bir toplum ancak, umut ve inancı biterse, ruhu çökerse, yıkılır.

Toplumsal ruhumuz çok ağır bir darbe aldı ama yıkılmadı…

Bu kara günler geçecek ama biz inancımızı, umudumuzu diriltecek bir söz duymaya, bir değişim yaşamaya mecburuz.

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
    Tüm Yorumlar (2)
    • Ayfer

      Sevgılı Hülya ablacıgım ruhumuz o göcüklerin altinda kaldıgı bu günlerde ne guzel tesbitler yapmışsin aslinda söyleyemediklerımizi yada böluk pörcük söylediklerimizi ne güzel anlatmişsin teşekkür ediyorum.İyiki varsın

      Yanıtla
      +0
      -0
    • Halit yılmaz

      Eline sağlık

      Yanıtla
      +0
      -0