YÜZ KİTABI

ABONE OL
18:45 - 01/10/2020 18:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Herkes Yüz Kitabı’ndan (Facebook) bahsediyor, birçok kullanıcı tam olarak anlayarak faydalanmıyor. Kimisi sosyal medyayı kötü, belâ olarak algılıyor, ama çoğunluk küresel gelişmenin bir parçası olarak görüyor.

Televizyon izlemede hazır görüntüler izleyiciyi pasif etkiliyor. Ekran bağımlılığı yaşamında sorunları çözmeden, öğrenciler okul problemlerinden ekrana, sığınağa kaçıyor.
Mesajı bildirir bildirmez iletişime geçiliyor, anında ulaşılabiliyor. Bilinmesi gereken mesajın çok izleyici tarafından görülüyor olması, gizleme emniyete almayı öğrenmeden, dikkatli olma gerektiriyor. İnsan neşeli olduğunda, kendini iyi hissedince paylaşmak ihtiyacı duyuyor. Kötü niyetli, psikolojik rahatsızlığı olan insanlar arka perdede kendisini gizleyebiliyor. Özel hayatta verilen bilgileri kötüye kullanıyor. Hangi gün seyahate çıkacağı yazılınca hırsızlar ev sahibinin yokluğundan faydalanarak evini soyabiliyor.
Sakıncalarını düşünerek geç başladım, Gezi Olayları merakımı uyandırdı. Gençlerin neler düşündüğünü bilmek istedim. Böylece nesiller arasında kopukluk olmayacak, birbirimizden yeni bilgiler edinip zenginleşeceğiz.
YK’nı emekli öğretmen arkadaşlar için kısa cümlede olsa dershane gibi görüyorum. Bir öğretmen için sınırlama yoktur, her yer dershane herkes öğrenci olabilir. Öğrencisiz, yani işe alınmayan öğretmenler de bu sayfayı kullanarak az da olsa teselli olabilir.
Eş, dost, akraba ve komşular sağlık durumu ile ilgili iletiyi anında ulaştırabilir. Her şeyden önce kişiye, arkadaşa sanalda olsa yalnız olmadığı duygusunu veriyor. Bu anlamda sosyal medya demek doğrulanıyor. En çabuk yolda haberleşme, toplantıya davetiye anında ulaştırılıyor. İletişim hizmetiyle etkinliklere katılım artıyor.
Diktatörlükle, mutlak genel iradeyle idare edilen ülkelerde yöneticiler tarafından hoşlanılmıyor. Bazen kendilerini gülünç duruma düşürüyorlar. Artık dünyada hiç bir haber, yolsuzluk gizli kalmıyor, bir ülkede yerel basına sansür uygulansa bile.
Yazar ve gazeteciler makale ve haber metinlerini Yüz Kitabı’na yükleyebildikleri için daha çok okura ulaşıyor.
Bilhassa öğretmen ve dil bilimcileri yazı kurallarına dikkat etmeli. Bunun için klavyeyi iyi öğrenmek gerek.
Katılımcı özelini gizlemeyi öğrense bile çok sayıda insanın göreceğini göz önünde tutmalıdır.
Annette Schwindt Yüz Kitabı’nı bir gıda pazarına benzetiyor. Her şey açıkta, rengârenk, bu görüntüde her zaman alış veriş listesine bağlı kalamıyor insan.
 
Pazarda bir tanıdıkla karşılaşınca kısa bir görüşme yaparken yanınıza ilgi duyanlar yaklaşıp, dinliyor veya söze karışıyor. Bilgi, haber alış verişi, sorular cevap buluyor.
Herkes hazırcı değil, anında aktif yer alıyor. İlgi grupları açık, sayıları sınırsız.
Yüz Kitabı da alkol, televizyon gibi bağımlı yapabilir, aşırıya kaçmadan kullanılırsa faydalıdır. Kötü niyetlilere fırsat vermeden dayanışma sağlanır. Beğenme sözüne ben alışamadım, çünkü bu Amerikancadan alınma. Kendine iyi bak sözü gibi, süzgeçten geçirerek düşünmeden tıklamamalıdır.
Bu satırları yazarken aklıma bir fıkra geldi. Moderatör kadına boşandığı eşiyle nasıl ve nerede tanıştığını soruyor. Kadın tıklayarak diye cevap veriyor.
Adı Soyadı doğru vermeli ki bazı şeyleri kaçırmasın izleyiciler. Resmî yaşamda nasıl hareket ediyorsa birey kitabı öyle kullanmalı. Terbiye sınırları içinde, ama namus bekçisi olmadan.
Harvard Üniversitesi öğrencisi Mark Zuckerberg üç arkadaşı Dustin Moskovitz, Chris Hughes ve Eduardo Saverin ile birlikte 2004 yılında üniversite ders plânı yapmak amacıyla Yüz Kitabı’na başlıyor. Önce yalnız üniversite içinde öğrencilere ulaşılıyor. Bu gün dünyada 900 milyon kullanıcısı var, bütün kıtalara ulaşıyor, böyle hızlı iletişim olacağını bilmiyordu. Mark orta öğretim yaptığı okulda mobingle karşılaşıyor, dışlanıyor, çok üzülüyor. Okulunu terk etmek zorunda kalıyor, yeni gittiği okulda başarıyor. Ben kimim, neden ben sorularına cevap ararken zekâ derecesinin üstün olduğunu öğretmenleri tanıyor. Arkadaş ve hocalarının desteği sayesinde bu gün yeryüzünde milyonlarca kullanıcısı var.
Almanya büyük koalisyon sözleşmesinde önce yetenekli çocukları destekleme bölümünü aradım ve buldum. İlerletme, tamamlama dersleri yalnız zayıf öğrencilere değil, yetenekli çocukların yetişmesi de okul sistemine iyi girmeli. Üstün zekâlı öğrenciler desteklenmezse davranış bozukluğu olur, her gün okuldan şikâyet gelir.
İcat ve yeni buluşların önce Amerika’dan çıkması boşuna değil, bilim ve araştırmaya daha fazla bütçe ayrılıyor. Ticarette de kazancın büyük bir kısmı reklâma geri harcanıyor. Yani kazın geleceği yerden tavuk esirgenmiyor.
Almanca konuşulan toplumda 2008 yılında 100 milyon üyesi vardı. Ancak 2011 yılında kayıtları, bireyin özelini koruma kanunu yapıldı. Şu anda önümde duran Yüz Kitabı (facebook) kullanma kılavuzunda Türkiye’ye ait veriler yok. Türkçe kullanma kılavuzu henüz elde edemedim, var mı bilmiyorum.
Bu kitapta 13 bölüm var, bölümler birbirine bağlı, okuma kitabı değil, başucu kitabı. İngilizce terimler Almanca verilmiş. Bu nedenle anlaşılması kolay gibi görünüyor, ama gençlerin emekli insanlardan daha iyi anlayacağını tahmin ediyorum.
 
Bölümler giriş, ilk adım, özel hayatı gizleme, arkadaş edinme, konuşmaları başlama, giriş sayfasını kullanma, uygulama, yalnız arkadaşlarla iletişim, gruplar, sayfalar, mobil kullanış, yardım arama ve küçük leksiyon gibi içeriği oluşturuyor. Bu üçüncü yayın olduğuna göre kullanma kitabı çok satanlar listesine girmiş.
Kısacası Nazım Hikmet Ran erken ölmüş, yaşasaydı kim bilir ne insan manzaraları çıkarırdı.
Sevgili okurlarım, yeni yılda Yüz Kitabı’nı daha bilinçli kullanmanızı diliyorum. Ben de henüz yeni keşfedenlerdenim, öğrenmenin yaşı yoktur, diyorum. Bilhassa emekli öğretmenlere, söyleyecek sözü, yazacak yazısı olanlara teknolojiden korkmamalarını tavsiye ediyorum. Beni üye yapan Didim-Yeşilkent Çevre Derneği Başkanı İlknur Haşıloğlu Turan böyle söylemişti. Zahmet edip böyle bir kitap yazdığı için Annette Schwindt’e teşekkür ediyorum.
 
Hoşça Kalın!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.