YUNUS EMRE VE ANADOLU MÜSLÜMANLIĞI

ABONE OL
11:55 - 23/10/2020 11:55
3

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Yunus Emre’nin 1250-1320 yılları arasında, Porsuk Çayı’nın Sakarya’ya karıştığı Sarıköy’de yaşadığı söylenir. Anadolu’nun bir çok yerinde onun mezarı vardır. Halkımız onu öylesine benimsemiştir ki; çocuklarına, köylere onun adını vermiş, onun ağzından şiirler söylemiştir. Yunus deyince akan sular durur, hepimiz Yunus’un şiirlerinin büyüsüne kaptırırız kendimizi.

Yunus bir tasavvuf şairidir. Tasavvuf anlayışına göre; tarikata, Tanrı yoluna girenlerin, kitaplardan öğrendikleri bilgilerden sıyrılıp, doğrudan doğruya Tanrı’dan gelecek bilgiye açık olmaları gerekir. Tanrı’ya kitap bilgileri ile değil, Tanrı aşkı ile ulaşılır.

Yunus Emre, Taptuk Emre’nin tekkesine, kırk yıl odun taşıyarak hizmet etmiş, tekkeye odunun eğrisini bile sokmamıştır. Daha sonra şeyhinin düşüncelerini yaymak için gurbet ellere çıkmış, Anadolu’yu, Azerbeycan’ı, Kafkasya’yı, Şam’ı dolaşmıştır.
Taptuk’un tapusunda
Kul olduk kapısında
Yunus miskin çiğ idik
Piştik elhamdülilleh
Vardığımız illere
Şol safa gönüllere
Baba Taptuk manisin
Saçtuk elhamdülillah
Yunus Anadolu köylüsünün ağzından şöyle konuşur:
Acep dünyada varm’ola
Şöyle garip bencileyin
Bağrı yanık gözü yaşlı
Şöyle garip bencileyin
Yunus kaderine kafa tutan, zehiri bala çeviren insandır.
Ben yürürüm yana yana
Aşk boyadı beni kana
Ne usluyum ne divane
Gel gör beni aşk neyledi
Kâh eserim yeller gibi
Kâh tozarım yollar gibi
Kâh coşarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi
İnsanlardan istediği insanca bir sevgi ve işbirliğidir.
Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim, sevilelim
Dünya kimseye kalmaz
Bir gönüle girmeyi hacca gitmekten yeğ tutar:
Yunus Emre der hoca
Gerekse bin var hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir
Yunus’a göre günahların en büyüğü bir insana kötülük etmektir.
Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
İnsanın içindeki şeytan, asıl şeytan kindir, der Yunus.
Adımız miskindir bizim
Düşmanımız kindir bizim
Biz kimseye kin tutmayız
Kamu alem birdir bize
Yunus’a göre bütün din kitaplarının bir tek anlamı olabilir; o da insanı insanla barıştırmaktır. Kendimiz için istediğimizi başkası için de istemektir.
Sen sana ne sanırsan
Ayruğa da onu san
Dört kitabın manası
Budur eğer var ise

Yunus dindardır. Dinini, Tanrısını sordunuz mu Yunus’a aşk, der, dost der. İnsanın dışında değil, içinde bulur Tanrısını.
Bu tılsımı bağlayan
Türlü dilde söyleyen
Yere göğe sığmayan
Sığmış bu can içinde
Çok aradım özledim
Yeri gökü aradım
Çok aradım bulmadım
Buldum insan içinde
Yunus dünyayı bütün insanlarıyla benimser. Din, dil, renk ve inanç farkı gözetmez.
Dünya benim rızkımdır
Halkı benim halkımdır
Dünyaya doyamadan göçenlerin ardından şunları söyler:
Bu dünyada bir nesneye
Yanar içim göynür özüm
Yiğit iken ölenlere
Gök ekini biçmiş gibi
Yunus’un şiirleri haksızlığa ve sömürüye bir başkaldırıdır.
Şunlar ki çoktur malları
Gör nice oldu halleri
Sonucu bir gömlek giymiş
Anında yoktur yenleri
Yunus’un dervişliği şairliğinden ayrılmaz. Dervişliğin ana ilkesi kendini bilmek ve kendini yenmektir. Dervişlik daha sonraları dünyadan elini eteğini çekmiş, her kadere boyun eğmiş insanlara maledilmiştir.
Dervişlik dedikleri
Hırka ile taç değil
Gönlünü derviş eden
Hırkaya muhtaç değil
Yunus’a göre söz, kendini bilmenin sonucudur.
Sözünü bilen kişinin
Yüzünü ak ede bir söz
Sözü pişirip diyenin
İşini sağ ede bir söz

Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Balıla yağ ede bir söz
Yunus aşk der, dost der. O tepeden tırnağa aşıktır.
Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dünü günü
Bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni
Yunus bazen Tann’nın adaletinden şüphe eder; hem beni yaratırsın, hem yapacağımı da bilirsin, sonra da günahlarımı tartıp beni yakmak istersin, der.
Ben bana zulm eyledim ettim günah
Neyledim nettim sana ey Padişah
Kıl gibi köprü gerersin geç diye
Gel seni sen duzağımdan seç diye
Ya düşer ya dayanır ya uçar
Kıl gibi köprüden adem mi geçer
Kulların köprü yaparlar hayriçin
Hayr budur kim geçerler seyriçin

Yunus’un yaşadığı yıllarda Molla Kasım diye biri varmış. Molla’ya, Yunus’un şiirlerini yazılı olarak getirmişler. Başlamış okumaya. Her okuduğu şiiri dine, şeriata aykırı bularak yakıyormuş. Binlercesini yaktıktan sonra, kalanını da suya atmaya başlamış. Derken bir şiirinde durmuş:
Derviş Yunus bu sözü eğri büğrü söyleme
Seni sigaya çeken bir Molla Kasım gelir.
Molla Kasım bunu görür görmez Yunus’a boyun eğmiş ve yakmadığı, atmadığı şiirleri bir hazine gibi saklamış. Onun için şiirlerinden binlercesini göklerde melekler, binlercesini denizdeki balıklar, kalan binlercesini de insanlar söylermiş.
Yunus Emre hepimizin ortak değeridir. Anadilimiz Türkçe’yi yüceltmiştir. Bizi birliğe, dirliğe ve barışa çağırmıştır. Onun şiirleri softalığa; ülkemizi ortaçağ karanlığına sürüklemek isteyen çağdışı zihniyete, dinimizi siyasete ve ticarete alet etmeye kalkışanlara, Ilımlı İslam düşüncesini dayatanlara ve savunanlara, Almanya Müslümanlığını tezgâhlamaya çalışanlara karşı en büyük yanıttır.
O saf, içten, Tanrı ve insan aşkıyla dolu bir Anadolu Müslümanıdır. Asırlar öncesinden bize selam yollamaktadır:
Biz dünyadan gider olduk
Kalanlara selam olsun
Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsun
Selam olsun Yunus Emre’ye; barışa, dostluğa ve kardeşliğe…

Bahattin Gemici

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.