YOLCU YOLUNDA

ABONE OL
18:56 - 01/10/2020 18:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Yolcu yolunda gerek, yola çıkmadan önceki son hafta yolculuk hazırlığı ile geçiyor. Biz Didim’i yağmurlu karanlık bir günde terk ettik. Komşularımızı, sevdiğimiz insanları merak içinde geride bıraktık.

Radyoda, televizyonda sel uyarıları vardı. Güneşi tekrar dört gün sonra Romanya’da gördük, alıp Berlin’e getirdik.
Her şey kaybedince kıymeti biliniyor, güneşin gezegenimize faydaları tekrar önem kazanıyor. Bulgaristan’a girince gelişmiş Avrupa’yı geride bırakmış duygusu var. O kusursuz oto yolları, her adımda benzin istasyonları, restoranlar yok artık. Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye yaptığı ön yargılı tutumu gözler önüne seriliyor. Dereköy’ü terk ederken görevliler sanki anadilimden ayrıldığımın bilinci ile çok candan davranıyorlar. Geçmiş yıllarda sınırlarda çektiğimiz çileler tarih oldu. Avrupa Birliği sınırında iyi yetişmiş, çok dil bilen elemanlar var. Sanki benim pasaportumdan ayrılmak istemiyorlar. Her sayfasını inceleyerek bakıyorlar. Yoldaşımın pasaportunu açıp, bakmadan geri kapatıyorlar. Keşan’da Hotel Ürek’in sahibi Hasan Ürek, kızı Serap Hanım ve çalışanlarından gördüğümüz candan sıcacık ilgiyi şimdiden özlüyorum.
Yayalara sonsuz saygı Romanya’da başlıyor. Sighisoara’da ülkede bulunun peynir ve sucukların tadına bakıyoruz. Hotel Europa 2000’da Maria Filip bize bir Balkan ülkesinde konuksever, sıcak duygularını esirgemiyor. Otelde değil, bir dost ziyareti gibi. Doçent, dilbilimci Maria ile adeta bir tarih dersi yaşıyoruz. Bu küçük ve güzel şehirde alman azınlığı, Romanyalıları Osmanlılardan korumak için sınıra yerleştirilen Almanlara dayanıyor. Kitap tavsiyeleri ile yola devam ediyoruz. Demirperde kalkmadan önceki komünist diktatörlerden çok çeken halkta bir rahatlama var. Saatle su verilmiyor, her an suyu var. Hem de Karpatlardan gelen su çok güzel. Allah’ın verdiği içme suyu orada parayla alınmıyor.
Tüm Avrupa yolları yapılırken yirmi senedir çektiğimiz eziyetin karşılığını görüyoruz. Slovakya’da € olduğu için hesapta rahatlama var. Macaristan’dan itibaren kurallar işliyor. İnsanların yüz hatlarında duygu, sevecenlik hissedilmiyor. Hiç bir yerde çöp, plastik görülmüyor, park yerleri tertemiz, pırıl pırıl. Boş yer görülmüyor, her yer yemyeşil, bitki ve ormanla örtülü. Almanya’ya gelince kurallar ülkesi babavatana geldiğimiz belli oluyor. Tarlalar bile cetvelle çizilmiş gibi düzenli, herkes kendi işini yapıyor. Kimse diğerini uyarma zorunluğu hissine kapılmıyor.
Disiplin, denetleme kötüye kullanılmadan işlerse bundan bireyler faydalanıyor. İnsanın insana saygı göstermesini her an görüyorsunuz. Uygarlık bu olsa gerek, engelliler için yollar, tuvaletler belirgin bir hale geliyor.
Başka bir renkle ayrılmış bisiklet yolları, işgal edilmemiş kaldırımlar bir rahatlık veriyor. Şoförle birlikte yolcu olarak trafik kurallarına dikkat etmek zorunda kalmıyorum, böyle bir ülkede yaşadığım için kendimi şanslı hissediyorum.
Mutluluk kısa süren bir duygu, ne anlatabiliyoruz, ne de resmini çizebiliyoruz, ama şanslı olan bir insanı anlatabiliriz. Gerçek şanslı insanları sıralayalım:
iltergh-24-10-a.jpg
 
Gelişmiş bir ülkede yaşamak, coğrafya insanın kaderini çiziyor, diyebiliriz.
Sevdiği, isteyerek yaptığı bir işi olursa.
Güçlü yanını gerektiği an kullanabilme, kendini tanıyabilme.
Zorda kalınca bir dayanağın varsa, şanslısın demektir.
Sevdiğin birisi senden haber alamayınca seni ziyaret ediyorsa.
Güzel manzaralı, şiir gibi bir doğa içinde olmak.
Önemli görevleri üstlenmek için cesaret sahibi olursa.
Kimseye yük olmadan, kendi işini kendisi görebiliyorsa. Kuvvetin kalmayınca, seni taşıyacak bir dostun olması.
Hürriyetini gere gere Ege rüzgârında yaşayabilmek.
Herkesin görmediğini görebilirse. Hem iyi, hem kötü günü birlikte yaşayacak bir insan yakınında ise.
Dünyanın güzelliklerini başka bir açıdan izleyebilme.
Sana sadık bir dost yanında ise.
Sıcacık sarılıp, sevgini gösterebileceğin insanlar yakınındaysa, şanslı sayılırsın.
İşte yolculuk esnasında otoyolları düzenli olan kurallar ülkesinde ancak böyle düşüncelere dalabiliyor insan…
Hem Türkiye’nin, hem Almanya’nın iyi taraflarını yaşama şansımızı kullanırken, hatalarını düzeltmeye çalışarak, vatandaşlık görevimizi yerine getirmeliyiz, diye düşünüyorum.
Düşüncelerimi sevgili okurlarımla paylaştığım için ben daha da şanslıyım.
Hoşça kalın!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 
 
Not:
Bu yazıyı bitirdikten sonra çok sayıda askerimizin terörde ölüm haberini duydum. Şehirlerimize rahmet, yetmiş milyon yaralı insanımıza şifalar diliyorum.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.