YETENEKSİZLERİN YÖNETTİĞİ ÜLKE!

ABONE OL
19:02 - 01/10/2020 19:02
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Çuval çuval darbe (!) planları arasında memleketin gerçek gündemi sürekli güme gidiyor.

Hükümet öyle bir sıkboğaz ediliyor ki, artık ne vaatler hatırlanıyor, ne de o koltukta oturma sebebi!

Hatırlarsınız, “Haydi bismillah” deyip, milli görüş gömleğini üzerinden sıyırdıktan sonra yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklara karşı sefere çıkmıştı.

Geride bırakılan sekiz yılda kimilerinin yoksulluktan kurtulduğu doğru.

Bilgi, birikim, Liyakat, ehliyet ve adalete bakılmadan kimilerinin devlet kadrolarında jet hızıyla yükselmesi de öyle.

Devlet küçülüyor, kadrolar şişiyor. Yolsuzluk iddiaları artıyor. Söz konusu darbe olunca ‘pehlivan tefrikası’ gibi bilgi sızıyor, iş fenere uzayınca kimsenin ağzını bıçak açmıyor.

Yasaklar için de tersine bir çalışma var. Yalakalık, alkış tutma, övgü dizme serbest, doğruyu yazma, vicdana çağırma, ezber bozma yasak.

Ne diyorsa, o. Gerisi fitne çıkarma, çomak sokma, kafa karıştırma.

Bakın; Türkiye, darbe planlarıyla yatıyor, suikast planlarıyla kalkıyor. Toplum, darbe, plan, suikast, ıslak imza, intihar, kozmik, vesayet, sivil faşizm gibi kavramlardan artık bıktı. Hükümet yetkilileri her darbe planı, ses kaydı ve suikast iddiasının ardından ilgililerle görüşme yapıyor ve ardından gereğini yapacak yerde hiçbir şey olmamış gibi bir davranış içine giriyor. İşin aslını bilmiyoruz. Ancak ortada bir asimetrik psikolojik savaş var. AKP’liler bütün bu iddia, itham ve isnatlara bir son verecek yerde olan bitenden yalnızca yakınıyor. Hiçbir demokrasi bu tür iddiaları sessizliğe terk edemez. AKP iktidarının yaptığı gibi konuyu “yargıya havale ettik, sonucunu bekliyoruz” diyemez. Bu konuda siyaset, yapacaklarını yapmak zorundadır. İktidar, üstüne düşeni yapmıyor.

AKP’nin Darbe planları karşısındaki tutumu açık. Birincisi ortaya atılan iddialar gerçek değildir, bu nedenle iktidar yetkililerinin de yapacak bir şeyleri yoktur. İkincisi iddialar gerçektir ama iktidar iddiaların gereğini yerine getirmek yerine bunları kullanarak siyasi rant sağlamayı uygun görüyor. Üçüncüsü de her iki şık da bütünüyle ihtimal dışı değildir. Doğru olan iddialar vardır, doğru olmayan iddialar vardır, abartılar yüzünden gerçeklere ulaşmakta taraflar sıkıntı çekmektedir. Bu nedenle konu yargıya havale edilmiş, sonuç beklenmektedir.

Bütün bu planların amacı, her anlamda TSK’nın itibarını sarsmaktır. Bu tür planlar varsa ve kim yapmış olursa olsun, sonuçta bunların TSK’nın halk nezdindeki prestijineTSK sürekli açıklama ve savunma yapmak zorunda kalıyor. İşin özü, söylentiler TSK’yı yıpratırken iktidarı da güçlendiriyor. İktidar yandaşı medya, bu olayları bahane ederek sürekli olarak TSK aleyhinde yayın yapıyor. TSK’yı adeta bir suç örgütü gibi kamuoyuna sunma gayreti içinde görünüyor. darbe vurduğu açıktır. Ortaya atılan her iddia, sonuçta TSK’yı yıpratıyor. İktidar ise bu durumdan siyasi kazanç sağlıyor.

Suikast iddialarıyla ilgili olarak Seferberlik Tetkik Dairesi bir ay boyunca didik didik arandı. Bu durumu demokrasinin zaferi olarak ilan edenler oldu. Bu aramanın sonucundan kamuoyunu yetkililer yeterince bilgilendirmedi. Yalnızca Genelkurmay yetkilileri, yapılan araştırmanın sonucunda sözü edilen dairenin temiz çıktığını ilan ettiler. İktidar kanadından bu konuda hiçbir ses çıkmadı. Bilgi kirliliği, belirsizlik ve söylentilerin TSK’yı şaibe altında bırakmasının birileri tarafından uygun görüldüğü anlaşılıyor.

Onların dilinden anlayan, ne yaptıklarını, nereye gittiklerini görebilen geçmişteki yol arkadaşlarına kulak vermek gerekir..

Unutulmasın ki; Şimdiki yeni yetmeler, Türkiye’deki faşizmi ‘demokratikleşme’ diye bize sunanlar, bizi kandırmaya çalışanlar orduya karşı, yargıya karşıdır. Dünyanın hangi ulus devletinde ordu yok? İngiltere’nin, Fransa’nın, ABD’nin ordusu mu yok mu? Ordusuz bir devlet olur mu, var mı böyle bir şey? Ama bunların niyeti başka!.Sivil darbe süreci sürüyor!

AKP ile YARGI ve TSK arasında ciddi bir kurumsal çatışma da yaşanıyor. Kurumlar birilerinin iktidar oyununa alet ediliyor. Bu çatışma ülkeye çok büyük zarar veriyor.

Demek ki, bu iktidarın icraatlarını okumada halk kesimi aciz kalıyor.

O halde, çare ne? Halkın bilinçlendirilmesi ve duyarlı kesimlerin birlikteliğinin sağlanması!

GüNüN SöZü: Gönlünden geçen gerçekleşmeyebilir, gerçekçi düşün..

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.