YANLIŞILARDAN DERS ALMAK ERDEMDİR

ABONE OL
11:49 - 23/10/2020 11:49
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

YANLIŞILARDAN DERS ALMAK ERDEMDİR

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, 19.8 2016 da basında geniş yankı bulan açıklamasında: “Başımıza gelen birçok şey Suriye politikası sonucudur. Başkaları da öyle, ama biz de geçerli bir politika ortaya koyamadık” diyor. Türkiye siyasetinde yanlış yapıldığını kabul etmek ve gerektiğinde ülkeye büyük zararlar veren politikanın sorumlularının istifa etmeleri kültürü, ne yazık ki henüz son derece ender rastlanan bir siyasi tavırdır. Sayın Kurtulmuş çok önemli ve doğru bir gerçeği, bir cümlede özetliyor.

Suriye Devlet Başkanı Esad’a karşı, tamamen dış güdümlü ve destekli ayaklanmalar Mart-Nisan 2011’de başladı. Aralık 2011 de Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile Berlin Elçiliğinde verilen yemekte yan yana oturmuştuk. Türkiye’nin hiç bir haklı gerekçesi olmaksızın, çok iyi ilişkileri olan Esad’a karşı neden tavır aldığını sordum. Esad’ı ülkeyi demokrasiye açması konusunda kendisinin ve başbakan Erdoğan’ın defalarca uyardığını, ancak Esad’ın bu uyarılara aldırmadığını açıkladı. Bende kendisine, Türkiye’nin hangi hakla bir başka ülkenin içişlerine, hem de isyancı gurupları destekleyerek, karışma yetkisini kendinde gördüğünü, bunun son derece yanlış bir politika olduğunu, bir başka ülkenin Türkiye’ye karşı benzer bir politika izlemesini Türkiye’nin de kabul edemeyeceğini anlatmaya çalıştım. Davutoğlu, ABD güdümlü olduğu artık son derece açık olan bu yanlış Suriye politikasını sürdüre geldi. Başbakan olarak kalsaydı, asla kabul edilemez ve Türkiye’nin ulusal çıkarlarıyla çelişen bu politikasını kanımca sürdürecekti.

ABD ve İsrail`in, Suriye’yi mezhep ve etnik ayrılıkçı politikalarla bölerek burada bir Kürt devleti kurmak istediklerini, nihayet AKP yetkilileri ve yandaş medyada anlamışa benziyor. Ne yazık ki Erdoğan, Davutoğlu ve AKP hükümetleri tarafından izlenen ve Türkiye’nin ulusal çıkarlarına tamamen zıt bu politikalarla, Türkiye çok büyük sorunların içine itilmiştir.

SURİYE’DE BEŞAR ESAD GERÇEĞİNİN KABUL EDİLMESİ ZORUNLULUKTUR

Bu konuda Başbakan ve hükümetin politikası henüz tam olarak açıklık kazanmadı. Başbakan Yıldırım, “geçiş sürecinde Esad ile konuşulabileceğini ancak Suriye’nin geleceğinde Esad’ın yeri olmadığını” dış basın davetlilerine açıklıyor. Davutoğlu’na yıllar önce söylediğimi tekrarlıyorum. Hangi hakla biz bir başka ülkenin içişlerine, yani yönetimde kimin olup olmayacağına karar verme ve hatta söz söyleme hakkını kendimizde görüyoruz. Bu politik anlayış kesinlikle yanlıştır ve Türkiye’yi nasıl bir çıkmazın içine sürüklediği günümüzde fazlasıyla kanıtlanmıştır.

Suriye’de etnik ve mezhebe dayalı dıştan yapılan kışkırtmalar ve paralı askerlere yapılan yoğun silah desteğiyle,  Esad yönetimi düşürülmeye çalışıldı. Esad hükümeti, emperyalist emelleri içeren bu dış destekli savaşçılara karşı ülkesini kahramanca savundu.

Dış politikada Türkiye yeniden Atatürk’ün rotasını belirlediği ve doğruluğu iyiden iyiye kanıtlanan “Yurtta Barış, Dünya’da Barış” çizgisine, hiçbir ülkenin içişlerine karışmama ve tüm komşu ülkelerle iyi geçinme politikasına dönmelidir. Dış politikanın, devlet politikası olarak ulusal çıkar eksenli olması, sürekliliği ve tüm ülkeler tarafından güvenilirliği gerektirir. Sayın Cumhurbaşkanını ve Başbakanı, Türkiye’nin bu geleneksel dış politikasını kararlılıkla izlemeye çağırıyorum.

BÖLGEDE TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜN KORUNMASI VE TERÖRE KARŞI BİRLİKTE MÜCADELE

Türkiye’nin önünde artık geciktirmeden uygulamaya koyması gereken seçenek vardır. Türkiye, Rusya, İran, Irak ve Suriye ile ülkelerin toprak bütünlüğünün korunması ve her türlü terör örgütlerine karşı birlikte savaşılması seçeneği. Bu ülkelerin hepsi, toprak bütünlüklerinin korunması ve teröre karşı birlikte mücadele edilmesinin gerektiğini belirtmektedirler. Özellikle Türkiye, Irak ve Suriye yıllardır yoğun bir terörle karşı karşıyadırlar. Bu ortak çıkarlar, bu yaşamsal konularda birlikte çalışılmasını zorunlu kılmaktadır.

Kuşkusuz böyle bir politikaya başta ABD, İsrail ve bazı Avrupa Birliği ülkeleri tarafından sıcak bakılmayacağı bilinmektedir. Çünkü böylece Ortadoğu’da, bu ülkelerin öteden beri amaçladıkları kendi güdümlerinde yaşama şansı bulabilecek olan bir Kürt Devleti projesi engellenmiş olacaktır.

ABD başkan yardımcısı Biden Türkiye ziyaretinde, her zamanki gibi Türkiye için önemli müttefik ve dost ülke söylemlerinde bulundu. Ancak Türk halkının, kendi aklıyla böyle alayvari açıklamalarla dalga geçilmesine tahammülü kalmamıştır. Hem müttefik ve hem dost ülke olacaksınız, ama arkadan on yıllardır Türkiye’ye karşı savaşan, on-binlerce insanın ölümü ve ülkenin çok büyük ekonomik zarara uğramasına neden olan terör örgütlerine destek olacaksınız. Kâğıt üzerinde PKK ABD’de ve AB ülkelerinde terör örgütleri listesinde yer alacak, ama PKK’nın Suriye kanadı PYD’yi tam anlamıyla koruma altına alacaksınız ve destekleyeceksiniz.

Türk halkı artık bu ikiyüzlü ve iğrenç politikaları görmektedir.  ABD’nin Türk halkı gözündeki itibari ve güvenilirliği, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında en alta vurmuş durumdadır. Türk halkının çoğunluğu on yıl kadar önce AB üyeliğini savunurken, AB tarafından da Türkiye’ye karşı izlenen ikiyüzlü politikalar sonucu, bu eğilim son yıllarda aşağılara inmiştir.

Türkiye, komşu ülkelerle yapacağı sıkı işbirliğiyle, kendisiyle alay edercesine aptalca politikalar izleyen ülkelere, bu yoldan gereken dersi en iyi biçimde verilmiş olacaktır.  Türkiye kendine özgüvenle, komşularıyla samimi ve yeniden güven sağlayan politika izleyerek, emperyalizm tarafından karşısına çıkartılan engelleri kısa sürede aşabilecektir.

Gaziantep’te ve Cizre` de, halkımıza karşı yapılan hunharca ve alçakça saldırıyı şiddetle kınar, Türk halkına başsağlığı dilerim.

Prof. Dr. Hakki Keskin

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.