YALAN, ELEŞTİRİ, TENKİD, DEDİKODU GIYBET!

ABONE OL
18:58 - 01/10/2020 18:58
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Toplum ciddi bir zihinsel travma yaşıyor.
Öylesine ki; hemen herkes; Dini değerleri alaya aldığı veya istismar ettiği için gıybet değil, tersine tenkid edildiğini unutarak kendisinin dedikodusunun yapıldığı gibi yanlış bir izlenime kapılıyor. Oysa eleştiri ve gıybet ayrı ayrı şeylerdir. İslam’da; İnsanın haklı konularda eleştirmesi ve gerçeğe davet etmesi bir hak olduğu gibi, aynı zamanda bir ödevdir.

Gıybet bir insanın kişiliğini hedeflerken, haklı eleştiri ise insanın eylemlerine, sözlerine veya ortaya koyduğu ürün ve hizmetlere yöneliktir. Bizim tenkidimiz de bu tür köşe yazılarınadır.

Gıybet, gizlice yapılmış bir işi açığa çıkarmaya, gizlenen bir ayıbı ifşa etmeye yönelikken, eleştiri ise açıktan yapılan yanlış iş ve eylemlere yöneliktir.

Gıybet onarıcı değil yıkıcı ve ifsat edici bir özellik taşırken, eleştiri ise yapıcı olup doğru bilgi, tutum ve davranışa yönlendirme amacı taşır. Zira haklı tenkidin maksadı, kişiyi bir yanlıştan uzak tutarak onu korumaktır.

Gıybet edildiğinde yapılan bir yanlış o kişiye yapıştırılıp/yakıştırılırken, eleştiri de ise o işi ya da sözleri söyleyen kimseye bunu yakıştıramama, ama işin doğrusunu da ortaya koyma tavrı vardır.

Nitekim yapılan yanlışlıklar ve hatalar her zaman evrensel ilkelere ve ciddî delillerle göre ortaya konulmalıdır. Zira haklı tenkidden sonra tutarlı ve objektif teklifler ve öneriler sıralanmalıdır. Böylece bütün bunlar kamuoyunun bilgisine sunulmalı ve bu konuda takdir yetkisi insanlara bırakılarak tercihlerini doğru yapmaları beklenmelidir.

Yani; TV kanallarından ya da internet sitelerindeki köşelerinden insanlara dinî konuları anlatan ya da dini konularda köşe yazıları kaleme alan kimselerin hatalarına ve yanlışlarına dikkat çekmek, bunları gıybet etmek değildir. Tam tersine hem o şahısları hem de onları dinleyen ve okuyan tüm bireyleri uyarmak ve işin doğrusunu o kimselere göstermektir.

Dünyadaki tüm mezarlıkları gezin üzerinde; Bu mezarda, yalan söylediği için ölen biri yatıyor diye yazan bir mezar taşı bulamazsınız!..

Bugün için yaşam tarzı haline gelmiş maddeci yaklaşıma tıpatıp uyan bir benzetmedir bu.
İşini hallet de nasıl halledersen hallet, veya kazan da nasıl kazanırsan kazan, ya da yolunu bul parayı kap gerisine boş ver, anlayışları bugün için çok sayıda taraftar bulabilmektedir.

Fakat doğru olan bu mudur? Yalan söyleme konusunda İslamiyet ne emretmektedir? Dürüst toplumlar yalan söylemeye nasıl bakmaktadırlar? Özellikle toplumu yönetenlerin yalan söylemeleri nasıl karşılanmaktadır?

-Ey İman edenler! Allahtan korkun ve doğru söz söyleyin. (Kuar’an: Ahzab 70)
-Yalan sözlerden kaçının. (Kuar’an: Hac 30)
-Yalan kötülüğe, kötülük cehenneme götürür. İnsan yalancılık yapa yapa nihayet Allah katında yalancılardan yazılır. (Hadis)

Yalan; Gerçeğin karşıtı, kişinin doğruluktan ve dürüstlükten ayrılması, olmayan bir şeyin olmuş gibi gösterilmesi demektir.

Yalan söyleyen dolayısıyla hile yapan birinin onur ve saygınlığı zedelenir. Böyle bir insanın çevresiyle barışık, sağlıklı ve özgüven içerisinde yaşaması mümkün değildir. Sürekli yalan söyleyen ve insanları aldatan kişinin toplumda saygın bir yerinin olması düşünülemez…

Dedikodu, magazin, iddia ve iftiralardan oluşan gayri ciddi konuşan ve yazanlar, yaşanan gelişmelerle ilgili samimi ve dürüst değerlendirme yapamaz, faydalı olamazlar..

Onur, utanma, ar, hayadan uzak, gururlu olarak insanı ve toplumu, devlet yönetimini ahlakı erozyona uğratırsanız, bu yıkım ve kaosun nerede duracağı ve ne kadar zarar vereceğini kestiremezsiniz.

Akıllı, bilge kişilerin yaptığı bilgilendirme ve aydınlatma görevidir. Kendi bakış açılarını ve değerlendirmelerini sunarlar ve bu değerlendirmeler, belirli bir zamanda neler gördükleri ve neler hissettikleriyle alakalı olabilir ve olaylar geliştikçe onların bu yargıları da gelişir.

Uyarmak ve uyandırmak bilinçli birikimli sorumlu her insanı, insan yapan temel değerdir.

Günün Sözü: Yalan söyleyen ve insanları kandıran birinin, yöneticiliği felakettir..

Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.