YA, TERSİ OLSAYDI?

ABONE OL
18:59 - 01/10/2020 18:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

11 Aralık gecesi İstanbul Fatih’te yeni evli çift kurşunlanarak öldürüldü. Çiçeği burnunda âşıklardan Zekeriya Müslüman’dı, Sonay ise Hıristiyan. Evliliği kızın ailesi onaylamamıştı. Kızın ağabeyinin kilisede nikâh kıyılması isteği gelin ve damat tarafından reddedilmişti. İşte, bu nedenle canlarına kıyılmıştı yüreği sevgi dolu gencecik iki insanın. İki kurşun, mutluluk hayalleriyle çarpan iki yüreği sonsuza dek durdurmuştu.

Aşk odunun yakıp tutuşturarak bileştirdiği iki yürek, dinsel tutuculuğun inadına yenik düştü. İki damla kan olup toprağın bağrında çiçek oldu sonsuza dek.

İkinci olay Mersin’de, bir barda türkü söyleyen Sarp Öztürk’ten. Müşterilerden biri Kürtçe şarkı söylemesini ister. Sahnedeki türkücü, Kürtçe bilmediği için bu isteği yerine getiremez. Bu yanıt, Sarp’ı alıp götürür aramızdan. Elinde bağlaması, dilinde türkülerinden başka gücü olmayan Sarp bir daha sahnelerde olmamak üzere uçar gider sonsuzluğa.

Sarp’ın kanı, ekmeğini kazandığı sahneye akarken ezgileri ise dinleyenlerin kulaklarında bir anı olarak kaldı. Toplumu dil, kültür, etnik köken tartışmalarıyla sürekli geren, ayrıştıran, çatıştıran siyasilerimize Sarp’ın çocuğunun, eşinin ve yakınlarının gözyaşını dindirmek için “Ne yaptınız?” diye sormak hakkımız değil mi?

21 Aralık gecesi Pınar Karşıyaka basketbol takımı, Kıbrıs Rum kesiminde Apoel takımıyla yaptığı maç sonrası ortalık cehenneme döndü. Oyuncularımız ve teknik heyet, canlarını zor kurtardı. Bu, spor sahalarında gördüğümüz holiganizme benzemiyordu. Irkçılık, intikam kokan bir şiddet vardı orada. Türkiye’ye, Atatürk’e yönelik hakaret cümleleriyle saldırıyordu yüzleri maskeli sözde sporseverler. Güvenlik güçleri ortalıkta görünmüyordu. Oyuncularımızdan Burak bir Rum polisinin sözlerini şöyle aktarıyor: “Bugün sizi burada koruyorum yarın ailemin, kapımın önüne gelecekler ve neden sizi koruduğumu bana soracaklar, bunun hesabını vermek zorundayım.” Bu ilk değil, daha önce de bu tarz olaylar çok oldu komşuda.

Bir diğer olay da İstanbul’un Başakşehir İlçesi’nin Şahintepe Mahallesi’nden. 26 Aralık gecesi yüzleri kar maskeli yaklaşık yüz kişi cem evine taşlarla saldırdı. Üç yurttaşımız yaralandı. Cem evindeki Türk bayrağının indirilmesini istemiş bölücü örgüt yandaşları. Ülkemizde birden çok bayrak isteyen bölücüler, ay yıldızımıza tahammül edemiyor. Provokasyon kokan bu tür eylemlere dikkat!

Ya, yukarıda anlattığım olayların tersi olsaydı, ne olurdu? Anlı şanlı basınımızın çokbilmiş kalemleri, gazetelerinde neler yazar; sözde aydınlarımız nasıl yorumlar yaparlardı ekranlarda? Bütün bu olayları Cumhuriyet’imizin kuruluş felsefesine bağlar, oradan da yeni Ergenekoncular yaratırlardı. Demek ki Allah korumuş bizi!

Son yıllarda küresel desteklerle toplumumuz, keskin bir eleştiri bombardımanına tutulmakta… Her kötülüğe, olumsuzluğa değerlerimiz ve devlet biçimimiz neden olarak gösterilerek haksız eleştiriler yapılmakta. Tarih boyunca meydana gelen tüm anlaşmazlıkların, olayların suçlusu hep biz gösterildik. Topraklarımız üzerinde boy atan bin bir renkteki kültürel çeşitliliği yok etmek, parçalamak için birileri elinden geleni ardına koymuyor, her fırsat değerlendiriliyor. Çoğu zaman pireler, ustalıkla deve yapılıyor.

Bu olayların mağdurları, bir masumiyet edebiyatı yaratarak siyasal çıkar peşinde değiller. Kimsenin aklına sinekten yağ çıkarmak gelmiyor.

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.