YA TECAVÜZ ÇOCUĞU OLSAYDIM?!

ABONE OL
18:52 - 01/10/2020 18:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Beynim acıyana kadar düşündüm…
Ben bir tecavüz çocuğu olsaydım ya da çocuğum, uğradığım tecavüzün sonucu olsa ne hissederdim. Pek çok duyguda gidip geldim defalarca lakin hiçbirinde karar kılıp duramadım.
Nasrettin Hocaya, daha bir hak verdim, ancak yerinde olunduğunda bilinebilirdi, yerinde olmadıkça hissedilemezdi ve ”Biz bakarız, siz doğurun” diyen Bakanın aslında bir tecavüz çocuğu olması gerekir ya da tecavüz sonucu doğurması gerekirdi böylesi bir konuda beyanda bulunabilmesi için.
Ne hissederdim sorusuna yanıt bulma çabalarım sonucunda yıllar öncesine gittim…
Bırakıp normal liseye devam ettiğim, İlk öğretmen okulundaki ilk günlerim, öğretmenlerimiz tanımaya çalışıyor bizleri. İçlerinden biri, babalarımızı sormakla başladı derse, mesleklerini soruyordu, ne işine yarayacaksa. Kapı girişindeki en ön sırada duvar tarafında oturuyorum, cam önünden başladı, en son da sıra bana geldi. Herkes kalktı şu işi yapıyor diye tek tek söyledi. Babam yeni ölmüş, acım çok taze, annem ve kardeşimden ilk kez ayrılmışım, çok da özlemişim, sınıfta da herkesin babası sağ…
Büyük hataymış gibi, hatta ayıpmış gibi, suçlu gibi karmaşık ve tuhaf bir duygu sardı içimi. Her söyleyenle biraz daha doldum, biraz daha hissettim babamın yokluğunu, her birinin söyleminde, sanki biraz daha öldü babam…
Sıra bana geldiğinde, zorlukla kalktım ayağa, ağlamamak için zor tutuyordum kendimi ama gözlerim dolmuştu ve zorlukla çıktı sözcükler ağzımdan, yokluğunu öylesine yoğun hissetmişim demek ki ve biraz da içimden taşan isyanla ve çocukça düşüncesizlikle boş bulunup, ”Babam yok benim.” diyebildim ağlamaklı. ”Sen piç misin?” diye karşılık verdi öğretmen ve ilave etti: Piçlerin babası olmaz. Bütün sınıf da gülmeye başladı bu sözü üzerine. ”Öldü” diyebildim ve ağlayarak çıktım sınıftan, otur yerine diye bağırmasına aldırmaksızın.
O gün derslere de giremedim, çok utanmıştım arkadaşlarımdan, küçük düşmüş, ayrıca da, ya gerçekten beni piç zannederlerse diye endişelenmiştim. Babam ise her saniye bir kez daha ve daha fazla ölmekteydi!..
Bahçenin kuytu bir yerinde, hıçkıra hıçkıra ağlar görünce de, Edebiyat Öğretmenim gelip sakinleştirmiş, teselli etmişti beni…
Şimdi düşünüyorum da, ya gerçekten öyle olsaydı, ben veya bir başka çocuk, gerçekten babasının kim olduğunu bile bilmez bir durumu olsaydı, düşünebiliyor musunuz bu öğretmen demeye bin şahit gerekir, densiz ve terbiyesiz adamın bu lafıyla ne hale gelinirdi?!
Öyle olmadığı halde, bu denli utandığıma göre, bu denli acıdığına göre içim, yıllarca içimden çıkmadığına göre, kim bilir öylesi bir durumda!..
Düşünmek bile istemiyorum…

Perihan Reyhan Alkan

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.