YA BİAT EDERSİN YA DA BERTARAF EDİLİRSİN!

ABONE OL
19:01 - 01/10/2020 19:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Danıştay’ın yargı kararını beğenmeyen Başbakan; ‘’Efendi! Sen karar veremezsin, ona ulemalar karar verir !” diyerek kafasındaki devlet tanımını bütün dünyaya duyurmuştu.

Ardından, şeriat tutkunu, üstelik hukuk okumuş cemaat müridi, Danıştay’a elini kolunu sallayarak girerek Danıştay daire başkanını katletti.

Yargılandı hüküm giydi. Devreye Atlantik ötesi girdi.

Şimdi bu katil için, özel seçili F Tipi özel savcılar ve hâkimlerce yargılama dümeniyle akli denge bozukluğundan salıverilmenin senaryosu yazılmakta.

Artık Türkiye’de Cemaat-ABD ortaklığında Büyük Ortadoğu Projesi hızla uygulamaya konulmuştur.

Önce medya hedef alındı.
Halkın yansız haber alma kaynakları tek elde toplanmaya başlandı.

Birkaç gazete dışında basın; holding medyası ile din devleti hedefleyen tarikatçıların elindeydi.

Holding Medyası, holdinglerin çıkarlarını amaç edinirken, iktidarın demokrasi anlayışıyla paralellik çiziyordu.

Star Gazetesi, Sabah Gazetesi, ATV, Kanaltürk, CNN Türk, Cemaat ve yandaşların eline geçti. Devlet Televizyonu TRT’nin başına getirilen İmam eliyle, o özerk televizyon Tayyip Recep Televizyonu şekline getirildi. Biat etmeyenler bertaraf edilerek, ehlileştirilenlerce, tarikatçılarla, biat edenlerce yağlı kapı durumuna getirildi.

Biat etmeyen medya vergi cezalarıyla hizaya getiriliyordu.

Bununla yetinilmedi.

Başbakan, 26 Şubat 2010‘da Medya Patronlarına emirler yağdırıyordu: ‘’ Köşe yazarları her istediğini yazamaz. Parasını sen veriyorsun. Yazarına sahip çık, yazdırma gönder !”

Demir eğilir, emir eğilmez gerçeği yaşanma geçirildi. Doğan Medyada patron onayı, Ertuğrul Özkök’ün beyanıyla Emin Çölaşan yirmi küsur yıl çalıştığı Hürriyet gazetesinden kovuldu.

48 Gazeteci cezaevinde.

Mustafa Balbay, Tuncay Özkan hangi suçtan yargılandıklarını bilmeden Silivri Toplama kampında bertaraf edilmiş durumdalar.

Haluk Şahin, Funda Özkan, Mehmet Ali Kışlalı kapı önüne kondu.

Türkiye’de belki de en yansız, en ilgi çeken, doyurucu programlardan birini sunan Ruhat Mengü’nün Her Açıdan programı apar topar yayından kaldırıldı.

Biat etmeyenler bertaraf ediliyordu.

Arada kalmak, hem nalına hem mıhına vurmak devri çoktan geçmişti.

Başbakana hayran olduğu halde, arada üstü kapalı eleştiri yazan Hürriyetin Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök kovulmadı ama makamı elinden alındı.

Bertaraf etme artarak devam ediyordu.

Mine Kırıkkanat’ın yazısı sansüre takıldı, yayınlanmadı, birkaç gün sonra gazetede işine son verildi.

Haber Türk İnternet Gazetesi döneminde, Frankfurt’ta ki Deniz Feneri vurgununu belgelerle kitaplaştıran gazeteci ve hukukçu Ali Gülen hükümetle patron arasında teşvik! Kredisi hatırına bertaraf edildi.

Son olarak, Haber Türk’te yazan gazeteci Bekir Coşkun, önce zorunlu izine gönderildi. Olayın duyulması ve Bekir Coşkun’un bertaraf edileceği konuşulunca, gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı ‘’Bekir Coşkun benim canım ciğerim” garantisini verdikten iki gün sonra gazetedeki işine son verildi…

Aslında, ticari şirketlerinin ihalelerine, devlet teşviklerine koruyucu birer kalkan olsunlar diye medyayı kullanan patronlar başbakanı kıracak kadar iş bilmez olamazlardı!

Başbakanın beğenisine mazhar olan iş bilir gazeteciler, hele başbakanla danışıklı program yaparak biat etmenin karşılığını bol bol almaktalar.

Tartışma programlarında, hükümete, AKP’ye korkusuzca karşı koyan, hem ekonomik, hem siyasi aymazlıklarına kokusuzca meydan okuyan yiğit gazeteci Yiğit Bulut, Haber Türk televizyonundaki yeni makamı hatırına AKP’ye biat ederek geleceğini mamur etme yolunu seçti.

Bu yiğit gazeteci, saçına sürdüğü kaliteli jöleleri ile Recep Bey’in güvenine mazhar olmayı kazanmakla kalmadı, başbakanın aynada okuduklarını anlamayanlara basın danışmanı gibi açıklamaya da soyundu.

Bekir Coşkun gibi, Emin Çölaşan gibi, Mine Kırıkkanat gibi, Ruhat Mengü gibi karın doyurmayan ilkeli olma enayiliğine düşmeyecek kadar akıllı! Olduğunu kanıtlamış oldu.

Seçme sınavlarında cemaatlerin kudretini görenler, Tophane’de oyuna geldiler.

Tophane’de sanat galerilerine yapılan saldırı, Madımak katliamına dönüşebilirdi.

Başbakan, basit bir olay gibi göstermeye çalışsa da, Türkiye’nin AKP döneminde nerelere geldiğini anlamayanlar için bir ders olması gerekir. Bu iğrenç saldırı tarihin kara sayfalarında kara bir leke olarak yerini alacaktır.

Bu saldırıya uğrayanların büyük çoğunluğunu, referandumda ‘’yetmez ama evet” diyenler oluşturmakta.

Bana değmeyen yılan bin yaşasın diyenlere ders olmalı.

Bu gösteriyor ki;

O yılan döner dolaşır, seni de bulur!

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.