VENİ VİDİ SCRİPSİ

ABONE OL
18:15 - 01/10/2020 18:15
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

VENİ VİDİ SCRİPSİ


“Geldim, gördüm, yazdım”


Berlin Türk Eğitim Derneği (TED)7. gezisini Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu’ya yaptı. 29 kişinin katıldığı gezi 12 gün sürdü. Tarihi eserlerin ziyaretinin esas alındığı geziden katılanlar oldukça memnun oldu. Çorum sınırları içindeki Hattuşa’dan başlayan tur Anıtkabir’de sona erdi. 
Sırasıyla her ilimizi ayrı ayrı yazacağım. Ancak bu ilkyazımı Ankara/Anıtkabir’e ayırmak istedim.
Sabah saat 07’ de Sivas’tan yola çıktık. Yozgat’ta 1 saat mola verdikten sonra saat 13.00‘te Ankara’ya ulaştık. Havanın güneşli olması ziyaretimizi kolaylaştırdı. Tandoğan kapısından girdik Anıtkabir’e. Kapıda güvenlik kontrolünden geçtik. Aslanlı yolun başında nöbet tutan askerler hareketsiz duruyorlar. Selam verdim onlara, hayırlı nöbetler diledim. Gözlerini hareket ettirerek aldılar selamımı.
Yol boyunca aslanlar eşlik etti bizlere. Rehberimiz Yasin Eyüpoğlu’nun anlattığına göre, bu yolda dikkatli yürümek gerekiyor. Yere aralıklar halinde döşenmiş taşlara takılarak düşmek mümkün. Anıtkabir’e giderken başın sürekli olarak yerde olması için taşlar eşit aralıklarla döşenmiş. Mecburi saygı yani.
Rehberimiz anlatmaya devam etti: “Atatürk 10 Kasım 1938’de İstanbul’da öldüğü zaman cenazesi Ankara’ya götürülmüş, geçici olarak Ankara Etnografya Müzesi’ne konmuş 15 sene bu müzede kalmış. Atatürk’e lâyık bir mezar yapılabilmesi için de uluslararası bir proje yarışması açılmış. Yarışmayı Türk mimarlarından Emin Onat ile Orhan Arda’nın ortaklaşa yaptıkları proje kazanmış. Anıtkabir’in yapımı 1945’te başlamış, 1953’te tamamlanmış.
Anıtkabir üç bölümden oluşuyor; yol, avlu ve şeref salonu. Yolun uzunluğu 180metre. Yanlara aslan heykelleri, meşaleler ve servi ağaçları dikilmiş. 
Kabir avlunun sol ucunda yer alıyor. Bunun içindeki şeref salonunun yüksekliği 20 m, eni 32 m, boyu 60 m’dir. Tavanına altın mozaikle Türk motifleri işlenmiş. Salonun gerisindeki pencerenin önünde lahit bulunuyor. Mezar lahdin altındadır.
Cemal Gürsel de İnönü gibi önce içeriye defnedildiği halde sonra dışarıya alınmış. Böylece üst düzey devlet görevlilerinin avlunun içine defnedilme isteğinin önüne geçilmiş.“ 
Rehberimiz Çanakkale Savaşı‘nın ve Kurtuluş Savaşı‘nın canlandırıldığı bölümleri de anlattı bizlere. O savaşlara komuta edenleri ve emeği geçenleri de. Duygulandık.
Çünkü bizim, Kurtuluş Savaşı’nın nasıl başlayıp nasıl geliştiğini gezimiz süresince bizzat yerinde gözlemleme imkânımız oldu. Biz, Mustafa Kemal’in (Cumhuriyet kuruluncaya kadar ismi Mustafa Kemal’dir) Vahdettin’in İngilizlerden aldığı tahsildar vizesiyle Samsun’a çıktığını, bu görevi Mustafa Kemal ve 18 arkadaşına bizzat Vahdettin’in verdiğini biliyorduk. Biz, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Bandırma gemisiyle güven içinde Samsun’a çıktığını da biliyorduk. Biz, bu bilgiler ışığında Samsun’dan Mustafa Kemal’le birlikte çıktık yolculuğa; Amasya, Erzurum ve Sivas kongrelerini O’nunla birlikte yaparak Anıtkabir’e geldik. (geniş bilgiyi Murat Bardakçı’nın Şahbaba isimli kitabından öğrenmek mümkündür)
Mustafa Kemal’in, Mustafa Kemal olarak aldığı kararlar sarıklı mücahitlerle alınan kararlardır.* Bu kararların altında Müftüler ’in ve Hocaların da imzaları vardır. Kurtuluş Savaşı süresince onlarla istişareler yapılmış ve alanda onlarla işbirliği yapılmıştır. Halkın vicdanına hitap edenler bizzat onlardır. Müftülerdir, Hocalardır, Sarıklı Mücahitlerdir. (daha geniş bilgi için, Cemal Kutay’ın, Diyanet İşleri Başkanlığınca yayınlanan, Kurtuluşun ve Cumhuriyet’in Manevî Mimarları adlı eserine bakılabilir. (Ankara, 1973) 
Ancak Anıtkabir’de bu mücahitlerden eser yoktur. İnanın Mehmet Akif hakkında bile bilgi yok Anıtkabir’de. İstiklal marşımızın yazarı olan Mehmet Akif Ersoy. “Allah bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın” diye niyazda bulunan Mehmet Akif Ersoy. İstiklâl Marşı yazan şairlere ayrılan parayı bile almayan Mehmet Akif Ersoy.  Çocukları sefalet içinde ölen, kendisi Mısır’a sürgüne gönderilen Mehmet Akif Ersoy. 
Kurtuluş Savaşı sırasında köy köy,  kasaba kasaba, şehir şehir dolaşarak verdiği vaazlarla halkı savaşa hazırlayan Mehmet Akif Ersoy. 
Kimler Anıtkabir’in tasarımı hakkında söz sahibi iseler, bu vebalin altından kalkamazlar. Bunlar Türkiye’nin Müslümanlaşmasından korkan, başkalarıyla iş tutan satılmışlar olmalıdırlar.  Atalarımız boşuna dememişler; “Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.” diye. 
Yazımı, Mehmet Akif’in İstiklal Marşı şiirinin son dörtlüğüyle sonlandırmak istiyorum:
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!

Rüştü Kam

*Atatürk olduktan sonra aldığı kararlarda bu insanların imzası yoktur.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.