V. BERLİN KURBAN BAYRAMI SOKAK ŞENLİĞİ

ABONE OL
18:47 - 01/10/2020 18:47
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

20.10.2013 tarihinde Berlin İlahiyatçılar Derneği, Türk Eğitim Derneği, Berlin Veliler Topluluğu, Hikmet Kütüphanesi, Türk Alman Merkezi ve MOCCA Dergisi “V. Berlin Kurban Bayramı Sokak Şenliği’ni yine Neukölln’de düzenleyeceklerdir.

Şenliğe yaklaşık üç bin kişinin katılması beklenmektedir. Alman komşularımızın geçmiş senelere göre bu sene daha fazla şenliğe katılması beklenmektedir. Amacımız zaten Almanlarla bu şenlikte birlikte olmaktır.

Amaçlarımızdan biri de çocuklarımıza geleneklerimizi unutturmamaktır. Kapalı alanlarda yapılan kutlamalar geleneklerimizin yaşamasına yeteri kadar etki etmemektedir. Çocuklar bayram şenliğinden dönüşlerinde evlerinde ve okullarında arkadaşlarına bu şenlikten bahsedeceklerdir.

Halk müziğimizin güzel örnekleriyle zenginleştirilecek molan şenlikte, çocuklar için resim yarışması da düzenlenecektir. Resim yarışmasında konu “Kurban sizin için ne ifade ediyor” olacaktır. Sonra bütün çocuklar NASREDDİN HOCA’larından hediyeler alacaklar, kültür değerimiz KARAGÖZ ve HACİVAT gölge oyununu seyredeceklerdir.

Bu şenliğe kurbanlarıyla ve bağışlarıyla, destek veren kardeşlerimize her şeyden önce teşekkür ederiz. Nasıl bir hayra hizmet ettiklerine bizzat gelip şahit olacaklardır. Başkalarının çocuklarına bayram sevinci yaşatalım derken, kendi çocuklarımız bayram sevincini yaşamaktan uzaklaşıyor. Bu durmu hepimiz görüyoruz. Keşkeler sorununun çözülmesine yetmiyor, yetmeyecektir.

Kurban: “Allah’a yaklaştıran veya kendisiyle Allah’a yaklaşılan şey demektir.” Yani, Kur’an’ın Allah’a yaklaşmak için tavsiye ettiği tüm değerleri kurban kelimesiyle ifade etmek mümkündür.

Allah’a yaklaşmanın yolu samimiyet ve aşktır. Vasıtalar insanlarla ilişkilerde bir değer olurlar. Çünkü, vasıtaların yararları insanlaradır. Bu yararın elde edilmesi de Allah’a yakınlaşma şuurunun layıkıyla oluşmasına ve maddi vasıtaların esas gayenin yerini almamasına bağlıdır.

Bilhassa Avrupa ülkelerinde yaşayan müslümanlar, İslâm’ın tanıtımı amacına uygun olarak kurbanlarını değerlendirmelidirler. Kur’an “Müellefetü-l Kulûb” der bu tanıtıma. İslâm’ın güzelliklerini insanlararla paylaşmak demektir. Farzı ayın bir ibadettir. Et yemek ve yedirmekten önce gelir tanıtım ibadeti.

İşte bizler, geçen senelerde olduğu gibi bu sene de Kur’an’ın Müellefetü-l Kulûb kavramını dikkate aldık. Kur’an’ın ruhuna uygun olarak kurbanlarımızı, sünnet geleneği yaşasın diye tanıtım amaçlı olarak burada kestiriyoruz.

Bazı duyarlı Müslüman kardeşlerimiz de kurbanlarını vererek bizlere destek oluyorlar. Biz de bu kurban etlerini kavurma yaparak müslim ve gayri müslim ayırımı yapmadan pilav üstünde, salata ve ayranla birlikte halkımıza ücretsiz olarak ikram ediyoruz.

Bu etkinliğin nasıl yapıldığı, nasıl düzenlendiği ile ilgili her türlü bilgiyi isteyen herkese gönül rahatlığı ile izah edebiliriz. Reuterstr.58’in kapısı herkese açıktır. Her türlü tavsiye ve görüşe saygı duyarız. Yerimizde saymamak ve kendimizi geliştirmek temel ilkelerimizdendir.

Bu dernekler, gelecek senelerde de bu anlayışla hareket edeceklerdir. Amacımız bu Kurban Bayramı Sokak Şenliği’ni öncelikle Almanya çapında bir gelenek haline getirmektir.

Umarız Berlin’in Neukölln ilçesinde böyle bir etkinliği başlatan aşağıda ismi geçen derneklerin gayreti diğer bölgelerde yaşayan müslümanlara da örnek olur..

Gelin bayramlarımızı mekanlardan sokaklara taşıyalım.! Alman komşularımızla tanışalım, bilişelim..!

Kur’an ve Kurban

Kur’an kurban kavramı üzerinde bir devrim gerçekleştirmiştir. Müşrik toplumlarda tanrılara kurbanlar kesilir ve kanları putların üzerine sürülürdü. Sahip olunan bir değer, tanrılara kurban edilerek kurtuluş beklenirdi. Kur’an, can almak, kan akıtmak şeklinde algılanan bu anlayışı şu şekilde değiştirmiştir. Allah’a yaklaşmak için Allah dışında “yakınlık aracı” (kurban) seçilen hiçbir şeyin, hiçbir değerin insana faydası olmayacaktır. (1)

Kur’an devamla şöyle buyurur: “Dört ayaklı hayvanlardan, deve ve sığırlardan kurban edin”. (2)

Bu ayette, dört ayaklı hayvanlar zikredilirken, özellikle deve ve sığırın ön plana çıkarılması insanlar için bir uyarı olmalıdır: Çünkü Allah daha az hayvanın kurban edilmesini istiyor. Mesela, bir çok küçükbaş hayvan yerine bir deve veya sığır gibi. Hayvanlar açısından ekolojik dengelerin bozulmaması için bu uyarı fevkalade önemli bir yaklaşımdır.

Diğer taraftan kurban; “Allah’a yakınlık için fidye, sadaka, nimet, mal ya da yanlış inançlardan vazgeçme” anlamına da gelmektedir. Bu açıdan bakılırsa, kurban bedelleri bilhassa üniversitelerde okuyan öğrenciler için burs olarak da verilebilir. Fakir Fukara’nın istifade edebilecekleri, hastane ve yurt gibi kurumlar da kurulabilir. Amaç Allah’a yaklaşmaksa bu yakınlığa giden yolların sayısı oldukça fazladır. Arayıp bulmak için niyet gerekir.

Kurban dini bir gelenektir

Kurban Hz.Adem’den beri süre gelen bir gelenektir. Peygamberimiz bu geleneği devam ettirmiştir.

Kur’an’da “Zilhicce ayının 10’unda mali gücü yerinde olan, her müslümanın kurban kesmesi gerektiğiyle ilgili bir ayet bulunmamaktadır.”

Bugünkü anlaşıldığı şekliyle uygulanan kurbanın, Hz.İbrahim’e dayandırılması da yanlıştır. Çünkü, Hz. İbrahim’in kestiği kurban adak kurbanıdır.

Hayvanın kurban edilmesi bir dinî gelenektir dedik, bu geleneğin farz veya vacip anlayışıyla icra etmesi yanlış olur. Kuran’da geçen kurban kesme görevi, Hac ibadetini yerine getirmek için Mekke’ye gidenlerle ilgilidir.

Hacc zamanında Mekke dışında kesilen kurbanın farz ve vacip anlamında dinsel sorumlulukla ilgisi bulunmamaktadır. Gelenekler gelenek olarak kalmalı, dinleştirilmemelidir. Kevser suresindeki ‘venhar’ kelimesine “kurban kes” şeklinde bir anlam yüklemek yanlış olur.

Kevser Suresi’nin anlamı şu şekildedir: “Sen onların sözlerine aldırış etme de nübüvvet makamının şükrünü eda için Hakka yönel; gönlünü, sadrını, nahrını O’na aç, teslimiyetle O’nun huzurunda el-pençe divan dur!

Hayırlardan (kevserden) mahrum olan sen değilsin ki! Hayırdan mahrum olanlar asıl seni mahrumiyetle suçlayan o zavallıların kendileridir!” (3)

Kur’an’da nerede ve ne amaçla kurbanlık hayvan kesileceği ise, Hacc Suresi’nin 34-37’inci ayetlerinde anlatılır. Bu ayetlerden anladığımıza göre, sadece Hacc’da organizasyona katılan bütün insanların ve fakirlerin yiyecek ihtiyacını karşılamak için hayvan kesilir ya da o insanlara fayda sağlayacak başka bir hediye gönderilir. Meseleyi o günün şartlarında değerlendirirsek kurban kesme konusundaki kararlarımız daha isabetli olacaktır. Çünkü, kurban Allah’a yaklaşmak için yapılan ikramlardır.

Kurbanın amacı bir bakıma yoksula/ihtiyaç sahibine yardımcı olmaktır ve bu yardım senenin bir gününde değil her zaman yapılmalıdır. İhtiyaç sahibinin ihtiyacı ne ise o ihtiyaç o an mutlaka sağlanmalıdır. İşte kurban budur, bu anlayıştır.

Hacc Suresi’nin 37’inci ayetinde, „Onların ne etlerinin ne de kanlarının Allah’a ulaşacağı; O’na ulaşacak olanın sadece bizim takvâmız olduğu” özellikle vurgulanmaktadır. Bu ayette vurgulanan kurban kesmenin sadece kan akıtmak ve et yedirmek demek olmadığıdır.

Mezhepler de kurban kesmenin hükmü hakkında farklı görüşlere sahiptir. Onlara göre kurban kesmek ya vacip ya da sünnettir.

Ebu Hanife, „şehirlerde ikamet eden şehir halkı” üzerine her sene bir defa kurban kesmek vaciptir derken, (4) Ebu Hanife’nin iki öğrencisi Ebu Muhammed ve Ebu Yusuf ve Hanefi Mezhebinin dışında kalan üç mezhep (Maliki ve Hanbeli) kurban müekket bir sünnettir demişlerdir. Hatta, Şafi Mezhebi, ömürde birkez aile adına kesilmesi yeterlidir demiştir. (5)

Bu durumda Cumhurun görüşüne göre Hacc ibadetinin dışında kurban kesmek farz ve vacip değildir, sünnettir.

Özetlemek gerekirse; hayvan kurbanı ve kurban bayramı temelini dinden alan, dini bir gelenektir. Bu geleneği Allah’ın rızasına uygun olarak devam ettirmek gerekir. Ne kadar çok müslüman bir araya gelir de bu geleneği sürdürür, müslim ve gayri müslim geniş kitlelere ulaştırırsa amaca o kadar yakın olacaklardır. İşte bu uygulamanın adıdır kurban…

Saygılarımızla…

V.Berlin Kurban Bayramı Şenliği Komiyonu Adına

Rüştü Kam

(1) Ahkaf 27

(2) Hacc 34,36

(3) Dücane Cündioğlu Yenişafak Gazetesi

(4)Tekmiletü Fethi’l-Kadîr, VIII, 67; el-Lübâb, III, 232; Tebyînü’l- Hakâik, VI, 2; el-Bedâyi’, V 62.

(5) Bİdâyetü’l-Müctehid, 1, 415; el- Kavânînu’l-Fıkhiyye, 186; eş-Şerhu’l-Kebîr, II, 118; Muğni’l Muhtâc, IV, 282 vd.; et-Mühezzeb, I, 237; et- Muğni, VIII, 617; Şerhu’r-Risâle, I, 366.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.