UYUMLU KARŞILAŞMALAR

ABONE OL
19:02 - 01/10/2020 19:02
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Konuklar bu adla Spandau-Neustadt semtinde açılan sergi salonuna daha girmeden, kapıdan geçerken gülümsemeye başlıyordu. Sergi açılışına gelen Türkler hemen hemen hepsi birbirini tanıyordu. Ama gelen Almanları tanımıyorduk. Buna rağmen gülerek uyumlu karşılaşma gerçekleşiyordu. Zira bu bir karikatür sergisi idi.

Haberi Spaudauer Volksblatt gazetesinde okumasaydım bu güzel sergiyi kaçıracaktım. Önce serginin açıldığı mekân için sevindim. Bu semtin tam ortasında bulunan Lynar İlkokul’da otuz sene çalıştım.
Seksen yıllarında Türkiye karşıtları bu semtte çok destek bulmuşlardı. Geriye dönüş araştırmayı tarihçilere bırakıyorum.
Yıllardır bıkmadan ve usanmadan bu semtte oturan Türkler bütün etkinliklerin yapıldığı Kreuzberg’e giderler.
Komşuların sevinci karikatürlerle daha da büyümüştü. Öyle ya etkinlik yakında ve pozitif bir olaydı.
Olumlu düşüncenin arkasında “Köy Muhtarımız” Ali Yıldırım olduğunu tahmin etmiştim. Bu nedenle Spandau’lu komşular Quartiersmanagements’in üyeleri Ulrike Herrmann, Christine Otto ve Ali Yıldırım’a teşekkür etmemi benden önemle rica ettiler.
Politikacılar uyum kelimesini sakız gibi çiğneye dursunlar. Hayati Boyacıoğlu uyumu karikatürleri ile çok güzel anlatmış. Bütün politikacılar ve sosyal bilimciler bu sergiyi görmeli ki sayfalarca dil dökmeye gerek kalmasın.
Hayati Boyacıoğlu 1960 yılında İstanbul’da dünya ışığına gözlerini açtı. Aldığı aydınlığı yetenek, becerileriyle yoğurmaya daha ortaokulda başlamıştı. Beyoğlu Fındıklı lisesini bitirdikten sonra 1978 yılında Berlin’e gelerek Hür Üniversitesi’nde Alman filolojisi ve Gazetecilik dallarında tahsil yaptı.
Medeniyetin beşiği Anadolu topraklarından getirdikleri ile dünyaca tanınmış bilim insanları, edebiyatçılar, şairler, bestekârları yetiştiren Almanya’nın verdiklerini güçlü zekâsı ile birleştirme fırsatını bulmuştu.
Karikatürleri, yazıları hem Türkçe, hem almanca çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlandı.
İlk yazdığı tiyatro oyunu “Kanaken sind Supermänner” 1985 yılında Ludwigshafen’da iki dilde sahnede gösterildi. WDR televizyon özel ödülü radyo röportajı için aldığında yıl 1990 idi. Ayrıca “Jugendbanden in Berlin” çalışması Örsan Öymen ödülüne lâik görüldü.
 
Ama ders kitaplarında yayınlandığı bu yazıyı yazmak için dersimi çalışırken öğrendim ve çok sevindim. Öğrencilerin kitaplarda Türk yazar ve çizer isimleriyle karşılaşmasının önemi ayrı bir köşe yazı konusudur.
“Integrationale Begegnungen” Farklı Kültürlerin Buluşması veya Uyumlu Karşılaşmalar olarak çevirdiğim Karikatür albümü 1995’de basılmıştı.
Günther Wallraff nezdinde yaptığı “Teilnehmende Beobachtung” Katılımcı Gözlem konusunu master konusu seçmesi bir tesadüf değildir. Gözlem yeteneği tiyatro, gazeteci ve karikatür alanlarında birleştirici rol oluyor. Seçtiği dal gözlemlerindeki algılamalarına göre değişiyor, onu çok yönlü bir sanatçı yapıyor.
2004 yılından beri Almanya’da iki dilli yayınlanan mizah dergisi Don Quıchotte’in yayın kurulu üyesidir.
Almanya’nın çeşitli eyaletlerinde pek çok kişisel sergi açtı.
Şiir okuma akşamlarında sunuculuğu çok güzel yapıyor.
Bu satırları yazarken kendisini ne zaman tanıdığımı düşünüyorum. Hayati Bey’den önce Berlin’e geldiğime göre seksenli yıllarda tanımış olmam gerekiyor.
Hep sergiler aklıma geliyor, ben bir resme veya karikatüre bakarken, o ise gözlerken, gözleme yeteneğiyle incelerken.
Karşılaşmalarımızın birinde çok üzgündüm, Yine bir ayrılık vardı. Yanlış hatırlamıyorsam her akşam saat 17.00’de beklediğim RBB Multiradio Türkçe bölümü kapanmak üzereydi. Bana ilk Berlin Türkçe Sanal Gazetesi’nin açılış müjdesini vermişti. O günden beri okuduğunuz bu gazetede yazıyorum. Adeta bir kapı kapanırsa, öteki açılmalıdır, demişti.
TRT-Türk televizyonda Perşembe akşamları Kentler ve Gölgeler adında bir dizi yayınlanıyor. Bir kent ve o kenti kent yapan bir ünlüden bahsediliyor. Örneğin Bertolt Brecht ve Berlin gibi. İleride böyle bir yayın yapılırsa, kenti andıran Türkler konu edilirse, seçimde hayli zorlanacaklar, diye düşünüyorum.
Konumuz karikatüre tekrar dönersek tarihi çok eskiye dayanıyor. Antik çağ ve mısırlılara dayanıyor. Sümerler, Mezopotamya kültürlerini hatırlamakta yarar var.
Karikatür Latince: carrus, almanca: Überladung ve İtalyanca:
Überladen, übertreiben anlamına geliyor. Mizah türünün abartarak çizilmesi diyebiliriz. Çoğunlukta arkada politik deyişler yatar.
Toplumda günlük tartışmalara nokta koymak gibi bir çalışma. Gerçekleri ele alıp, abartarak izleyeni düşündürür. Anlatmak istediği kişi ve toplumun kültürünü tanımayan hemen anlayamaz. Hayati Boyacıoğlu hem alman, hem Türk toplumunu iyi tanıdığı için her iki toplumda karikatürlerini izlerken gülebiliyorlar.
Sergi açılışında yaptığı konuşma kısa, ama katılımcıların gülmesi daha uzun sürdü. Elindeki bavullar anlatmak istediğini ilk nesil hemen kavradı.
Bir nesnenin veya tanınmış bir şahsın zayıf tarafları ele alınıp, güldüren çizgilerle anlatılır. Övmek veya yerin dibine batırmak var. Bu nedenle eleştiriye katlanabilen hükümdarlar sayıda azınlıkta kaldıklarından dolayı, politikada hataları anlatmaya çalışan karikatüristler zorluklarla karşılaşır.
 
iltergh-12-04-a.jpg
Hakkında dava açılan hatta hüküm giyenler yalnız yazarlar değildir.
Karikatür çeşitlerini üç ana grupta toplayabiliriz. Olayları, zaman dilimini ve günlük durumu anlatanlar. Karikatür biçimlerini yine üçe ayırarak inceleyebiliriz. Nesne, şahıs ve kimlik olarak çizilenler.
Karikatür resim çizilmeden sözlerle anlatmada da kullanılır. Örneğin dram, lirik ve müzik bestelerinde olduğu gibi.
Sözle resim yapma yerine karikatür çizgisel anlatıdır. Çizgi anlatının en yalın biçimidir. Kıvrak zekâ gücü ile karakter yaratma ve düşünceyi çizgiyle abartılarak mizaha dönüştürme yeteneği. Karikatür politik, toplumsal ve ekonomik konuları çizerken günlük gazetenin vurucu silahı olabilir. Cumhuriyet Gazetesi’ni okurken önce Musa Kart bugün ne çizmiş, diye bakıyorum.
Halk türküleriyle çoğumuz ağlamayı kolay öğrendiğimizden olacak, gülmede zaman zaman zorlanırsam eşimi yardıma çağırıyorum.
Şinasi Dikmen çoğu Almanların kendi kendilerini gülmelerini birçok Türk den daha iyi öğrendiklerini söylüyor.
Öyleyse sevgili Hayati Bey, daha yolun başındasınız, görevinize devam ederseniz zaten başaracaksınız. Böyle çok yönlü yetenek herkese nasip olmaz.
Siz sanatçılarımız bizi güldürmezse, yani bize gülmeyi öğretmezse hayatımızın tadı baharatsız kalır.
Hoşça kalın !
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen
 
 
Not:
Sergi Mayıs 2010 sonuna kadar görülebilir.
Adres: Quartiersbüro Spandau-Neustadt
Kurstraße 5
13585 Berlin
Pazartesi günleri saat : 10 – 12
Perşembe günleri saat : 14 – 17 arası

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.