UYUM KOMPLEKSLİ LEYLEK

ABONE OL
18:59 - 01/10/2020 18:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bir zamanlar yazları Yukarı Bavyera’nın köylerinden birinde kalan bir leylek varmış. Son günlerde alevlenen uyum tartışmalarından etkilenen bu leylek “ya demiş bunca yıldır buralara takılıyorum, ama nedense eskiden bana sempati duyan bu Almanlar son günlerde bir tuhaf bakmaya başladılar. Bir şeyler yapmam gerekli yoksa sanırım artık beni bu köyde barındırmayacaklar”diye düşünmüş. Gidip kendine bir Bavyera usulü kısa deri pantolon bir de ucu tüylü şapka alıp giyerek köy meydanına çıkmış. Kısa deri pantolondan çıkan incecik bacakları, tüylü şapkanın altından çıkan upuzun gagasıyla çok komik bir görüntü oluşturmuş. Tabii doğal olarak bunu gören Almanlar kahkahayı basmışlar. Duruma içerlenen Leylek ” sorun bu yine bu uzun gagam di mi?” demiş.

Leylek gibi ne yaparsak yapalım biz şimdi Alman olamayız, olmamalıyız. Önce bunun bilincinde olalım. Benliğimizi korumalıyız. Aşırı sağcı parti NPD Başkanı Udo Voigt’ın ırkçı ifadesiyle “Aynı kökten gelmeyen birisinin “Ben Almanım” demesi utanç vericidir. Türkler ulusal değerlerine düşkün millettir”. Leylek gibi değişmeye çalışarak, Alman olmaya çalışanlar benlik sorunu yaşamaktadırlar. Zaten bence en azından kısa dönemde bizden beklenen de bu değil. Asimilasyon biz istesek istemesek de uzun dönemde gelecek ve nesillerimizi potasında eritecektir. Bu da doğanın gereğidir. İki nesil sonra Türk kökenli Müslüman Alman çocuklar “dedemin babası Türk kökenliymiş” diyecekler.

Geçenlerde bir klinikten benden Müslüman hastalara nasıl davranılması gerektiği konusunda yönetmelik hazırlamamı rica ettiler. Dedim bu olanaksız ve örnek verdim: eğer yönetmeliği Müslüman bayanların eli sıkılmaz yazarsam, bu İstanbul’dan gelmiş başı açık bir Müslüman bayanı rencide eder. Oysaki Afganistan’dan gelen ve gözleri bile görünmeyecek şekilde örtülü bir Müslüman bayanın elini sıkmaya çalışmak belki de hakaret olarak algılanabilir… Peki, uyumun bir yönetmeliği, bir kuralları var mı? -Malum Almanya’da her şeyin bir yönetmeliği vardı- Hayır, uyumun bir yönetmeliği veya kesin kuralları olamaz.

Peki, şimdi “uyum, uyum” diye bizden beklenen ne? Alman olmamız mı? Bence hayır… Her zaman dediğim gibi Ahmet’ ten Alman olmaz… Bence 21. yüzyıl süreci koşullarına uygun yaşayan bir kimsenin uyum sorunu olmaz. Almanların uyum sağlamıyor dediği kesimle diğer hemşehrilerinin ve hatta izine gittiklerinde Türkiye’deki yakınlarının bile sorunları var. Çünkü burada yaşayan ve kırk yıldır “aman asimile olacağım” korkusuyla kendini çağın gelişmelerine kapalı tutan, izole eden bu insanla, artık kırk yıldır büyük gelişmeler gösteren, çağa ayak uyduran Türkiye’deki akrabaları bile anlaşamıyor. Burada konuyu irdelemek açısından küçük bir anekdotu anlatmadan geçemeyeceğim. İzmir havaalanında bir yakınını uğurlamaya gelen ve Münih uçağına binecekleri gözlemleyen, başı eşarplı, mantolu bir Yörük teyzenin sözünü hiç unutmuyorum: “hinci bunlar mı Almanya’ya gidecekler gari? Aman Allah’ım, Alamanlar bizi hep bunlar gibi biliyorsa irezil olduk”.

Almanya’da adam beş yıl önce boşandığı karısını bir erkek arkadaş edindi diye “namus elden gitti” diyerek sokak ortasında bıçaklarken, artık Türkiye’de adam kendisini aldatan karısı ile televizyon ekranlarına konuyu tartışabiliyor.

21. yüzyılın koşullarına uymak demek, dininden, dilinden, benliğinden feragat etme değildir.

Ahmet İNCEL

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.