UNUTTUN – BUNU DA UNUTURSUN

ABONE OL
18:18 - 01/10/2020 18:18
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

UNUTTUN – BUNU DA UNUTURSUN

İstanbul’un Başimamı olduğu dönemde 4616 kez görevi ihmaliyle suçlandı, unuttun.


Ali Müfit Gürtuna ve 17 belediye yöneticisiyle birlikte billboard davası olarak bilinen 3 ayrı ihaleye fesat karıştırdı, unuttun.


Belediye Başkanlığı görevini sayısız kez kötüye kullandı, unuttun.


Darülaceze Vakfı Başkanlığı’nı sahte tutanaklarla ve zorla boşalttırdı, çok sevdiği Osmanlıcayla tahliye ettirdi. Bu tutumundan dolayı 10 ay hapis cezası aldı. Ceza paraya çevrildi. Hapisten yırttı, unuttun
Personel taşıma araçları ihalesine (belediye ve bağlı şirketlerinin personelinin işe gidiş gelişlerini sağlamak için yapılan personel servisi ihalelerindeki yolsuzluktur) fesat karıştırdı, unuttun.


Asliye Ceza Yargıçlığının okuduğu şiirle ilgili olarak verdiği mahkûmiyet kararı için “Bu karar hukuk tarihimiz adına bir trajedi, bir utanç sayfasıdır.” açıklamasından sonra yargıçlara hakaretle suçlandı, dosya TBMM’nde beklemede, unuttun “2863 sayılı Kültür ve Tabiat varlıklarını Koruma Kanunu’na Muhalefet”le suçlandı, unuttun.


58 belediye çalışanıyla birlikte ihaleye fesat karıştırma davası açıldı, unuttun.
Haliç’in sinek ilacıyla temizlenmesi ihalesi ve Güngören Belediye Binası yapımı ihalesine fesat karıştırma suçu işledi, unuttun.


İGDAŞ’daki şube inşaatlarından sayaç okuma ve reklam işleriyle ilgili ihaleye fesat karıştırdı, unuttun.
Üsküdar 2. Ağır Ceza’daki 37 sanıklı AKBİL – Akıllı bilet (İstanbul’da ulaşımı kolaylaştırmak için uygulamaya koyulan elektronik entegre bilet sistemindeki yolsuzluktur) davasının suçluları arasında olduğunu unuttun.
Eski Maliye Bakanı, rahmetli Vural Arıkan’a “sarhoş”  hakaretinden, eski para birimiyle, 2 milyar TL manevi tazminat ödemeye mahkûm oldu, unuttun.


Ormanlık araziye kaçak villa suçundan 10 aylık kesinleşmiş hapis cezasını unuttun.


İstanbul’un ana yollarında yer alan, büyük reklam ajanslarının gözdesi reklam panolarının kiralanması sırasında yapılan yolsuzluklarını, İBB’nin bu yolsuzluk sonucunda uğratıldığı 100 milyon Dolarlık zararını unuttun.


İstanbul’a dikilen ağaçların alımından dikimine kadar yapılan ihaleler yolsuzluklarını unuttun.
Sanıkların 3 ile 75 yıl arasında değişen ağır hapis cezalarına çarptırılmasının istendiği bu işlerin tamamı;  “geleceğin başbakanı” olmak için  “Siyasal ve sosyal görüşten kaynaklanan bir amaçla, cürüm işlemek için devasa bir teşekkül oluşturuldu” ve planlanarak yapıldı” saptamasıyla yargı tutanaklarına girdi, unuttun.
Toplanan çöplerin döküm alanlarına götürülmesi için açılan ihalelerde bile yolsuzluklar yaptı, unuttun.
KİPTAŞ diye bir şirket kurulmasının ve bu şirket aracılığıyla İstanbul’un gecekondulardan kurtarılması projesinin suçluları arasında olduğunu unuttun.


İSKİ (İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi)’deki yolsuzlukların baş sorumluları arsında olduğunu unuttun.
Belediyeye kiralanan araçlar konusunda adının karıştığı tüm yolsuzlukları ve bu suçlamalardan “Rahşan Affı”yla kurtulduğunu unuttun.


İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından karasinek ve sivrisinek ile mücadele için gerekli ilaç alımında yapılan yolsuzlukların sorumlusunun RTE olduğunu unuttun.


Haliç’ten çıkarılan çamurun baraj alanına taşınması sırasında yapılan yolsuzlukları unuttun.
Bu işlere adları karışan, bu yollarda beraber yürüdüğü tüm arkadaşlarını milletvekili olarak meclise taşıdığını ve onları dokunulmazlık zırhının ardına sakladığını unuttun.


Uluslararası İslamcı terör örgütlerine destek sağladığı bilinen, merkezi Mısır’daki Müslüman Kardeşler Örgütü’nün temsilcilerini belediye kasasından, İstanbul halkının cebinden çıkan paralarla karşıladığını ve yıldızı bol otellerde konuk ettiğini unuttun..


28-29 Mayıs 1996’da İstanbul’da düzenlenen, Necmeddin Erbakan’ın açılış konuşmasını yaptığı “Müslüman Topluluklar Birliği Konferansı”na katılan yabancı Müslüman ülkelerin delegelerinin 180 000 dolar tutarındaki İstanbul Eresin Oteli faturasını İGDAŞ‘a ödettiğini unuttun.


Ordu’dan atılmış, 58 şeriat yanlısı subay ve astsubaya belediye kadrolarında yer verdiğini unuttun.
Atatürk’e hakaret ettiği için kesinleşmiş, mahkeme kararı ile hüküm giymiş kişileri, camilerde Atatürk düşmanlığı yapan imamları, sözde bilim adamlarını Belediyede işe aldığını unuttun.


İSKİ‘nin Yakacık’taki toplu konut Bölgesi’ndeki mahallenin adının Uğur Mumcu Mahallesi olması nedeniyle su bağlamadığını, İSKİ Genel Müdürü‘nün mahalleliye “İsminizi değiştirmezseniz size su yok!” dediğini, İETT’nin otobüs seferi koymadığını, yollarının yapılmadığını, unuttun.


Adının naylon fatura düzenlenmelerine karıştığını unuttun.


Cürüm işlemenin, fesat karıştırmanın, kayırmanın, kollamanın, hak edilenden fazlasını ödemenin, sahteciliğin, en önce kişisel çıkarını düşünmenin onun fıtratında olduğunu unuttun.
Bu suçları organize bir biçimde işlediğini, ulusun kendisine emanet ettiği paraları geleceğin başbakanını hazırlamak ve cihat hazırlığı yapmak için zimmetine geçirdiğini unuttun.
Kapatılan Fazilet Partisi’nin taşınmazlarını ve paralarını hortumladığını unuttun.
Bu suçları işlerken uyguladığı baskıyı, şiddeti, cebri ve mafyavâri yollara başvurmaları unuttun.
Yasa tanımazlıklarını unuttun.


Kameraların ya da promterlerin önünde  “İddialarını ispatlamayanlar; bu kadar açık, bu kadar ağır konuşuyorum, alçaktır, namussuzdur, şerefsizdir…” diye kostaklanmalarını, ama; bugüne değin hiçbir suçlamadan yargı kararıyla aklanmadığını unuttun.


1998 yılının mayıs ayında ölüme neden olan trafik kazasını, bu kazaya ehliyetsiz sürücü Burak Erdoğan’ın kırmızı ışıkta durmayarak neden olduğunu, ölenin ses sanatçısı Sevim Tanürek, öldürenin günümüzün cumhurbaşkanı RTE’nin oğlu olduğunu, % 100 suçluyken % 100 suçsuz sayıldığını, tüm suçun ölen Sevim Tanürek’e yüklendiğini, bütün bunların nasıl kotarıldığını unuttun.


Sahte plaka numaralarıyla kullandığı kaçak arabaları unuttun.


Sayısını bilemediğim villalarını unuttun.


Doğuran kazan örneği çoğaldıkça çoğalan gemicikleri unuttun.


Taşına, kaçırıla sıfırlanamayan milyoncuklarını unuttun.


Gezi‘yi, destan yazan kahraman polisleri, palalıları, ölenleri, öldürülenleri, sakat bırakılanları, yuhalattırlan anaları unuttun.


„Elhamdülillah şeriatçıyım!“ demesini unuttun.


Bu listeye eklenecek nice başka şeyler olduğunu sen de biliyorsun. Ama; güzel kardeşim, sen onları da unuttun be!


Hiç kuşkum yok! Kaç-Ak Sarayı da unutursun!


Sen böyle unutmaya teşne oldukça o da unutturur.


UNUTMA!…

Hasan Arslan

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.