UMUTLAR ÜLKESİNDE

ABONE OL
18:47 - 01/10/2020 18:47
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Gençlerimiz 19 Mayıs Spor ve Gençlik Bayramını derneklerin olanakları içinde Almanya’da da coşku ile kutladı. Belirli günlerin anlamını sürecini uzatma, çabuk unutulmamasına hizmet edebilir. Zira geleceğimiz olan gençlerimize bugün verilen emeğe daha fazla özen gösterilmelidir.

Gerek günlük sorunlarda, gerek sosyal konularda yapılan tespit ve öneriler Türkçe olarak bundan Türkiye’deki sorumluların ders alması. Almanya’da bilhassa Türk kökenli politikacıların kaynak olarak faydalanması ve elbette Almanca sorumlu karar mercilerine ulaştırması en önde gelen arzumdur.
Gençlik bir günde anılıp, konu gündemden kaldırılmamalı. Gelecek yıl en az bir hafta gençlik haftası, konferans, panel gibi aydınlatıcı etkinlikler yapılmasını öneriyorum.
Bu Berlin sanal gazetemizin Türkçe bilen her yere, tüm dünyaya ulaştığını düşünerek, eğer Almanca diyorsam diğer ülkelerde diğer ülke dillerinde demek istiyorum. Gençlerimizi iyi örnekleri tanıtarak, teşvik ederek başarıya ulaşmalarını sağlamayı, sorunları çözmeyi yalnız Türkler kendi aralarında uğraşırsa iyi netice alınamaz, amaca ulaşılmaz.
Bu nedenle dernekler birbirlerine yarış yapar gibi birbirinden ilginç eğlencelerle Türkleri alman toplumundan uzaklaştırma yerine, aydınlatıcı faydalı ama az etkinlikle birleşerek yapmalıdır.
Yazımın başlığını Nebahat S. Ercan’ın yazdığı, Önel Yayınevi sahibi Hayati Önel’in desteği ile basılmış kitaptan aldım. Umutlar Ülkesinde Gençlerimiz kitabını okumak, tartışmaya açmak bilhassa enerjim henüz bitmedi diyen emekli öğretmenlerin ve eğitim öğrenimi amaç edinen herkesin gündeminde kalmalıdır.
Eğlenmek, çalışmak için bir ömür, dinlenmek için ölüm boyu zamanımız var. George Moustaki
Nebahat Hanım da emekli öğretmen, 1949 yılında Kastamonu’da doğmuş. Senato öğretmeni statüsünde Hamburg’da çalışmış. Eğitim ve Öğretimle ilgili konuları amaç edinen iki dernekte çalışmaya devam ediyor. İlk kitabı Almanya’da Türk Öğretmen Olmak, birinci nesli anlatıyor.
Bazı sağ görüşlü basın ve kitap yazarak gündemi meşgul eden almanlar, Türk gençleri ve ailelerini suçlu gösterirken, yazar bu kitabında gençler üzerinde değil, onlarla bilhassa konuşarak, söyleşi yaparak öykü gibi anlatmış. Hikâye niteliğinde okurken ilgiyle okunuyor. Çoğu sayfalarda sanki yazarla karşılıklı bir fincan kahve eşliğinde sohbet tadında okudum. Masamda başlanmış birçok kitap olduğu halde, bu kitabı bitirerek sonuna kadar okumam akıcı bir lisanla yazılmasından kaynaklanıyor.
 UMUTLAR ÜLKESİNDE Hamburg’da 15-30 yaşları arası gençlerle yaptığı söyleyişlerde iyi bir öğretmende olması gerektiği gibi gençlerden öğrendiklerini de yazmış. Böylece okur gençlerin dünyasına giriyor, daha iyi anlıyor. Öğrencilerin çok erken elendiği alman okul sisteminden ortaokul, lise, üniversite öğrencilere yer vermiş.
Gençlerin biyografisinden çocuğun okulda göstereceği başarıya ailenin katkısı çok iyi anlaşılıyor. Okuldaki sorunlara okul ve öğretmen değiştirmek suretiyle çare bulunuluyor.
Ama çocuk ailesini değiştirme imkânına sahip değil. O halde burada ailelere görev ve sorumluluk düşüyor, deyip işi bitiremeyiz. Emekli, sağlığı yerinde olan insanlardan başka, dernek ve kuruluşlar direk ailelere giderek yardım etmeli. İcabında toplantılara gidemeyen ailenin yerine onları temsilen dernekten Almanca bilenler ilgilenmelidir. İyi bir işbirliği, teori olarak masalardan uzaklaşıp, dernekçilik uygulama alanına girmelidir.
Bu satırları yazarken ben Berlin’de, Nebahat Hanım Hamburg’da alman öğretmenlerden gelen sorunları Almanca öğretmenler dergisinde yazmalıyız, diye düşünüyorum. Diğer eyaletler ve ülkeler de aynı şeyi uygulamalıdır. İkinci nesil öğretmenler yazarsa elbette daha da iyi olur.
Alman öğretmenlerinden sorun yaşayan, ikinci nesilde, avukat Mehmet Daimagüler gibi çok güzel kitap yazanlar var. Onların kitaplarını tanıtma görevini Almanca yazan ikinci nesil yaparsa çok olumlu olur. Arzum bütün partilerde okul politikasını görev bilen milletvekilleri bu kitaplardan faydalanırlar. Sosyal Demokrat Parti’de üye olduğum için davetiye alıyorum, her okuma toplantısına gidemiyorum. İkinci nesil Almanca yazanlarımız partileri uyandırdı, diye düşünüyorum. Bu çok sevindirici bir olay.
Burada benim de sık sık velilerden duyduğum ortaya çıkan yeni bir soruna dikkat çekmeliyim. Başarılı Türk gençlerinin ilerlemesini kıskanan, psikolojik baskı yapan, bilinçli veya bilinçsiz engel olan bazı alman öğretmenlerin de varlığını bilmekte fayda var.
Öğretmen ve okul müdürleri de insan olarak duygusal davranabilirler. Hatta gizli Türk düşmanlığı besleyebilirler. Konuşmak, duyurmak önemli, bir alman öğretmen çocuğun gelişmesine engel olurken diğer bir alman öğretmen öğrenciye yardımcı olmuşlardır. Biz Almanya’da genellemeyecek deneyimlere sahibiz. Alman basın ve medyası hepimizi İslâm yaptı, artık Türk kelimesi kullanılmaz oldu. Batı Avrupa’da bazı ülkelerden Türkiye’nin daha lâik bir demokrasi ile idare edildiği söylenmemektedir. Basın ve medya düşünce ön kanaatlerin oluşmasında büyük bir rol alıyor. Çok geçmeden gençlerin oralarda görev alacaklarına inancım büyüktür.
Bu kitabı okuyunca umutlar ülkesinde gençlerimizin çok iyi yerlere geleceklerine daha çok inandım. En önce çocukların okula isteyerek gitmeleri, mutlu olmaları önemli. Torunuma dediğim gibi, sonra iyi not ve başarı gelir. Şayet öğrenci sınıfında kendisini kabul edilmiş hisseder, öğretmenini ve sınıf arkadaşlarını severse okula arzuyla, öğrenme şevki ile gider.
Gençlerin sessizliğe, dinlenmeye imkân veren kendisine ait bir odası olması çok önemli. İkinci nesil şu anda aile konumunda onların çocuklarından konuşuyoruz. Artık birinci neslin yaptığı hatayı yapmıyor, gayrimenkul satın almıyor, yatırımı çocuğunun gelişmesine dil kurslarına yapıyor.
Gayrimenkulünü satıp torununun tahsiline harcayan birinci nesil emeklileri tanıyorum, Türk toplumu anlamıştır. Şimdi iyi organize olup, işbirliği, dost Almanlarla birleşme zamanı. Gençler ilk hedefimiz bilime, ileriye gitmek olacaktır!
Altı yaşına kadar iyi eğitilen çocuk öğrenime hazırdır.
Sağlığı yerinde olan birinci neslin uzun süre Türkiye’de kalmalarını doğru bulmadığımı tekrarlıyorum. Onları küçükken bırakmıştık, şimdi torunların ihtiyacı olduğu bir zamanda ikinci bir defa yalnız bırakmaya hakkımız yok.
Nebahat Hanım gibi enerjilerini hâlâ harcayan, yazan, söyleyen öğretmen arkadaşlarıma elinize, beyninize sağlık diliyorum.
Sonuç listesinde sözlerini noktalayan kitabın yazarının son paragrafıyla yazımı bitirmek istiyorum.
“Genç nesil, tüm sorunlarının yanında, olumlu yönde gelişmekte olan büyük bir potansiyele sahip. Yatırımlar, gayrimenkullere değil de gençlerin geleceğine yapılırsa onların yapamayacağı, başaramayacağı hiç bir şey olamaz. Onlarla daha fazla ilgilenerek, güvenerek, hoşgörülü davranarak önlerini açmada destek olunursa gelecek günlerin çok daha güzel olacağı görüşündeyim.”
Hoşça kalın!
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 
 
Okunduktan sonra tartışılması gereken bir kitap:
Nebahat S. Ercan, Umutlar Ülkesinde-Gençlerimiz,
Önel-Verlag Köln, 2005
ISBN: 3 933348-70-6

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.