UMUT KÖPRÜSÜ

ABONE OL
19:03 - 01/10/2020 19:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Köyün birinde akan derenin üstüne köprü yapılmadığı için kız çocukları okula gidemiyorlar. Erkek çocuklar çıplak ayaklarla karşıya geçiyorlar.

Bu haberde köprünün insan hayatında oynadığı rolü çok iyi anlatılıyor. Köprü bir şehrin diğerine bağlanması, deniz üzerinden arabayla geçebilme görevinden başka mecazi anlamda da kullanılır. Sanat dallarının birbirine bağlanması gibi. En kısa köprü şiir ile müzik arasındadır.
Almanya’ya konuk işçilerimizle birlikte gelen aydın bir grup vardı, şairler, yazarlar ve öğretmenler. Onlar olmasaydı işçilerimize yardım çok zor olacaktı. Bunların ilk gittikleri yerler, almanca kursları verilen kuruluşlardı. En önde Goethe Enstitüsü geliyordu.
Hemen kollarını açarak köprüler kurdular. Alman devlet daireleri ve okullarda aracılık yaptılar. Türk velileri ilgilenmiyor, diye bir sitem duyulmuyordu. Bütün veliler okula geliyor, çocuklarla ilgilendiklerini gösteriyorlardı. Zira okullarda Türkiye’de Köy Enstitüleri zihniyetine yakın öğretmen okullarında yetişmiş öğretmenler vardı. Bu öğretmenler tercüme yapıyorlardı, Berlin’de senat öğretmenleri denirdi. Diğer eyaletlerde de aynı şekilde görevli öğretmenler vardı.
İşte bu öğretmenlere yol gösteren yazar ve şairimiz Dr. Ertekin Özcan 1973 yılında Berlin’e gelmişti.
Haliyle ilk şiirleri işçilerin emekleriyle ilgiliydi:
… ve işinden olman korkusuyla
alt üst edersin akordun sınırını
işsizliğin nedeni gösterilir
yerli emekçilere düşman edilirsin
ne bir türlü “konukluk” süren biter
ne de ülkene geri dönebilirsin
ne denli yadsınırsa yadsınsın
almanya bir göçmen ülkesi
sen de bir emek göçmenisin …
 iltergh-15-03-a.jpgYazınsal ürünlerde temel araç sözdür. Şiir zaman süzgecinden geçer ve tarihe ışık tutar. Çağın izlerini taşır, düşünce şiirle yürekten çıkar. Duyarlılık sözü yumuşatmış gibi görünür. Aşk ve özlem sosyal yasaklara üstün gelir. Birini seven herkesi sever, aşık insan adeta dünyayı kucaklamak ister. Mutluluktan uçarken konup, dinlenmekte var:
Sonu olmayan yolculuklar tükenmişti
Herşey bambaşkaydı ölümsüzdü
Bütün âşıkların yüzü gülmüş
Özgürlük dersen herkes özgürdü
 
Aşk her zaman ve her yerde, hatta savaşlarda bile vardır. Aşkın görüldüğü, utanılacak ayıp bir duygu gibi gösterilen toplumlarda, aşk evlilikle en kıymetli noktaya ulaşmamışsa kadınlar cezalandırılır. Hele aşktan doğan çocuklar toplumda itilir. Zaman zaman aşıkların birleşmesine yetişkinler diğer sosyal nedenlerle engel olurlar.
Sevgiyle doğmayan, ailede sevgiyle büyümeyen çocukların oluşturdukları toplumdan barış anlayışı beklenir. Şu şiirde ayrılık ve özlem var:
Bir zamanlar mutluydum sen yoktun içimde.
Alt üst ettin hayatımı dünyama girdinde…
Ne sensiz gecelerde hayat ne sensiz günlerde…
Seninle olmam imkânsız… ama kalbim seninle…
Sevenler buluşamazsa köprüler şöyle de kurulabilir:
… Bir köprü kursak aramızda
Yolların sonsuzla birleştiği yerde
Bir ucunda sen bir ucunda ben
Aşk zinciri komalıyız adını
Aşkları için ölenler teşkil etmeli
Bu zincirin her halkasını
Ölümle pençeleştiğimiz anda bile olsa
Bir köprü kursak aramızda
UMUT KÖPRÜSÜ koysak adını
Tüm umutsuzları hayata bağlayan
Yok eden bütün engelleri
Sayrıları sağlayan
Bir köprü kursak aramızda
Sen bir kıtada ben bir kıtada
Sıradağlar gibi dizilsin âşıklar
Mecnunlar, Keremler, Aslılar aramızda
Ulaşsak tutkunun doruğuna
Isıtsak evreni bir güneş kadar…
Berlin’de öğretmen olarak çalışanlar Ertekin Özcan’ı ne zaman tanıdıklarını sormazlar. Bize hep yol gösterdi.
Almanya Türk Veli Dernekleri Federasyonu nezdinde çalışmalarını ve biyografisini tekrar yazmıyorum. Bu konuları bu yazıyı tamamlama açısından ve Berlin’i Berlin yapan, emeğini esirgemeden ürünler veren insanlarımızı anlatan kitap yazmak isteyenler lütfen şu yazılarımı www.ha-ber.com arşivinden tekrar okuyunuz:
Çocuklarımızın Eğitim Sorunları, Yazı Kalır.
Ağla ki sağır kulaklar duysun kitabında sunuşta yazdığı şu sözler bizi en çok yaklaştıran müşterek ilgimizdir. …
… “Son olarak tüm haksızlık, baskı ve yoksulluklara karşın, yeryüzünün içinde sevgi, umut, hoşgörü ve barışın yeşerdiği bir bahçeye dönüşebileceğini kendilerince bana öğreten dünyamızdaki tüm çocuklara teşekkür ediyorum.” …
Çocuklardan öğrenme yeteneğimizi kaybettiğimiz anda yaşamımız kararır, hayat anlamını kaybeder.
İki Almanya’nın birleşme heyecanı alman sorumlularının kulaklarını sağır etmişti. Şairimiz çocuklara ağlayın deyince duydular, ama duyduklarını anlamadı bir çoğu. Bunların arasında türkçeyi okulunda yasak eden okul müdürü bile vardı. Tartışmalar nesnel yürütülmedi. Bu durum göçmen kökenli milletvekilleriyle biraz değişti diyebiliriz.
… neden ali türkçe konuşabiliyor
uli konuşamıyor babacığım
niye biz evde türkçe konuşuyoruz da
tatjana almanca
alexis rumca
adriano italyanca …
Dr. Ertekin Özcan Türkiye hükümetlerinin yurtdışında çalışanlara yanlış bakışlarını ilk dile getirenlerdendir. Aynı zamanda Batı-Avrupa’da yaşayan, çalışan türklerin bu ülkeleri yurt edineceklerini de ilk farkedendir. Emeğin, emekçinin türküsünü halâ söylüyor ve tekel işçilerine şöyle sesleniyor:
… ayakların yorgun
yolun uzun
soluğun kesilmek üzereyse
yürümelisin
kesilmemeli soluğun
yine de
bölünmüş parçalanmış
gelememişsen bir araya
koparılmışsa talan edilmişse/bağın
 
engellemişlerse birliğini
birleşmelisin
kalmamalısın darmadağın
direnmelisin …
Sevgili Ertekin, bana kitap imzalarken yazdığın gibi, çocuklarımızın seslerini duyurmak için ağlamak zorunda kalmayacakları bir dünya diliyorum. Ve başarılarını gelecek nesillerin örnek almaları en büyük arzumdur.
Hoşça kalın!
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen
 
 
Kaynaklar: Ertekin Özcan,
1) Tükenişin Türküsü, Rengin Basımevi, 1970
2) Emek Göçmenleri, Delisarmaşık, İstanbul, Ekim 2008
ISBN 978-975-6298-55-1
3)Ağla ki, sağır kulaklar duysun (almanca-türkçe)
Anadolu Verlag, Hückelhoven 2002
ISBN 3-86121-179-3

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.