UMDE

ABONE OL
18:50 - 01/10/2020 18:50
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Arapça bir sözcüktür.
Dilimizdeki karşılığı ”ilke”dir. Yabancı dillerden aldığımız ”prensip” i de kullanırız.
Ben, dil konusunda bağnazımdır. Türkçesi olan sözcüğü yabancılarına yeğlerim.
Nereden mi geldim bu sözcüğe?
”Dokuz Umde” den, Gazi Mustafa Kemal’in ”Dokuz Umde” sinden.
Dokuz Umde, Gazi Mustafa Kemal’in, Anadolu ve Rumeli Haklarını Savunma Derneği Başkanı imzasıyla 8 Nisan 1923 tarihinde yayımladığı ve yeni kurulacak Halk Fırkası’nın programı niteliğindeki bildirgede açıklanmış olan ilkelerdir.
Bu dokuz ilke, gerek Türk devriminin özelliğini ve ideolojisini, gerekse daha sonra 11 Eylül 1923 tarihinde (Bu; sizce de ”cumhuriyet”in bir ay önceden duyurumu değil mi? HA) kurulan Halk Fırkası’nın, daha sonraki isimleriyle Cumhuriyet Halk Fırkası ve Cumhuriyet Halk Partisi‘nin kuruluştaki niteliğini açık olarak gösteren ilkelerdir..
Birinci ilke, ”egemenliğin kayıtsız,koşulsuz ulusun” olduğu ilkesidir. (Kimilerinin ”Hâkimiyet Allahındır!” salvasını anımsayın bir lütfen! HA) Yönetim biçimi, halkın kendini doğrudan ve gerçekten yönetmesidir. Ulusun tek ve gerçek temsilcisi de TBMM’dir.
İkinci ilke, saltanatın kaldırılmış olduğunu ve artık egemen gücün TBMM’nin özgün kişiliğinde bulunduğunu belirtir. Bu ilkeye göre ”Hilafet” in dayanağı da TBMM’dir. (Kemalizm karşıtlarının ne o gün ne de bugün kabullenebildikleri bir ilke bu ilkedir. HA)
Üçüncü ilke, ülkenin erinç ve güvenliğinin korunmasının en büyük görev olduğunu söyler.
Dördüncü ilke, yargının adaleti düzenli bir biçimde dağıtmasının sağlanacağını, yasaların ulusal gereksinime ve hukuk bilimine bağlı olarak yeniden geliştirileceğini ve tamamlanacağını açıklar.
Beşinci ilkede, 10 madde halinde, aşar vergisinin düzeltileceği, tütün tarımı ve ticaretinin ulusun en çok çıkarı sağlaması gözetilerek yürütülmesi için zorunlu olan önlemlerin alınacağı (Burada da daha sonraki yıllrda tütün tarımına konulan kotalar ve yasakları, bu kota ve yasakların ardındaki okyanus ötesi birleşik devletleri, tütün ekicilerinin ve bu alanda çalışanların başlarına gelenleri anımsayalım birlikte. HA) parasal kurumların çiftçilere, sanayicilere ve tüccarlara para olanağı verecek biçimde düzenleneceği; Ziraat Bankası’nın anaparasının artırılacağı, çiftçilere daha kolay, daha fazla yardım etmesinin sağlanacağı, çiftçiler için yeterli sayıda tarım araçının dışalımının yapılacağı ve bu araçlara ulaşımın en kolay biçimde olması zorunluluğu,
hammaddesi ülkemizde bulunan ürünlerin ülkemizde üretilmesi için koruma, özendirme ve ödüllendirme yoluna gidileceği, (Buğdayın bile dışalımını yapıyoruz bugün. HA)
ivedi bir gereksinim olan demiryolları için hemen girişimlere başlanacağı, (Bir başbakan, sonradan cumhurbaşkanı ”Demiryolları komunist işidir.” dedi benim ülkemde. HA)
ilköğretimin birleştirileceği, bütün okulların gereksinimlerimize ve çağdaşlığa uygun olacağı, öğretmenlerle öğretim üyelerinin yükselmesinin ve geçim koşullarının iyileştirilmesinin sağlanacağı, ayrıca; uygun araçlarla halkın aydınlanmasına ve eğitimine girişileceği, (Biz; şimdi, 4+4+4 lerdeyiz. Kuran’ı seçmeli ders yaptık. Ortaöğretim okullarının tümünü imamhatip okuluna döndürdük. Giyimi serbest bırakarak türbanın ilk ve ortaöğretime girmesini sağladık. Hanım öğretmenler türbanla, erkek öğretmenler kravat takmadan yapmak istiyorlar işlerini. HA)
genel sağlığa ve sosyal yardıma ait kurumların iyileştirilecekleri, çoğaltılacakları ve bu kurumların çalışanlarını koruyacak yasaların çıkarılacağı,
ormanlardan bilimsel gelişmelere uygun biçimde yararlanılacağı, (2B ne demek? HA)
madenlerin en yararlı biçimde işletileceği ve hayvancılığın iyileştirileceği, hayvan sayısının çoğalmasını sağlayacak önlemlerin alınacağı belirtilmektedir. (Kasaplık sığırı Uruguay’dan, Guatamela’dan getirir olduk. HA)
Altıncı ilke, okuyup yazma bilenlerin ve askerdeyken okuyup yazma öğrenenlerin askerlik sürelerinin kısaltılmasının ve ordu görevlilerinin erincinin sağlanmasının gerekli olduğunu belirtir.
Yedinci ilkede, yedek subayların geleceklerinin kendilerine ve ülkeye en yararlı olacak biçimde hazırlanmasının temel amaç olduğu, sakat kalmış askerlerin, emeklilerin, dul ve yetimlerin zor durumda kalmalarını engelleyecek önlemlerin alınacağı belirtilmektedir.
Sekizinci ilkeye göre halkla ilgili işlerin en hızlı biçimde sonuçlandırılması için çalışkan, yetkin ve doğru işleyen bir çalışma düzeninin kurulacak , bu düzenin yasal düzenlemesi yapılacak, tüm devlet çalşanlarının bu bakış açısıyla olgunlaştırılacak ve ayrıca devletin bütün katmanları sürekli denetleneceklerdir.
Dokuzuncu ilkeye göre de; savaş sonucu yıkılmış durumdaki ülkenin hızla kalkınması için yapım ve onarım amaçlı ortaklıkların kurulması sağlanacak ya da özendirilecek, özel girişimleri koruyacak kararlar alınacaktır. Ayrıca; ulusal, ekonomik ve yönetim bağımsızlığımızın kesinlikle korunması koşuluyla barışın sağlanmasına çalışılacaktır. (Bugün tam bağımsızlıktan söz edecek tek kişi var mıdır gerçekten? HA)
Dokuzuncu ilkede ise ülkenin maddi ve ekonomik bakımdan hızla kalkınabilmesi için devlet yatırımlarının özel girişimlerin özendirilmesiyle birlikte gerçekleştirlecekleri bildirilmektedir.
Bu ilkeler kapsamındaki ulusal birlik öğesi, diğer ülke demokrasilerine göre çok daha fazladır..
Gazi Mustafa Kemal imzalı Dokuz İlke, Türk devriminin niteliğini doğru anlamak isteyenlere ya da bu devrimi anlamayanlara, anlamakta zorlananlara, anlamak istemeyenlere son derece yararlıdırlar.
Yanlış anlaşılmamak için; sözüm anlamayanlara, anlamakta zorlananlara, anlamak istemeyenleredir:
”Dikkatinizi umdelere odaklayın! Alamak için okuyun! Dünyanızın değiştiğini göreceksiniz.”
Ben O’nun izinde değil, yolundayım.
İzi beni kısır döngülere hapseder.
Yolunun sonunda ışık vardır, aydınlık vardır.
Karanlığa karşı… Işığa ve aydınlığa doğru…

Hasan Arslan
Türkçe Öğretmeni

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.