UEFA KUPASI VE GALATASARAY

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

UEFA Kupası ve Galatasaray

Daha önce ki yazılarımda da belirtmeye çalıştım; Türkiye’de Futbol adına ne kadar güzellikler varsa, bir o kadar da kirliliklerin var olduğunu biliyoruz, bunları değişik dönemlerde ve farklı boyutlarda yaşadığımızı ve anlayışımız böyle devam ettiği sürece de daha çok yaşayacağımızı buradan bir kez daha hatırlatmak isterim.

Ülkemizde gerek ekonomik ve gerekse siyasal binlerce sorun varken, Ulusal Futbol Kulüplerimizin, birbirini çekememeleri karşılıklı olumsuz çekişmeleri ve kulüplerimizle Federasyonumuz arasındaki olumsuz ilişkileri, futbolumuza bir yarar getirmediği gibi oldukça büyük zararlar verdiğini artık kavramamız gerekmektedir.

Galatasaray Futbol kulübümüz Avrupa arenasında kalan tek ve son takımımız idi ve artık oda yok bu arenada. Gerçi tüm bu olanları sadece kulübe maletmek yerindemi olur bilmem ama; bana sorarsanız böylesine prestijli bir karşılaşmaya GS’yın daha farklı hazırlanması ve özellikle son oynanan Trabzonspor karşılaşmasını ertelemesi daha doğru olurdu diye düşünüyorum. Artık çok geç.

UEFA finalinin Fenerbahçe’nin sahası Şükrü Saracoğlu’nda oynanacak olması aslında Galatasaray’ı Fenerbahçe’ye karşı farklı bir havaya sokmamalıydı ve bu durumdan herkesin mutlu olması gerekirken daha dereyi görmeden paçaları sıvama hayalleri suya düştüğü gibi Galatasaray için daha da kötü oldu.

Bir farklı durumda Galatasaray’ın hala kendi başına buyruk olma inadına hiç bir anlam veremiyorum, Federasyon yetkililerinin Ali Sami Yen’deki Hamburg maçına gelmemelerini öneren sayın Başkanın eline ne geçti bunu merak ediyorum. Sevgili Adnan Polatın aslında yaşam felsefesi ve Dünya görüşüne hiç uymayan bu davranışını buradan eleştiriyorum.

Bu durum, anarşi yaratma gibi bir şeye benzer ve en fazla da Galatasaray Spor Kulübüne zarar verir. Alınan bu sonuç karşısında şimdi ne diyecekler acaba, çok merak ediyorum. En klasik olanıda çok iyi gidiyordu ama maalesef kaybettik üzgünüz! Evet aslında ülke olarak sahiden çok üzgünüz ve bu sonuca sanırım sayın Fenerbahçe Kulübü başkanı Aziz Yıldırım da üzgün olduğunu ifade etti ve dogrusuda bu. Ülke puanımızla ve futbol prestijimizle ilgili olduğu için üzülmeliyiz.

Diğer taraftan üzülmek ve oturup ağlamak hiç bir zaman çözüm olmamıştır, yapılacak en güzel şey; kaybetmenin altında yatan esas sorunların neler olduğunu sağlıklı bir şekilde ortaya çıkarmak ve bu olumsuzlukların bir daha yaşanmaması için çözüm üretmek olmalıdır.

Futbol sporu çok büyük bir sektördür, bu sektörü yönetebilmekte kuşkusuz yeterli ve alanlarında yetenekli kişilerle mümkündür.

Ülkemiz futbolundaki gelişmeleri çok yakından izliyorum ama beni düşündüren konulardan bir kaçını sizlerle paylaşırken bu konulara ilişkin birazda düşünceye zorlamak istiyorum.

Bana sorarsanız, kaybetmiş olmanın ne gibi zararları vardır diye söylenecek çok şey bulabilirim, bunlardan en başta geleni; Bir defa Türk Futbolu kaybetti ardından Galatasaray ve dahası var kazanılacak her maç ülkemiz hanesine yazılacak pozitif bir puandır. Galatasaray kazanmış olsaydı daha bir sürü adından ve ülkemiz adından söz ettirecekti! Olmadı umarım önümüzdeki yıllarda birbirimizi çekiştirmenin yerine kendi işlerimizle yoğunlaşmamız daha olumlu şeyleri getirir diyorum. Bence karşılıklı atışmanın yerine, aşağıdaki 3 önemli konu ile uğraşırsak daha iyi şeyler yapma yolunda epeyi yol alırız diye düşünüyorum. Nedir futboldaki bu önemli üç şey:

Fiziki yapı ; Burada kastımız ülke düzeyinde futbol sporunun yapıldığı tüm alanları içerir ki en son olarak da UEFA kriterlerini karşılayan ve gerek ulusal ve gerekse uluslararası müsabakaların yapıldığı alanlardır.

Futbolumuzun kalitesi: Ülkemizde futbol sporunu yapan sporcularımızın kalitesidir. Kısacası her kulüp, her şehir kendi bünyesindeki gençleri daha geniş bir yetenek taramaya yönlendirmeli ve sporu yapan insan sayısını arttırmalı.

Sosyo-Psiko-Kültürel durum: Burada en üst düzeydeki yöneticiden en alt düzeydeki kişiye kadar kulüp, federasyon, antrenör, hakem, sporcu, seyirci, taraftar, emniyet güçleri, aileler ve basının her türlüsü; belirli bir futbol kültürü içerisinde pozitif yoğrulmuş olmalı ya da başka bir deyimle futbol sporunun bazı zorluklarını ve güzel yönlerini hep ön plana çıkaran, Fair-Play önceliklerini göz ardı etmeden yaklaşımının hep öncelikli tutmalıdır. Futbolda kazanmak kadar kaybetmeninde bir değer olduğu bilincine ulaşmış olmalıdırlar. Ki artık bu alandaki şiddetin çözümünde çok büyük bir adım atmış oluruz ve futbolda biz sadece rakamsal olarak değil sosyal olarakta önde gelen bir ülke olabiliriz.

Olabiliriz diyorum çünkü ; yukarıdaki maddeleri ister alttan üstü, ister üstten alta çevirn bakın okuyun ve kendi düşüncelerinizle tartışın ve bir sonuca ulaşın. Bana göre ülkemiz daha bu kriterlerin çok altında bir düzeydedir bu nedenle de ulusal takım olsun kulüp takımlarımız olsun alınan kötü sonuçları hemen birine mal etmeden önce iğnegi kendimize daha sonrada çuvaldızı başka sorumluya sokmadan iyi düşünelim ve biz kişi olarak neler yapabileceklerimizi tartışalım.

Bana göre Galatasaray’ın maçı kaybetmesinin altında yatan en önemli konulardan bazıları bu genel konulardır. Diğer etkenlerin detay olduğunu düşünüyorum ve kuşkusuz takım ikliminin bana göre bu kulüpte pek sağlıklı bir düzeyde yürümediğini gösteren bir çok olay yaşanmaktadır.

Çiçeği burnunda Teknik Direktör sevgili Bülent Korkmaz’ın işleri şimdi daha da zorlaşacaktır.

En derin saygılarımla.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.