TÜRKİYE’YE ÖRTÜLEN ŞAL!

ABONE OL
19:03 - 01/10/2020 19:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türkiye’nin temel sorunu; çoğunluğunun suskunluğuna karşın, azınlık olan siyasi, etnik, dini grupların fazla sesinin çıkmasıdır.

Sanki bu ülke de hukuk önünde, vatandaşlık haklarında ayrımcılık yapılıyormuş gibi, önüne gelen hak, özgürlük diyor. Açılımcılar, saçılımcılar da mavi boncuklarla onların seslerinin daha gür çıkmasına olanak sağlıyor.

Oysa; bu ülkede herkes eşittir eşit haklara sahiptir.

Bürokraside göreve getirilenlere bakıldığında, etnik kimlikleri ile garip bir kimlikle kendilerini tanımlayanlar ağırlıkta!

Bir dönem askeri darbelere karşı olduklarını, mağdur edildiklerini söyleyen azınlıkçılar şimdi ise İslamcı diye kendilerini nitelendirenler, darbe paranoyası ile ülkeyi sarsmaktadırlar. Ülkenin kaynaklarını yabancılara peşkeş çekmelerini unutturuyorlar.

Bakın; bugün kendilerini İslamcı kimlikle tanımlayanlar, görünürde İsrail’e meydan okuyor görüntüsü veren liderlerini kahraman görüyor. Oysa olan ABD adına, Arap dünyasında, antipatik imaja sahip ABD’nin yeniden güven duyulması ve aracı olması için gerekli olumlu imaj oluşturmaya yöneliktir.

AKP’nin İsrail’e çalıştığının örnekleri çoktur. Öncelikle liderinin aldığı üstün cesaret ve liderlik ödülü, Yahudiler dışında verilen ödüldür.

Cumhuriyet tarihinde en çok ABD ziyaretlerinin gerçekleştirildiği dönem AKP dönemidir. Ekranlara yansıyan görüntüler ve fotoğrafların arkasında ne var, sonuç ne oldu demek lazım.

Görüşmeler, ikili diyaloglar yani sürekli övünülen dış ilişkilerdeki bu yoğunluğun perde arkasında neler var? Yahudi Birliği için ABD ziyaretlerinde verilen teminatlar, Türkiye’de en akçalı işlerin İsrail işadamlarına verilmesi, mayın arazileri için de sırf İsrailli işadamlarına verilsin diye yasa çıkarılması, GAP projesinde de İsrail’le işbirliği, Türk tarımını ipotek altına alan tohumculuğunun İsrailli firmaların tekelinde olması.

Hala halkın algılayamadığı, muhalefetin anlatamadığı temel gerçek şu; her şey yabancıların eline geçiyor, üretimin ve istihdamın önüne geçiliyor. Yerine yeni emsal üretim ve yatırım alanları yapılandırılmadığı için de vatandaş ve ülke için olumsuz bir tablo çıkıyor!

Darbe iddiaları neyin üstünü örtüyor?
Aydınlar, politikacılar, kamuoyu ve kahvedeki vatandaşlar bile ikiye ayrılmış durumda. Mantıklı düşünerek tartışacak kimse de yok durumda da değiller. Gazetelerde darbe planları, doğru, iddia yanlış manşetleri yer alıyor.

Şunu bilmek lazım; demokratlar asker darbeye karşılar. Tamam da sivil darbeye neden karşı değilsiniz? Herkes; ülkeyi yanlışlara taşıyan tüm karanlık eylemlerin karşısında olmalıdır.

Aylardır gündemi meşgul eden darbe iddiaları, perde gerisinde yaşananların halk tarafından bilinmesini önlüyor. Aylardır belli konulara kilitlendik ya da kilitlendirildik. Milletin gerçek sıkıntısını ve dertlerini çözmeye çalışan yok.

Siyasetçisi, gazetecisi, akademisyeni; okyanus ötesi güçlerin her türlü istihbarat desteği ile Türk Devleti’nin çözülmesine, değişim ve dönüşüme uğratılmasına var güçleri ile çalışıyor.

Halkı ayağa kaldırmak için yenilenmesi gereken şey, siyaset anlayışıdır. Bu ülkeyi yücelten değerlerin peşinde kim ya da kimler var. Siyaset kurumunda olanlar acaba bu değerlere ne derece sahipler ve ne derece önem vermektedirler.

Egemenlik ve güç; halkındır, vatandaşındır. Yeni partilerin ortaya çıkması da mevcut olanların da politika üretmedeki tıkanlığı, ülkenin en büyük şanssızlığıdır.

Artık Türk toplumunda ne sağ ne de sol anlayışı, gerçeği artık yansıtmamaktadır. İdeoloji ikinci plana düşmüşken şimdi artan bir şekilde dini inanç boyutu da anlamını yitirmektedir. Dini kimliği önplanda alanların din dışı yaşamlarını, icraatlarını gördükçe hayal kırıklığı yaşaması gözle görünür hale gelmiştir.

Eğitimli, bilgili, genç, dinamik ve dürüst bir camia suskundur. Siyasetten uzak durmaktadır. Parti lider kadroları sessiz emireri tipleri tercih ettiklerinden bu kesim dışarıda seyirci konumundadır. Bu birikimli kesim atıl vaziyette kenardadır.

GüNüN SöZü: Gerçekler acıdır ama sonu mutluluk getirir.

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.