TÜRKİYE’NİN SANAYİ STRATEJİSİ VAR MI?

ABONE OL
19:02 - 01/10/2020 19:02
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türkiye’nin hangi konuda stratejisi var ki diye sormak daha doğru olsa gerek. Avrupa Birliği üyelik süreci içinde Türkiye ne yazık ki kendi stratejik planlamasını yapmıyor, yapamıyor.

Peki! 70 milyonluk Türkiye’de alanlarıyla ilgili strateji hazırlayan yok mu, var elbet!

AB direktifleri gereği, hemen her kurumda stratejik eylem planı hazırlanıyor. Bakanlıklar belediyeler, üniversiteler hazırlıyor. Hazırlayanlar kim? Konuyla ilgili ilgisiz bürokratlar. Peki bunlar ne derece konusunda uzman?

Sanayi alanında ise yetkili devlet kurumu sanayi ve ticaret bakanlığıdır.
Bakanlıkça hazırlanan stratejik eylem planını inceledim. Bir de konuyla ilgili tek kapsamlı kitap var. Uzun yıllar Fransa’da kalmış yüksek lisansı Paris’te yapmış Çanakkale üniversitesinde öğretim görevlisi olarak bulunmuş ve halen bakanlık ta genel müdür yardımcısı görevini yürüten Osman Kocatürk’ün uzun yılların birikimine dayalı hazırladığı Türkiye’nin Sanayi Stratejisi kitabı.

Kocatürk kitabında; Türkiye’nin başka ülkelerin başarı hikayelerini dinlemektense kendi hikayesini yazması, kendi destanını anlatmasının zamanının geldiğini fotografını çıkarmış.

Kitap; Osmanlı dönemi Atatürk, İnönü, Menderes dönemi ve 1960 sonrasının planlı kalkınma dönemini tablolarla ortaya koyuyor. ABD ve Avrupa örneklemesi ile sanayi stratejisi temel argümanlarını kronolojik sıralama halinde veriyor.

Bakın bakanlık kitabı ne derece politikasında değerlendirmiş, bilmek mümkün değil tabi. Ama bakanlığın böylesi bir çalışmayı temel yaklaşım göreceğini umut ediyorum.

AKP, önceki iktidarlar gibi Avrupa kaynaklı hazır reçetelerle idare edip duruyor.
Elde edilen bu kazanımlar doğru bir stratejiyle gerektiği gibi yönetilemediği için sanayi kuruluşları el değiştirdi, yabancılara devredildi.

Hedef; sanayileşme ve kalkınma yarışında elde edilen kazanımlardan en ufak bir taviz vermeden yola devam etmek olmalı. Ancak geçmiş tecrübelerden ve dünya ülkelerinin örneklerinden ibret alınmadığı gibi, ders çıkarılmıyor..

Bir dönem sanayileşme modeli olarak Japonya, Kore ve Asya Kaplanları varken şimdilerde İrlanda’nın, Hindistan’ın, Çin’in hikayeleri anlatılıyor.

Türkiye’de; tüm paydaşların katılımıyla potansiyelin bir an evvel harekete geçirilmesi ve ortak hedeflere ulaşmaya yönelik bir yol haritası belirlenmesi gerekiyor. Bunun için Türkiye’nin sanayi politikasının oluşturulması ve uygun stratejilerle desteklenmesi gerekir.

Yeni sanayi stratejisi 4 temel sütun üzerinde inşa edilmelidir. Bunlar; ‘girişimciler için öngörülebilir ve sürdürülebilir iş ortamının sağlanması, piyasadaki geçici aksaklıkları giderecek doğru teşviklerin tespit edilip uygulanması, özel sektör-kamu sektörü diyalog ve işbirliğinin sağlanması ve ülkeyi küresel rekabette öne geçirecek kümelerin tespiti ve gerekli tedbirlerin alınması olmalıdır.

Sanayi stratejisinin başarıyla uygulanabilmesi için sanayi envanterinin de çıkarılması gerekir. Oysa, Cumhuriyet tarihi boyunca böyle bir çalışma yapılmadı. 270 bine yakın işletmeden sadece 60 bini KOSGEB veri tabanına kayıtlıdır.

Türk sanayisini şahlandırmaya yönelik bir teşvik sistemi uygulanması gerekir. Yeni teşvik sistemi, yüksek teknoloji, yüksek katma değer ve yüksek rekabet gücüne, yani 3Y diye özetlenebilecek bir formüle dayanmalıdır. Yüksek rekabet gücüne ve katma değere dayalı sektörler teşvikte öncelik almalıdır. Aynı zamanda yüksek teknoloji içerecek öncelikli sektörler, ülkenin gelişmesine her alanda katkı sağlamalıdır. Ayrıca bir yerde, örneğin batıda teşvik önceliğinden yararlanacak bir sektör, doğuda teşvik edilmemelidir. Bir bölge teşviklerle belli bir gelişmişlik düzeyine taşınınca, gelişmiş bölgeler arasında girmelidir.

Türkiye’yi geleceğe taşıyacak bir strateji doğrultusunda hareket edilmelidir. Küresel rekabet şansı olan ve olmayan kümeleri güçlü ve zayıf yönleriyle bilmelidir. Sanayicinin, tüccarların, ihracatçıların, yatırımcıların önünü görebileceği bir ortamı tesis edilmelidir.

Uygulanabilir sanayi politikasının dış ticaret, yatırım, teknoloji, sınai ve fikri mülkiyet hakları, teşvik, kalite, KOBİ, çevre, işgücü ve rekabet gibi farklı politika alanlarıyla kesişen yatay bir politika alanı olduğu göz önünde bulundurularak, geniş bir kitle tarafından sahiplenilmesi ve sanayi stratejisinin de geniş bir katılımla hazırlanması gerekir.

GüNüN SöZü: Çok konuşan uygulayıcı olamaz

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.