0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Geçen haftaki yazımda ülkemizde kısa süre içinde olup biten bir dizi dramatik olayı alt alta yazmış, böylesine şiddet içeren olayların başka bir Avrupa ülkesini darmadağın edeceğini ileri sürmüştüm. Bu görüşümü bugün de koruyorum. Bölgemizde bir de savaş çıktı iki gün önce. Güneyimiz zaten kaynıyor yıllardır. Sonunda mikro milliyetçiliğin doksanlı yıllardan bu yana kargaşaya ittiği Kafkasya’da yeni bir çatışma çıkıverdi. Kısaca, dünyanın pek hareketli bir yöresinde yaşıyoruz. Ve tam da bugünlerde Büyük Atatürk’ün yurtta ve dünyada barışın gerekliliğini vurgulayan ünlü özdeyişi akla geliyor.

Tüm bu olup bitene bakarak Türkiye’nin yaşanmaz bir ülke olduğunu düşünmemek gerekiyor. Eşsiz doğal güzelliklerimiz, Avrupa’nın az ülkesinde bulunan son derece modern turistik tesislerimiz ve her şeyden önemlisi eş, dost ve akrabanın sıcak kucağı, yurtdışındaki yurttaşlarımızı Türkiye’ye çekiyor. Yurt özlemi, kuşak farkı olmadan yakında ve uzakta yaşayan Türkleri izin mevsiminde Türkiye yollarına döküyor.

Bu satırları yazış nedenlerimden biri de geçen haftaki yazıma gönderilen bir okuyucu mektubu. O sayın okurumuz benim yazdıklarımı okuduktan sonra ailecek Türkiye’ye gelmekten vazgeçtiklerini yazmış. Ben o mektubu okuyunca doğrusu üzüldüm. Okuyucumuz da dâhil yurtdışındaki vatandaşlarımızın sarsılmaz yurt sevgisini ve Türkiye’ye bağlılığını çok iyi biliyorum. Onun için yine de Türkiye’ye gelirler diyorum. Fakat özellikle genç kuşakların, o Türkiye’de doğup büyümemiş “Avrupalı Türklerin” özellikle tatillerini yurdumuzda geçirmelerini çok önemsiyorum. Onlar mutlaka gelip Türkiye’yi tanısınlar, içinde yaşamasalar bile bu ülkenin kültürünü, tarihini, doğasını, kentini, köyünü görsünler, bilsinler. Avrupalı Türklerin Türkiye’ye de olan aidiyetleri onların kimliğini zenginleştiriyor.

Sırası gelmişken bu tatil konusuna ilişkin bir şeyler daha söylemek istiyorum. Malum, dünya eskisi gibi değil, seyahat kolaylaştı, bir anlamda “demokratikleşti”. Çok büyük masraflar etmeden her yere gidilebiliyor. İnsanlık tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar yollara dökülmüş durumda.

Ulaşılmaz diye düşünülen uzak coğrafyalara gitmek o kadar kolay ve ucuz hale geldi ki, aman aman geliri olmayanlar bile bu gezilere katılabiliyor. Burada söylemek istediğim, Almanya’da yaşayan yurttaşlarımızın bulundukları ülkeden başka kıtalara gitme olanağı biraz daha iyi olduğu için o uzak coğrafyalara da gitme arzusu taşımalarının iyi olacağıdır. Bir de vatandaşlıktan ötürü vize sıkıntısı da yoksa sorun fazla kalmıyor bence.

Aman yanlış anlaşılmasın, Türkiye’ye gelmeyin başka ülkelere gidin, demiyorum. Sadece dünyada gelişen gezi olanaklarından siz de yararlanın sırası geldiğinde diyorum. Bu satırları yazarken Almanya’nın içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal değişimden zarar gören kesimlerin başında gelen Türk emekçilerinin büyük bir bölümünün maddi elverişsizlikler nedeniyle tatil falan yapamadığını da bilmiyor değilim. Umarım bu ekonomik sıkıntılar geçicidir, en azından Türk toplumunun eğitim ve mesleki beceri düzeyi arttıkça bu türden sorunlarımız da azalacaktır.

Haftaya buluşmak üzere tüm okurlarıma güzel ve güneşli tatil günleri diliyorum.

Dr. O. Can Ünver